Bakış Açısı: Finansal Okuryazarlık Girişimcisi Özlem Denizmen

  • Pandemi dönemi insanları birçok anlamda etkiledi. Sizce bu sürecin ardından tüketim alışkanlıkları kalıcı olarak değişecek mi?

Hem evet hem hayır. Belirli alışkanlıklar değişmez. Bize şu anda her şey değişmiş gibi geliyor olsa da restoranlar açıldığında uzun kuyruklar olacak, insanlar giyim alışverişine tekrar yönelecek. Tabii bu dönemde büyük bir kendine dönüş de yaşadı herkes. Anlam ve fayda ön plana çıktı. Yenilik arayışımız arttı. Baktık ki mutluluk ‘şeyler’de değil, paramız dahil tüm kaynaklarımızı ne kadar anlamlı tükettiğimizi sorgulamaya başladık. Bir de evde kaldığımız süreçte stok yapma alışkanlığı ortaya çıktı. Bu toplu alımlarla kullanım alışkanlıklarımız da değişti. Yapılan araştırmalar daha fazla satın aldığımızda kısa zamanda daha çok tükettiğimizi gösteriyor. Pandemi döneminde gıda, sağlık malzemesi stoğu, spor eşyası, ekmek yapma makinesi, vitaminler, dizi platformu üyelikleri gibi harcamalar arttı.  Kısacası koronavirüs sebebiyle sağlık, psikolojik, finansal anlamda olağanüstü bir dönemden geçiyoruz. 
 

  • Moda endüstrisi bu süreçten en çok etkilenen sektörlerden biri oldu. Pandemi sonrası dönemde endüstride nasıl değişimler öngörüyorsunuz?

Pandeminin temel etkisi halihazırda olan trendleri hızlandırmak oldu. Sürdürülebilirlik kavramı vardı, şimdi önemi 10 kat arttı. İnsanlar yedikleri ve içtiklerinin sağlıklı olmasına odaklandı, giydikleriyle ilgili ise, “Bu nereden geliyor, nasıl üretiliyor?” sorusunu sormaya başladı. Hızlı moda sorgulanan bir olgu haline geldi. O sebeple markaların sürdürülebilirlik raporlamaları ve toplum için yaptıkları konular öne çıkıyor. 
 

  • Son yıllarda sürdürülebilir felsefeyle üretilen parçalar ve vintage tasarımlara rağbet var. Yavaş modanın doğru tüketim için de önemli bir unsur olduğunu söyleyebilir miyiz?

Son üç senedir ben de hızlı tüketimden uzaklaştım. Sürekli okuyorum, araştırıyorum ve bunu hayatıma yerleştiriyorum. Bir tişört ve kot pantolonun üretimi için yaklaşık 20 litre su harcandığını öğrendim ve alışkanlıklarımı değiştirdim. Bütçemizin, çevremizin, dünyamızın sürdürülebilirliği için akıllı harcamak şart. Birkaç sene önce kıyafet diyeti yapmıştım. Bu diyet, “Alışveriş yapma, kendini tut!” demiyor, “Lüzumsuz, plansız alışveriş yapma, bilinçli ol, kıyafetlerinle olan ilişkini, tarzını anla, alışverişe öyle çık,” diyor. 30 gün için sadece altı kıyafet seçiyorsunuz. Aksesuar ve ayakkabı serbest. Bu diyetin zaman ve para tasarrufu, rahatlık ve özgüven adına birçok faydası var.
 

  • Kişisel olarak özellikle kıyafet ve aksesuar alanında nasıl harcar, nelere yatırım yaparsınız?

Alışverişi seviyoruz. Tabii alalım ama planlı, bütçeye uygun harcayalım. Ben de harcamalarımda buna dikkat ediyorum. Bir şeyi satın almadan önce mutlaka 10 saniye düşünüyorum. ‘’Sen benim için bir istek misin yoksa ihtiyaç mı? Seni kaç kez kullanacağım?’’ sorularını soruyorum. Cevaplarıma göre benimle eve geliyor veya bırakıyorum. Kıyafetlerime çok iyi bakıyorum, gerekli durumlarda tadilat yaptırarak kullanmaya devam ediyorum. 20 sene önce pazardan aldığım pantolon, 15 sene önce aldığım elbise hala gardırobumda duruyor ve giyiyorum. Belirli markalara yakın hissediyorum ama az ve öz satın alıyorum. Çok sevdiğim birkaç yakınım ile kıyafet çanta değişiyor, eğleniyoruz. İndirim dışında alışveriş yapmıyorum. Bir ürünü sadece indirimde diye de almıyorum, çok istiyorsam veya ihtiyacım varsa alıyorum. Eşarp ve büyük kolyeleri çok seviyorum.
 

  • Bu dönemde para yönetimi üzerine neler yapılabilir, nasıl tasarruf edilebilir?

Tasarruf için kesin formülü açıklıyorum. Hedef: Önce kendinize, evliyseniz eşinizle bir finansal hedef koyun. Ev peşinatı biriktirmek, borçları kapatmak, araba almak, çocukların eğitimi, ev eşyası gibi paranın gideceği net bir adres olmalı. Plan: Hedefiniz için ihtiyacınız olan parayı ne kadar zamanda biriktireceğinizi hesaplayıp yazın. Hayal ve hedef arasındaki en büyük fark işte bu plan. Gelelim bütçeye, gıda, kira, faturalar, sağlık… Bir sürü harcama kalemi var bütçede. Kimileri istek kimileri ihtiyaç. Zaaf: Hedefinize ulaşmak için bir yerlerden tasarruf etmelisiniz. En sık yaptığınız zaaf harcamalarınızı bulun. Tasarruf ettiğiniz parayı birikime, yatırıma dönüştürün. Bunu yaptıktan sonra yanınızda bir arkadaş gerekecek, o da uygulamamız Moneye olsun, 7/24 yanınızda hayatınızı kolaylaştırsın. 
 

  • İş, aile, özel hayat derken günlük rutininizde zaman yönetimini nasıl yapıyorsunuz?

Sabah rutinimi çok seviyorum. Saat kurmuyor, 5.30 gibi kendiliğimden kalkıyorum ve iki saati dolu dolu kendime ayırıyorum. Okuyor, meditasyon yapıyor, dua ediyor, sessizliği dinliyor ve kendi alanımdan çok farklı bir TED konuşması ya da video izliyorum. Son olarak da temposu yüksek bir şarkı ile güne başlıyorum.  Arkadaşlarımla görüşebilmek için minik bahaneler yaratıyorum. İş ve hareketi birleştirdim. Örneğin günlük 10.000 adım hedefim için yürürken bir yandan da ekibimle toplantı yapıyor veya sosyal medyada paylaşmak istediğim videoyu çekiyorum. Biz ailece her şeyi iç içe yapıyoruz. Pandemi öncesinde haftanın bazı günlerinde çocuklarım okul sonrası ofisime geliyor ve ödevlerini orada yapıyorlardı. Ben de toplantı aralarında yanlarına gidip kısa süreli de olsa onlarla küçük oyunlar oynuyordum. Bir de akşam rutinimiz var. Saat 19.30 dediniz mi dünya duruyor, yemek masasına oturuyor ve o günü konuşuyoruz. Doğru planlama ile zamanımı en verimli şekilde kullanmaya gayret ediyorum çünkü zaman bize bahşedilmiş en değerli şey, gidince geri gelmiyor. 
 

 

  • Başarılı bir kadın olarak 8 Mart Kadınlar Günü vesilesiyle soralım; kadınların iş hayatında daha da aktif rol oynaması üzerine neler düşünüyorsunuz?

İster girişimcilik ister kurumsal hayat, biz kadınlar olaylara daha bütünsel ve empati ile yaklaşıyoruz. Tüketiciyi sadece anlamak değil, hissetmek de önemli. Çalışmalar, yönetim kurulunda daha fazla kadın olan şirketlerin daha karlı olduğunu gösteriyor. Farklılık inovasyonu da tetikliyor. Patronlar bunu kendilerine misyon edinmeye başladılar. Ancak bunun için kota belirlenmesi bile aslında tuhaf bir durum, bu anlayışın temelden değişmesi, kadınların daha kalifiye hale getirilmesi ve iş dünyası tarafından yönetimde kadın sayısının artırılmasının kendiliğinden benimsenmesi gerekir. Merdiven yukarıdan sarkıtılmalı.

Kadınlara önerilerim:
● İsteyin, talep edin. Kaybedecek bir şeyiniz yok.
● Size teklif edileni kendi değeriniz ile karıştırmayın.
● “Hayır” demeyi bilin. Günde en az bir kez “Hayır” diyerek irade kasınızı güçlendirin.
● Söz alın. Kadınlar toplantılarda erkeklerden yüzde 75 daha az konuşuyor.
● Takdir bekliyorsanız gelmeyince içinize kapanmayın. Güç verilmez, alınır.
● Öğle yemeklerini değerlendirin. Kadınlar birbirlerine başarılarını anlatmıyor. Kendini övmek ayıp geliyor. Erkekler içinse bu çok doğal.
● İçinizdeki bütünsel bakış açısını ve empati cevherini keşfedin, kullanın.

 

RÖPORTAJ EYLÜL SOLAKOĞLU

İlgili Makaleler