Dünün, Bugünün ve Yarının Hikayesini Taşıyan Mücevher: Monapetra

İki yakın arkadaşın tasarladığı büyülü bir dünyadan bahsedeceğiz bugün. İris Süloş Özbaş ve Begüm Özbaş Kısakürek yıllar süren dostluklarına tasarım aşklarını da ekleyerek dünün, bugünün ve yarının izini taşıyan mücevherler tasarlıyor. Her bir tasarımın ruhu ayrı, hikayesi ayrı. 

  • Neden mücevher?

İris: Mücevher aslında insanın kendini anlatır. Ben mücevherleri dövmelere benzetiyorum. Dövmeler vücutta hayat boyu kalıcı; insanın kendisi hakkında konuşan iki boyutlu desenler. Mücevherler de hayatımız boyunca üzerimizde taşıdığımız, hatta bir sonraki nesillere aktardığımız yegâne eşyalardan. Biz de kendimizden bir şeyler bırakmak istedik arkamızda. Kendi hikayemizi devam ettirmek istedik.

Begüm: İris’e kesinlikle katılıyorum ama bir gerçek daha var ki bence mücevher bir stilin en önemli tamamlayıcısı. Bir jean ve beyaz bir tshirt ile takılan kalın altın zincir bir kolye veya büyük bir küpe stilinizi tamamen başka bir yere taşıyıp sizi şık göstermeye yetiyor. Mücevher küçük bile olsa bir kadın için büyük bir stil dokunuşu sağlıyor.
 

  • Neden Monapetra? Bu isim size neler hissettiriyor?

İris: İsim konusu karar vermesi zor bir süreçti. Begüm Monapetra’nın isim anası. Mona latincede kadın, petra da taş demek. Gizemli bir kadın ismi gibi geliyor bana Monapetra.

Begüm: İris´in de dediği gibi Mona Latince’de kadın petra da taş anlamına geliyor. Monapetra ismi ise bana hem tarihi hem de kadının gücünü çağrıştırıyor. Tasarımlarımızla bu ismi birleştirdiğimiz gün bu ismin çıkardığı sesin ne kadar güçlü olduğunu daha iyi anladım.

 

  • Tasarım aşkınızı mücevhere yönlendirme fikri nereden geldi? Karar süreciniz ve markanızın kuruluşundan biraz bahsedebilir misiniz?

İris: Aslında daha önce bahsettiğimiz gibi Monapetra’nın hikayesinin nesilden nesle aktarılmasını, kalıcı olmasını istiyoruz. Bu yüzden de mücevhere yöneldik. Ayrıca klasik mücevher anlayışını da bir noktada değiştirmek fikri bize yaratıcı geldi. Böylelikle ikimiz de antik takıları modernleştirip yeniden tasarlama konusunda hem fikir olduk.

Begüm: İkimizin de köklerinden gelen sanat tutkusu tasarım okumamız ile birleşince bu fikir ortaya çıktı. Babam da ayrıca bir antika koleksiyoneri, ondan da ilham aldığımızı söylemek yanlış olmaz. Öncelikle hobi olarak bronz parçalardan takı tasarlamaya başladık ve çevremizden olumlu yorumlar aldık. Bunlarla birlikte kendi markamızı kurmak ve tasarım gücümüzü kullanmak kaçınılmaz oldu.
 

  • İlk tasarımınız neydi?

İris: İlk olarak antik Roma’dan kalan parçalarla antik takılar ve safir, zümrüt, yakut gibi doğal taşlarla yüzükler tasarlamaya başladık. Daha sonra bu parçaları yorumlamaya, modernleştirmeye başladık.

Begüm: Bir de el yapımı, sıkıştırılmış, üzeri çizimli cam parçaları kullanarak yarattığımız yüzükler vardı. Bu cam parçalarını Sökenin belirli yerlerinden, günlerce titizlikle çalışan ustalardan topladık, o nedenle değeri bizde çok büyük.

  • Sizce bir parçayı hangi detaylar zamansız hale getirir?

İris: Bir ürünün hikayesi olması ürünü zamansız hale getirir; çünkü kullanan insan onda kendinden bir parça bulduğu zaman onu hep üzerinde taşımak ister.

Begüm: İris’in de dediği gibi bizim tasarımlarımızın hikayeleri aslında bu zamansız olma çabamızdan geliyor. Bunun en önemli nedeni takının materyalidir. Altın bir takı nesilden nesle geçip ilk olarak bu noktada zamansızlığını ilan eder. İkinci neden ise mücevherin tasarımıdır. Monapetra için konuşacak olursam tasarımlarımızın her biri “köklerimizden ve topraktan gelen” temasından esinlenerek hazırlanıyor ve en önemlisi bu antik duygusunu günümüzün modernliğinde yorumluyor. Tasarımlarımıza sahip olan kadının kendinden sonraki nesle de hediye edebileceği bir hikayesi ve duruşu olduğuna inanıyoruz. Markamızın bütün felsefesi bu zamansızlığından geliyor.
 

  • Size ne ilham verir?

İris: Aslında etrafımızda gördüğümüz her şey. Kafamızın bir tarafında üretken bir makine her zaman arka planda çalışıyor gibi…  Bu yüzden günlük hayatımızda yolda yürürken gördüğümüz kediden tutun yapılan bir inşaata kadar her şey bize ilham verebiliyor.

Begüm: Yaşamın içindeki her şey bize ilham veriyor. Bazen sokaktaki tanımadığın bir insan ile 30 saniyelik bir sohbet, bazen bir başarı hikayesi, bazen bir vitrinde gördüğün antik bir parça… kısacası içinde bir hikaye taşıyan her şey bizi etkileyebiliyor.
 

  • Biraz dostluğunuzdan bahsetmek istiyorum. Birbirinizden ilham aldığınız noktalar, birbirinizin en sevdiğiniz özellikleri neler? Hem dostluk hem iş hep çok riskli bulunur. Sizin zorlandığınız noktalar oldu mu?

İris: Biz Begüm’le aslında eski arkadaşız; birlikte okuduk üniversiteyi. Ben biraz kaygılı ve zaman zaman gereğinde fazla düşünen birine dönüşebiliyorum. Begüm ben strese girdiğim zaman beni yumuşatıp, güldürüp “hallederiz” durumuna getirebiliyor. Dostluk ve iş aynı anda zor tabii ama kabul etmek lazım ki dostluk ayrı iş ayrı. İş yaparken herkes farklı fikirde olabilir, önemli olan oturup bunu konuşabilmek. İşi ileri taşıyan zaten farklı fikirler; diğer türlü ortak olmanın bir anlamı olmaz.

Begüm: Tabi ki her işte olduğu gibi İris ile benim de anlaşamadığımız noktalar oluyor ama biz her zaman birbirinin fikrine çok önem veren iki dost olduk, marka kurmadan önce de bu böyleydi. Daha bilgili olduğumuz konularda birbirimize güvenip durmayı biliyoruz böylece daha verimli ve hızlı ilerlediğimizi düşünüyoruz. İris’ten bir çok noktada ilham alıyorum tabi ki fakat ilk aklıma gelen sorumluluk bilincinin çok yüksek oluşu ve detaycı oluşuyla hep en iyisini yapacağını bildiğimdir.

  • Özel bir akşamda severek kullandığımız ya da kendimize aldığımız bir hediye olduğunu düşündüğümüz  Monapetra mücevherinin tasarım süreci nasıl aşamalardan oluşuyor?

İris: Mücevherlerin bir fikir ve hikaye oluşum süreci var. Öncelikle 3 boyutlu çizim programlarında ürünler çiziliyor. Daha sonra ürün 3 boyutlu printerlarda gümüş olarak basılıyor. Ürün Monapetra ekibi tarafından onaylandığı zaman kauçuk kalıba alınarak altına dökülüyor ve tezgah süreci başlıyor. Bazı ürünlerimiz ise direk el üretimi; bunları da biz elde çizerek ustamıza veriyoruz.

Begüm: Monapetra tasarımları taşıdığı özel bir güç ile geliyor size. Tasarım süreci ise bir hayli uzun… En ince detayı bile uzun tartışmalar, kararlar sonucu ustanın ellerine bırakılıyor. Bazı parçalar el yapımı ve tezgahtan size sunuluyor. O tasarım hem tarihten izler taşırken bugünün dinamik stil sahibi kadınını da parlatıyor. Ürünlerimizin tümümün altın oluşu da bu parçayı hem değerli hem de zamansız kılıyor.
 

  • Tasarım anlamında güzellik algınızın birbirinden ayrıldığı noktalar var mı? 

İris: Güzellik çok göreceli bir kavram. Yine de Begüm’le özellikle takı konusunda zevklerimiz çok uyuşuyor. Daha önce de dediğim gibi ayrıldığımız noktalar oluyordur tabi ki, ancak son kararı da her zaman birlikte veriyoruz. Tasarım ilk gümüş kalıba alındığında veya ürün çizildiğinde ürün üzerinde konuşup, oynayıp son kararı veriyoruz.

Begüm: Evet mutlaka olabiliyor. İris tasarım kısmında daha çok rol aldığından benimle birlikte fikir kısmında çalışıyor. Dolayısıyla ben işlevsel ve teknik kısımları düşünmeden sadece güzellik üzerinden fikirler verirken, o diğer konular ile uygunluğunu tartıp buna göre tasarımı oluşturuyor. Ama zevklerimiz çok yakın olduğundan genelde güzellik ve duruş konusunda fikir ayrılığı yaşamıyoruz.

  • Bugüne kadar yaptığınız koleksiyonlarınızı göz önünde bulundurursak favori parçanız hangisi? 

İris: Seçmek de zor anlatmak da… Dönem dönem değişiyor benim ama şimdilik damga göz kolye diyebilirim. Eski damgaları tekrardan çizip altındaki yazıları değiştirdiğimiz koleksiyonumuz. Bu parçayı bakmakla görmek arasındaki anlam farkını vurgulamak için tasarladık.

Begüm: Benim favorim ters kalp koleksiyonu. Telkari tekniğiyle yapılmış bronz bir kalp parçasını, farklı tasarımlar ekleyerek günümüze yorumladık. Kulakta ters duran bir küpe veya kolye el yapımı telkari işlemesiyle gelenekselliğini korurken, romantik ve zıt bir his veriyor.
 

  • Tasarım yaparken hangi tür müzikler dinlersiniz? 

İris: Evet dinlerim. Biraz enteresan ama ürettiğim koleksiyona göre müzik tarzı da değişiyor. Mesela yeni koleksiyonda birkaç isyan mesajlı parça var onları yaparken çok fazla Anadolu rock parçaları dinledim. Ama hayvan figürlü paralar gibi daha duygusal parçaları tasarlarken daha yumuşak, daha sakinleştiren parçalar dinlemeyi tercih ediyorum.

Begüm: Ben de genelde sakin müzikleri tercih ederim.
 

  • Monapetra’yı ‘O’nda görmeyi çok isterim diyebileceğiniz birileri var mı?

İris: Monapetra ‘the power of you’ mesajıyla aslında toplumdaki güçlü kadınları hedef alıyor. Bu yüzden bence Gaye Su Akyol bu parçaları taşıyabilecek en iyi kadınlardan biri.

Begüm: Tasarımlarımızı Gaye Su Akyol ve onun gibi duruşuyla kadının gücünü temsil eden her kadında görmek isteriz. Benim aklıma da Bergüzar Korel geldi…
 

  • Mitolojiye dair en sevdiğiniz detay ya da hikaye hangisi? Mitolojiden ilhamla kendinize edindiğiniz bir motto var mı?

İris: Aslında her ne kadar antikliğe dayansa da Monapetra’nın köklerinin çok da mitolojiyle bağlantısı yok. Monapetra topraktan geleni devam ettirmeyi, köklerimizi sürdürmeyi ve yeniden yorumlamayı amaçlıyor.

Begüm: Mitolojideki toprak tanrıları ve yer altı dünyası hikayeleri ile bizim hikayelerimiz arasında bağ kurmak isteyen herkese açığız. Zaten biz tasarımlarımızda onu taşıyan kişide yarattığı özgün hissi, onda oluşturduğu hikayeyi ve çağrıştırdığı anı seviyoruz.

  • Şansına inandığınız bir parça var mı?

İris: Evet ilk çizip ürettiğim mozaik yüzüğün şansına inanıyorum. Hayatta başaramayacağımız hiçbir şeyin olmadığını sembol ediyor benim için.

Begüm: Ben topraktan çıkan bronz parçaları altın kalıba döktüğümüz küçük parmak yüzüklerini söyleyebilirim. Üzerlerinde çizik ve vurukları ile resmen geçmişten zaman makinesi ile gelmiş gibiler. Belki yıllar önce Romalı bir kadının parmağındaydı, şimdi ise modern şehirli kadının elinde…
 

  • Size yadigar kalan parçalar var mı, varsa en sevdiğiniz hangisi, size ne hissettiriyor?

İris: Anneannemin kendi elinden çıkartıp bana taktığı yüzüğü benim en değerli parçam. Ona da kendi babasından kalmış. Kravat iğnesiyken anneannem onu yüzüğe çevirmiş. O benim çocukluğum, köklerim… Kelimelerle ifade edemeyeceğim kadar değerli benim için.

Begüm: Benim de babaannemden kalan elmas küpelerim var. Babaannemi hiç tanıma fırsatım olmadı ama o küpeleri taktığı bir fotoğrafını görmüştüm. O fotoğraf her zaman hafızamda.
 

  • Yıllar sonra sizden bir mücevher miras kalacak olsa bu ne olsun isterdiniz?

İris: Hangi parçam olur bilmem ama ben yüzükleri çok sevdiğimden yüzük olmasını isterdim. Elden ele geçiyor; hikayeden hikayeye atlıyor gibi…

Begüm: Monapetra’dan her hangi bir parça olabilir. Benim ikiz kızlarım var ve büyüdüklerinde annelerinin tasarlayıp yarattığı bir markanın tasarımlarını taşımaları ve onları kendi nesillerine aktarmaları beni çok mutlu eder.

  • Koleksiyonlarınızın isimleri oldukça özgün ve markanızın dünyasını gerçekten çok iyi yansıtıyor. Bu isimleri neye göre seçiyorsunuz?

İris: Ürünlerin isimleri de tasarım sürecine giriyor aslında. O ürünleri tasarlarken ne hissettiysek, neyi anlatmaya çalıştıysak veya neyi amaçladıysak o ürünlerde beden buluyor isimleri.

Begüm: Tasarım isimlerinde her zaman “power of you” dediğimiz gücün kendi içimizden geldiği ve köklerimizle birleştiği fikrini koruyoruz. Bu fikirle ilerlediğimizde zaten koleksiyonlar kendi adlarını belirliyor süreç içerisinde…
 

  • Sizin gibi tutku dolu ve cesur adımlar atmak isteyenlere verebileceğiniz tavsiyeleriniz var mı?

İris: Sabır. Biz de hala yolun çok başındayız. Sabrederek üretmeye devam ediyoruz ve minik adımlarla ilerliyoruz ama kendi hikayemizi anlatmaktan vazgeçmiyoruz. Kimse kendi hikayesini anlatmaktan vazgeçmesin. Zaman alıyor birçok şey.

Begüm: İnanmak ve istemek, cesur olmak en önemlisi. Sevdiğin, mutlu olduğun işi yapabilmek. Zaten bunu başardığında gerisi kendi kendine ilerliyor.
 

  • Yeni yılda Monapetra’da neler göreceğiz?

İris: Yeni yılda Monapetra’da mevcut koleksiyonlara eklemeler göreceksiniz. Çok sevilen mozaik ailesi genişliyor. Birkaç yeni mesaj veren yüzük; minyatür aletler gibi farklı eklemeler var. Tabii ki bunlara ek olarak yeni koleksiyonlar da gelecek; bunlar da sürpriz olsun.

İlgili Makaleler