Cansu Dere ile Röportaj

  • Beşinci kez InStyle’ın Aralık kapak kızı oluyorsunuz. Biz sizi kapağımızda ağırlamaktan çok mutluyuz. Sizin bu konudaki hislerinizle başlayalım isterseniz sohbete…

Ben de çok mutluyum sizlerle tekrar bir arada olmaktan. Her yeni çekimde önceki karelere bakıp eskiyi hatırlamak da güzel oluyor. Yıllar içindeki gelişimimi ve değişimimi sayenizde gözlemleme fırsatı da veriyor bana. İyi geliyor. Bir nevi birlikte yaş almışız ne güzel…

  • Sadakatsiz ile başlayalım sohbete. Dizi BBC’nin Doctor Foster adlı yapımından uyarlandı. Proje gelince neler düşündünüz? Orijinalini izlediniz mi?

Uyarlama olacak bir projenin orijinalini ya da bizim işimizdeki gibi farklı ülkelerde uyarlanmış halini başından seyretmek bazen olumsuz sonuçlar doğurabilir benim için. Neticede bir uyarlama yayınlandığı ülkenin ve toplumun koşullarını, hayatı algılamalarını, yaşayış tarzlarını ve yerleşik kültürel alışkanlıklarını yansıtır. Bu sebeple ben önce senaryoyu okumayı tercih ettim. Olumlu ya da olumsuz bir duygumun, bir fikrimin olmasını istemedim. Senaryoyu okuduktan sonra orijinalini seyrettim. Senaryo beni bir hayli etkiledi. Kemal Hamamcıoğlu ve Dilara Pamuk çok güzel iş çıkarmışlardı. Aldatma, aldatılma üzerine çok gerçek duygular anlatılıyor. Özellikle bunun sadece kadın erkek ilişkisi çerçevesinde anlatılmaması, insana dair çok temel bir ihtiyaç olan güven duygusuna dayandırılması da etkileyiciydi.

  • Seyirci Asya’yı güçlü bir kadın olarak görüyor, siz bize nasıl tanımlarsınız? Nasıl hazırlandınız role?

Birçok kadının yaşadığı deneyimlerden beslenmiş ama özgün, iyi çalışılmış, iyi inşa edilmiş bir karakter vardı elimde. Bir insanın güven alanının bir anda yerle bir olması, asla yapmam dediği şeyleri yapmasına, vahşileşmesine sebep olabilir. Benzer hikayeler yaşayan kadınların aklından geçirdiği, hayalini kurduğu ama yapamadığı bir çok şeyi, Asya hayata geçiriyor. Şekillendirmede yönetmenim Neslihan Yeşilyurt’un da katkısı çok büyük. Daha önce çalıştığım, uyarlama konusunda başarılı
olan Med Yapım ekibi, özellikle Fatih Bey (Aksoy) karakteri oluştururken ve daha sonrasında beni hiç yalnız bırakmadılar. Dediğiniz gibi güçlü bir kadın Asya. Doktor olması itibariyle de önce teşhis koyma ardından aksiyon alma üzerine kurulu hayatı. Asla fevri değil. Duygularını kontrol edebilme yeteneği çok güçlü. Benim için diğer kıymetli olan şey de bir kadının ekonomik özgürlüğe sahip olmasının ne derece önemli olduğunun altının zarifçe çizilmesi.

  • Sadakatsiz’de intikam peşinde koşan, aldatılmış bir kadını canlandırıyorsunuz. Siz aldatılsanız ne yaparsınız? Öç almak mı, sessizce terk etmek mi olur tercihiniz?

Birçok kişi gibi benim de yabancı olduğum bir durum değil aldatılmış olmak. Sevgi gibi, öç almak, kin, nefret duymak da çok güçlü duygular. Böyle bir şey yapmış olan birisine tekrar güçlü bir duygu beslemeye gerek olduğunu düşünmüyorum. Zaten anlamını da yitiriyor önceden hissettiklerim. O yüzden, tatsız  bir hadise, “Bu insan da böyleymiş, ne yapalım,”
der hayatıma devam ederim. İnsanın olduğu yerde iyilik kadar, kötülük ve çirkinliğin de olduğuna inanan, bunu baştan kabul eden biriyim. Birisi için, “İnanamıyorum, bunu nasıl yapar,” diyerek şaşkınlık yaşamıyorum. Yalancılık çok çirkin bir özellik, hayatımda yalancı insan olmasını istemem. Hatta ne kadar hızlı hayatımdan çıkarsa o kadar iyi bana göre. Sevgililik, arkadaşlık ya da eş olma durumu sonsuza kadar sürecek diye bir kaide yok. Elbette olsa ne güzel olur ama bitmesi gerektiğinde de veda edebilmek gerekir. Aksi durumda, güzel bir sonuç çıktığını hiç görmedim.

  • Siz aldatır mısınız?

Aynı anda birkaç kişiye ilgi duymak, aşık olmak benim için pek mümkün değil. Zor ilişki kurabilen, zor etkilenen biriyim. Bu sebeple, bu hisleri eşzamanlı olarak farklı insanlara duyulabilme ihtimalim yok.
Bu sürecin olmazsa olmazlarından yalan söylemeyi de hiç sevmem ve yorucu bulurum. Yani, aldatma teknik olarak yapabileceğim bir şey değil. Ben, yalan söylemeyeceğimin, aldatmayacağımın sözünü verebilirim; ama hep seveceğimin, karşımdaki insanın hayatında her zaman olacağımın garantisini, sözünü veremem.

  • Bugüne kadar sayısız güzel dizi ve filmde izledik sizi. Yeri başka dediğiniz bir karakter ya da proje var mıdır aralarında?

Her birinin yeri ayrı. Ezel’deki Eysan bir başkadır bende. Şahsiyet’te oynadığım Nevra karakteri ile vedalaşmak çok zor geldi. Daha uzun soluklu olmasını isterdim. Asya tabii bambaşka, diğerlerinden bir adım önde çünkü hala birlikteyiz. Onun analiz yeteneği, bende pek olmayan duygularını kontrol etme becerisi ile planlı halleri beni kendisine hayran bırakıyor.

  • Bir proje geldiğinde içinde yer alıp almamaya nasıl karar verirsiniz? Var mı akıl danıştığınız özel biri?

Hayatımla ilgili kararları hep kendim aldım. Çocukluğumdan beri böyleydi. Zaten o yüzden benim için hep, dik kafalı, yine kendi kafasının dikine gitti gibi cümleler kurmuşlardır. Fikirlerine önem verdiğim insanlar var elbette. Menajerim
ve dostum Ebru ile en yakın arkadaşım dostum Deniz’in düşünceleri benim için önemlidir. Dikkate değerdir. İlla konuşur tartışırız ama nihai kararı kendim veririm. Çünkü insan kendi kararlarının sonuçlarından sorumludur. Sorumluluk bende olmalıdır. Netice itibariyle her kararın sonucu iyi olacak diye bir durum yok, kötü sonuçlardan kimseyi suçlamamak gerek, en güzeli kendi kararını kendin vermek.

  • Oyunculuğun ve beraberinde gelen ünün en güzel ve en zor yanları neler?

Seviliyor olmak, takdir edilmek güzel bir şey. Elbette bazen zorlayan tarafları da oluyor. Özgürlüğün kısıtlanıyor hissiyatı, seninle ilgili doğru olmayan hikayelerin anlatılıp, haberlerin yapılıyor olması gibi. Ama bu sürekli şikayetçi olduğum bir durum değil. Zaten hayatta çok şikayet eden biri değilimdir. Her hayatın, her işin güzellikleri olduğu kadar zorlukları da vardır. Ayrıca bu durum benim için o kadar uzun zamandır böyle ki… Böyle büyüdüm. Her an fotoğrafımın çekilebilme ihtimaline, bana bakan gözlere, iyi ya da kötü hakkımda konuşulmasına alışkınım. Bana kendimi kötü hissettiren şey, çok alakasız zamanlarda gazeteci arkadaşlarla karşılaşmak oluyor. Bazen her insan gibi yorgun ya da huysuz olabiliyorum, sohbet etmek, soru cevaplamak, konuşmak bile istemiyorum. Geçenlerde oldu mesela, sadece selam verip geçtim. Ardından çok kaba hissettim kendimi.

  • Pandeminin damga vurduğu bir dönemden geçiyoruz, siz bu süreçte nasıl zaman geçiriyorsunuz?

Herkes için çok zor ve kötü bir dönem. Üzülüyorum açıkçası, her yönden zorlayıcı bir durum. Bir yandan sağlık konusuna endişe edilirken diğer yandan şartların beraberinde getirdiği ve getireceği ekonomik koşullar ve bunun neticeleri. Keşke tek zorluk evde kalmak zorunda olmamız olsa. Pandeminin başında evde vakit geçiriyordum. Beni çok zorlayan bir  durum olmadı. Kendiyle vakit geçirmeyi seven, evde olmaktan sıkılmayan biriyim. Her zaman kendimi oyalayacak bir şeyler bulurum. Şimdi ise evde neredeyse hiç vakit geçiremiyorum. Yoğun bir çalışma tempomuz var.

  • Stilinizi nasıl tanımlarsınız?

Rahat, sade ve her türlü aşırılıktan uzak.
 

  • Gardırobunuzun sizin için en kıymetli parçası ne?

Beni hiç yormayan jean, tişört ve sneaker kombini. Ceketlerimi de severim.

  • Nasıl bir beslenme ve spor düzenine sahipsiniz?

Normalde dengeli ve düzenli beslenirim. Her şeyi kararında tüketen biriyim. Çalışmadığım dönemde haftanın en azından üç günü spor yapıyordum ama bu ara maalesef öyle bir imkanım olmuyor.

  • Bakım alışkanlıklarınızı da sorayım. Cildinize nasıl bakarsınız?

Düzenli olarak cilt bakımı yaptırıyorum. Kendim hiçbir şey yapmıyorum. Yüzümü yıkayıp krem sürüyorum.
 

  • Peki ya ruhunuza? Size ne iyi gelir, ne sakinleştirir?

Hayvanlarla birlikte geçirdiğim vakit çok iyi geliyor. Doğada olmayı da seviyorum. Karmaşadan uzak, oksijene yakın olmak bana iyi geliyor.

  • Çalışmadığınız bir gün sizi nerede, kimle ve ne yaparken bulabiliriz?

Çok yoğun çalıştığım için bu aralar ancak evde uyurken bulabilirsiniz (gülüyor). Zaten pandemiyi de düşünecek olursak aksi çok mümkün değil.
 

  • Favori tatil biçiminiz nedir? Pandemi bitince gideceğiniz ilk yer neresi olacak?

Sanırım tatilin her çeşidini özledim. Ama ilk aklıma gelen daha önce gittiğim ve çok da tadını çıkaramadığım Küba.

Genel Yayın Yönetmeni: @baharkader
Styling: @nazlikayran
Fotoğraflar: @korayparlak
Röportaj: @cerenarseven
Saç: @burhancilgin
Makyaj: @alirizaozdemir
Styling Asistanları: @ekinsuoktar @besttugceever
Fotoğraf Asistanı: @ookanaltin

İlgili Makaleler