Ne Okusak?

Rooney insan ilişkilerine dair konuları enfes bir şekilde ele alıyor. 

  Sayfalarını karıştırırken bir ithafla karşılaştım, şöyle diyordu: “Sevgilim, bu kitabı ilk defa on beş, bilemedin on altı yaşımda okudum. O kadar bayıldım ki, bir süre Odile oldum… Sonra kitap bir biçimde yok oldu. Unutmuştum. Geçen gün sahafta görünce bir heyecan, bir heyecan… Değişmemiş… Bence hâlâ en güzel aşk hikâyelerinden biri… Sana aldım”.
Okuduğumda, ithafı yazana hak verdim. Hakikaten okuduğum en güzel aşk hikâyelerinden biriydi. “Her an yeni bir hayat serilir önümüze”, “birdenbire gidişim sizi şaşırtmış olmalı” diyor ve “kaderlerimizle arzularımız hemen hiç bir zaman bağdaşmıyordu” diye bitiyordu kitap.
 

  “Henry mitolojik bir yaratığa benziyor. Yazıları ateşli, yıldırım gibi, girift, hain ve tehlikeli. Yazdıklarının gücünü, o günahtan arındırıcı, yıkıcı, gözüpek, korkunç gücünü seviyorum. Yaşama duyulan hayranlığın, coşkunun, her şeye olan tutkulu ilginin, enerjinin, taşkınlığın, gülüşün ve ansızın patlayan fırtınaların bu tuhaf karışımı aklımı başımdan alıyor. Her şey silinip süpürülüyor: ikiyüzlülük, korku, basitlik, yalancılık. İçgüdünün ortaya konması bu. Birinci tekil kişiyi, gerçek adları kullanıyor; düzenden biçimden hatta kurmacadan bile nefret ediyor.”  Anaïs Nin 

  Mark Wolynn,  bilemediğimiz ve acı çekmemize sebep olan çözülmemiş travmalarla  bizi atalarımıza derinden bağlayan yolları aydınlatma konusunda muhteşem bir iş başarıyor. Bize derinden anlayışı, diyalog görselleştirmelerini ve şevkatle yeniden bağlanmayı sağlayacak teknikler ve beceriler sunuyor.

  Çılgın bir aile mi? Var. 
  Hafta sonu düğünü mü? Var. 
  Süslü İngiliz adetleri mi? Hepsi bu kitapta, okurken çok eğleneceksiniz! 

İlgili Makaleler