Cemal Can Canseven ile Röportaj

  • Şimdi kendinizle tamamıyla barışık mısınız?

Eskiden kendimi sadece fotoğraflarda sivri yüz hatlarını gösteren, cool Can olarak severdim. Bugün fotoğraflarda yansıttığım, benim en güzel yerlerde olmasını istediğim Can’dı. Gelgelelim ben sadece o değilim, yarışmadayken de o değildim, normal hayatımda da değilim. İkizler burcuyum, birçok farklı karakteri içimde barındırdığımı düşünüyorum. Her biri farklı yerlerden besleniyor. Neşeyi, vahşiliği, komikliği, çocukluğu, hepsini içimde barındırıyor ve hepsini seviyorum.

 

RÖPORTAJ EYLÜL SOLAKOĞLU STYLING ECE ŞİŞİK FOTOĞRAFLAR ONUR DEMİRDAĞ 

  • Cemal, Can ve son olarak da Cemalcan. Kendinizi hangisine daha ait hissediyorsunuz?

Hepsinin hikayesi farklı benim için. Can farklı, Cemal farklı biri gibi, Cemalcan zaten Survivor’da oldum. Ailem, arkadaşlarım Can derdi bana, Cemal’i okulda hocalarım tek tük söylerdi. Survivor’da herkes Cemal Can demeye başlayınca önce garipsedim. Şimdi çok hoşuma gidiyor.
 

  • Survivor‘da uzun bir zaman geçirdiniz. Döndüğünüzden beri hayat nasıl gidiyor, adapte oldunuz mu?

Survivor çok zorlu bir süreçti. Döndüğümde ilk bir ay adapte olamadım. Hem pandemiye alışmamıştım, hem de insanlar beni tanıyordu ama ben onları tanımıyordum. Bir de yalnızlığımı çok özlemiştim. Dominik’teyken yalnız kalabileceğim bir ortam yoktu. Günlük hayatımda çok sosyal bir insan olmama rağmen arada kendimi iki gün eve kapatarak enerjimi dengelerim. Orada bu fırsatım olmadı tabii. Ailemle bile görüşmek istemedim bir süre. Sonrasında onların yanına Foça’ya gittim, bana iyi gelen aktiviteleri tekrar yapmaya başladım. Ruhumu o şekilde besleyerek rutinime dönüş yaptım. Şimdilerde okula döndüm, spora gidiyorum, şan dersleri alıyorum. Survivor’la birlikte büyük bir hayalimi gerçekleştirmiş oldum, şimdi diğer hayallerimi de gerçeğe dönüştürmek için kendime yatırım yapıyorum.

  • Sporcu geçmişiniz olmadan oraya gitmek ve hayalinizi birinci olarak taçlandırmak harika olsa gerek…

Şaşırttım ben insanları. İlham da verdiğimi düşünüyorum. Karşılaştığım kişilerden, yazılan mektup ve mesajlardan bunu görüyorum. Örneğin bir gün Ataşehir’de spordan çıktım. Doktor olmuş bir kız Gaziosmanpaşa’dan oraya, benimle tanışmaya gelmiş. Yüksek lisans yapmak istediğini ama özgüveni olmadığını anlattı, “Seni izleyince ben de kendi hayalimi gerçekleştirebilirim diye düşündüm,” dedi. İngiltere’de yüksek lisans kazanmış. Böyle anlar çok mutlu ediyor beni.

  • Sonradan izlediniz mi kendinizi?

Baştan başlayarak izlemeyi düşünüyordum ama normal hayatınıza adapte olduğunuzda bir daha oraya dönüş yapmak istemiyorsunuz. “Orayı doyasıya yaşadım, neden ekrandan tekrar izleyeyim ki?” dedim. Çok güzel bir şekilde tamamladım orayı ve artık bitti. Hiçbir pişmanlık duymuyorum. Olgunlaştığımı hissediyorum. Bir de orada neyi anladım biliyor musunuz? Teksiniz hayatta. Şu an aileniz, arkadaşlarınız olabilir ama bir gün herkes gidebilir. Ne olursa olsun tek başınıza mücadele etmeniz gerekiyor.

  • Kendinizi aniden pandeminin olduğu bir dünyanın içinde buldunuz. Nasıl tepki verdiniz?

Bu süreçte yaşanan olayların hiçbirini dinlemek istemedim, konuşulan ortamlardan da hep kaçıyorum. Belki de o dönemde burada olmamam bir şans, psikolojim kaldırmayabilirdi, o yüzden her işte bir hayır olduğuna inanıyorum. Sadece tedbirleri nasıl uygulamam gerektiğini öğrendim ve bu şekilde hayatıma devam ediyorum.
 

  • Çok duygusal bir insansınız. Kalbiniz kırıldığında ne yapıyorsunuz?

Kendi kabuğuma çekiliyorum. Üzüldüğüm zaman içime dönüp, üzüntümü yaşayıp sonrasında kendimi farklı şekillerde motive ediyorum. Ama öncelikle o duyguyu sonuna kadar yaşamam gerekiyor, bence herkes de böyle yapmalı. Ekranda çok ağlamış olmamı eleştiren yorumlar görüyorum, ağlamak da gülmek gibi bir duygu. İnsanların ağlayabilmeleri de gerekiyor. İçinize attığınızda bu sizi çok etkiler, zarar verir.

  • Beslenme ve egzersiz düzeniniz nasıl?

Şişman bir çocukluk geçirdim ben, o fotoğraflarımı da her yerde gururlu bir şekilde paylaşırım belki birileri görür, motive olur diye. Kilo verdiğim dönemden sonra nefsimi hep kontrol edebilen biri oldum, yarışmada da açlık hissetmedim. Şimdi sağlıklı besleniyorum, hem pilates, hem fitness yapıyorum. Kaslı olmak için değil, sağlıklı olmak adına spor yapıyorum.
 

  • Sosyal medyada geniş bir hayran kitlesi edindiniz. Bu ilginin sizi zorladığı oluyor mu?

Survivor‘dayken sadece raya odaklı yaşamadım, döndüğümde nasıl değişiklikler olabileceğinin senaryolarını da yazdım kafamda. Beni farklı bir dünyanın beklediğinin farkındaydım. Yarışmaya gitmeden önce 250.000 takipçim vardı, “Döndüğümde de o insanlara kendimi yansıttığım ve sevdiğim gibi olabilecek miyim?” diye endişeleniyordum. Şimdi 3.6 milyon takipçim var, aynı şekilde devam ediyorum.

  • Gelecek ya da geçmişe odaklı kalmadan, anda kalabilmek için çaba sarf ettiğinizi söylediniz. Başarabiliyor musunuz?

Bence beni bu düşünceye yaşadıklarım itti. Lisedeyken hayalim İstanbul’a gelmekti, iyi bir öğrenci değildim, hocalarım bana inanmıyordu ama bir şekilde halledeceğimi söyledim. Benim için sihirli kelime “bir şekilde” idi. Yeditepe Üniversitesi Reklam Tasarımı ve İletişimi bölümünü yarı burslu olarak kazandım. Okul için gelmiş olsam da İstanbul’u keşfetmem, farklı insanlar tanıyıp onları analiz etmem gerekiyordu. Danla Biliç ile arkadaşlığım da o dönem başladı. Beş-altı kişilik bir arkadaş grubu olarak her gece dışarı çıktık, en güzel yere de en kötü yere de gittik. Beraber yaptık o keşfi. O dönem yanlış, daha doğrusu bana zarar veren insanlarla da tanıştım. Hayatıma giren herkesin bir çuvala bir pirinç tanesi attığını, hepsinin bir görevi olduğunu düşündüm. Bu keşiflerimden sonra geçmişe takılı kalmamayı, yaşarken dünyanın en kötü olayı gibi gelen şeylere dönüp baktığımda, “İyi ki böyle olmuş,” diyebilmeyi öğrendim. Yarışmada da elimden geleni ortaya koyduktan sonra, sonuç ne olursa olsun benim için hayırlısının olacağını düşünüyordum. İkinci de olsaydım böyle inanacaktım. Böyle bakmazsanız hayat size diğer pencereleri açmaz zaten.

  • Ailenizle çok yakın bir ilişkiniz var, ablanız Duygu menajeriniz aynı zamanda. Paylaşır mısınız her şeyinizi?

Gizlimiz saklımız yoktur. Arkadaş gibiyizdir, her an, her olayı anlatırım. Şükürler olsun ki bu aileye sahibim, bu kadar sevgiyle büyüdüm. Böyle bir anne babanın çocuğu olmaktan gurur duyuyorum. Babam babasını erken yaşta kaybetmiş, babasız büyümenin acısını çıkarırcasına bizimle hep konuştu, hep yapıcı olmaya çalıştı. Çocukluk hatası ona defalarca yalan söyledim, suçu hep kendinde arardı. Klasik baba figürlerinin ötesindedir.

  • Arkadaşlık kavramı da değerli sizin için. Nasıl bir arkadaşsınız sizce?

İyi bir arkadaş olduğumu düşünüyorum. Kendimden verebildiğim kadarını vermek isterim. Hayatım boyunca iki arkadaşımın arasında kalmak beni hep zorlamıştır, adada da öyle oldu. Kimsenin kalbi kırılmasın, tadımız kaçmasın diye uğraşırım hep. Arkadaşlarım da ailem gibidir, en yakın olduğum altı-yedi arkadaşım, bana haber vermeden Foça’ya ailemin yanına gidebilirler mesela.

  • Sevmedikleri huyunuz var mıdır?

Herkes hakkında iyi düşünme isteğime sinir olabilirler. Pollyanna gibiyimdir. Fazla değer veririm, duygusalımdır. Babama çekmişim o konuda. Küslük kavramım yok benim, dargın olduğum insanlar vardır ama yazdıklarında cevap vermeme gibi bir huyum yoktur. Ne olursa olsun her şeyi konuşarak halledebilirsiniz. Bazı insanlar ilk adımı atarlarsa ezik olacaklarını düşünürler ya örneğin, olmazlar. Hayat kısa! Sorun neyse belki de zaten iletişim kurulmadığı için yaşanıyordur.
 

  • Müzikle ilgilisiniz. DJ’lik yaptınız, şimdi de şan dersi alıyorsunuz. Bu alanda ilerlemeyi düşünüyor musunuz?

DJ’lik müzikle ilgili bir iş yapma isteğimin ilk basamağıydı. Şarkı söyleme konusunda henüz eğitim aşamasındayım. Samsun Demir’le, Mustafa Ceceli’yle görüştüm. İyi olduğumu, şarkıları kendi yorumumla seslendirdiğimi söylüyorlar. Şan eğitimi alıyor, stüdyoya giriyor, öğrenmeye çalışıyorum. İstikrarlı bir şekilde devam edeceğim.
 

  • Yakın gelecekteki hedefleriniz neler?

İlk hedefim okulumu bitirmek, döner dönmez bu konuya odaklandım. Üniversiteye gelme amacım reklam tasarımı okumaktı. Reklamcılık da sektörün içinde bir meslek. Bu eğitimi almak için doğru zaman şimdiymiş meğer. Ya da örneğin ekranda olma, modellik yapma gibi hayallerim vardı. Survivor’a ilk kez 2017’de başvurmuştum, o zaman Instagram hesabımdan sesli hikaye bile atamıyordum. Beğenmiyordum kendimi. İşte, her şeyin bir zamanı var.
 

  • Şimdi kendinizle tamamıyla barışık mısınız? 

Eskiden kendimi sadece fotoğraflarda sivri yüz hatlarını gösteren, cool Can olarak severdim. Bugün fotoğraflarda yansıttığım, benim en güzel yerlerde olmasını istediğim Can’dı. Gelgelelim ben sadece o değilim, yarışmadayken de o değildim, normal hayatımda da değilim. İkizler burcuyum, birçok farklı karakteri içimde barındırdığımı düşünüyorum. Her biri farklı yerlerden besleniyor. Neşeyi, vahşiliği, komikliği, çocukluğu, hepsini içimde barındırıyor ve hepsini seviyorum.

 

RÖPORTAJ EYLÜL SOLAKOĞLU STYLING ECE ŞİŞİK FOTOĞRAFLAR ONUR DEMİRDAĞ 

 

İlgili Makaleler