Fahriye Evcen ile Pastoral Senfoni

  • Eşiniz Burak Özçivit ve oğlunuz Karan ile çok mutlu bir aileniz var. Maşallah diyelim. Sizce mutlu bir yuvanın sırrı ne?

Bana göre mutlu bir aile tek bir temel prensibe dayanıyor; o da sevgi. Sevdiğimiz kadar algılayabiliyoruz bazı şeyleri, dolayısıyla negatif olan şeylere değil pozitif olanlara daha fazla anlam yüklerim her zaman. Sevgi temelli bir aile ilişkisinin mutsuz olma şansı yok bence, çünkü insanın kökeni sevgi. Eşine veya çocuğuna ya da başka birine duyduğun sevgi ya da aşk –ne demek istersen– sadece şekil değiştiriyor. Hepsinin boyutu, biçimi, emeği ve değeri ayrı. Ama sevgi, kesinlikle var olmanın en üst prensibi, sevgi yoksa biz hiçiz. Bizi besleyen, var eden, güçlendiren yegane şeyin sevgi olduğuna inanıyorum.
 

  • Oğlunuz Karan nisanda iki yaşına girdi. O büyürken bugüne kadar nasıl aşamalardan geçtiniz? Diğer annelere neler tavsiye edersiniz?

Karan’ın hem duygusal olarak hem zihnen hem de sağlık anlamında gelişimi için elimden gelenin en iyisini yapmak için çabalıyorum. Bu farkındalık sayesinde, anneliğin, ebeveynliğin beraberinde getirdiği fedakarlıklar farklı bir anlam kazanıyor. Hepimizin olduğu gibi benim de zaman zaman zorlandığım veya uykusuz geceler geçirdiğim elbette oluyor. Yine de buna tatlı bir yorgunluk diyebilirim. Annelik bütün yorgunlukları unutturacak kadar güzel. Ebeveynliğin her anı bence çok özel ve aslında yapacağımız en iyi şeyin bu yolculuğun tamamının tadını çıkarmak ve onlarla büyümek olduğunu düşünüyorum. Anne olmadan önce de bebeklere karşı her zaman ilgim ve hassasiyetim vardı. Anne olduktan sonra bu hassasiyetim daha da arttı. Çünkü anneliğin verdiği içgüdüsel duygularla, bebeklerin ne istediğini  artık daha iyi anlar oldum. Dünyaya onların gözünden bakıyorum.
 

  • Peki siz dünyaya bebeklerin gözünden bakınca ne görüyorsunuz? Bu size nasıl ilham veriyor?

Annelik ve babayla birlikte ebeveynlik, çok güzel ve tarif edilemez duygular. Hepimiz ailelerimizden dinleriz ama gerçekten hayatta yaşadığınızda anladığınız olgulardan birisi. İnsana bambaşka bir farkındalık kazandıran bir deneyim. Artık yalnızca kendi dünyamı değil onun dünyasını, kendi dünyamı da onunla düşünüyorum. Bebeklerin gözünden bakınca bazen biz yetişkinler için çok küçük olabilecek hislerin onlar için ne kadar büyük olabileceğini görüyorum. Örneğin bir gülüş, bir dokunuş, rahatça hareket edebilmek… Bebeklere verdiğimiz sevgi elbette her şeyden daha önce geliyor ama bunun da ötesinde onların yaşadıkları, yaşayacakları dünyayı güzelleştirmeye çalışmanın da biz ebeveynlerin, yetişkinlerin en önemli görevlerinden biri olduğunu düşünüyorum. Bu da bana ilham veriyor.
 

  • Ebeveynlik beraberinde pek çok endişe de getiriyor. Ya bir daha uyuyamazsam ya hep doğru kararı veremezsem ya bebeğim için doğru seçimleri yapamazsam gibi… Siz bu tip endişelerinizi nasıl aştınız?

Ebeveyn olduğunuzda esas istediğiniz şey çocuğunuzun sağlıklı, mutlu ve rahat olmasıdır. O huzurlu olduğunda, siz de huzurun ilk aşamasına sahipsiniz demektir. Ben de her anne gibi bu öğrenme sürecini yaşadım ve bir süre sonra da bir bebeğin gerçekten en temel ihtiyacının sevgi olduğunu anladım. Sonraki adımlar da onun için seçimlerinizle geliyor. Dahası, bebeğin mutlu bir dünyada büyümesinde annenin olduğu kadar babanın da rolü var. Bütün bu deneyimleri birlikte yaşamak bir anne olmanın, aile olmanın ne kadar özel ve önemli olduğunu hissetmemi sağladı. Bu sebeple açıkçası bütün sürece yaklaşımım hep pozitif oldu. Her adımı yaşamak, hissetmek istedim ve hiç bakıcı veya yardımcı desteği almadım.
 

  • Biraz Burak beyi çekiştirelim mi? Burak Özçivit nasıl bir baba? Baba olduktan onda nasıl değişimler gözlemlediniz?

Burak gerçekten iyi bir baba. Çok sevgi dolu, şefkatli, Karan’ın penceresinden bakabilen ve ihtiyaçlarına yönelik, çok hassas davranan bir baba. Empati yeteneği her zaman çok iyiydi, baba olduktan sonra daha da arttı.
 

  • Annelik sizde neler değiştirdi? Size neler öğretti?

Her zaman bebeklere karşı ilgim ve hassasiyetim vardı ancak anne olduktan sonra dünyaya bebeklerin gözünden bakmaya başladım. Aslında onların bizim zannettiğimizden çok daha hassas, hislerinin çok büyük olduğunu fark ettim. Karan, hayatımın her noktasını değiştirdi. Daha anlayışlı, daha hassas, daha sabırlı ve kalbimin çok büyük olduğunu, bütün çocuklara kucak açabileceğimi fark ettim. Bu yüzden elimden geldiğince fazla bebeğin hayatına dokunmaya özen gösteriyorum.
 

  • Bu kadar göz önünde olmanıza rağmen özel hayatınızı korumayı nasıl başarıyorsunuz?

 Bunun için fazladan bir çaba göstermiyorum. Ne kadarına dahil edeceğimiz biraz bizim elimizde tabii ki. Şeffaf olmayı seviyorum sevenlerimize karşı. Onlar çok kıymetli ama aile özelini korumak da benim için bir o kadar önemli.
 

  • Yeni bir proje geldiğinde nasıl karar verirsiniz? Akıl danıştığınız kişiler var mıdır?

Akıl danışmak değil belki ama fikrini önemsediğim kişiler var mutlaka. Farklı perspektiften bakan biri bir ışık yakabiliyor zihninde ya da çok farklı bir yorum getiriyor. Bunu dikkate almak benim için önemli.
 

  • Bugüne kadar sayısız güzel dizi ve filmde izledik sizi. Yeri başka dediğiniz bir karakter ya da proje var mıdır aralarında?

Aslında her biri bana bir değer kattığı için hiçbirini bir diğerinden ayıramam. Oynadığım her rolle çok derin bir bağ kurduğum için de hepsi zihnimde çok taze, ama bir tanesinden çok zor koptuğum doğru (gülüyor). Feride karakteri hissini hiç kaybetmediğim ve hikayesini tamamlamayı çok isteyeceğim bir roldü. Bütün tezat duyguları  bir anda yaşamayı kendim hiç deneyimlememiştim ve oynarken çok büyük bir hazdı o. Karakterin hep uç duygularda gezinmesi inanılmaz bir özgürlük. O fütursuzluk hali ve kontrolü tamamen bırakmak ruhu hafifleten bir şey.
 

  • Hayatta idol olarak kabul ettiğiniz biri var mı?

Bu soruyla oyunculuğa başladığım ilk günden beri karşılaşıyorum, o zaman da yoktu şimdi de yok. İlham almak çok güzel, bana ilham veren çok insan oldu şimdiye kadar ama bir idol benimsemek seni sen olmaktan koparan bir durum bence. Birinin izinden gitmek ya da onun adımlarını takip etmek çok sıkıcı bir seçenek olurdu kendi hayatını yaşarken. Her insan parmak izi gibi ve kendini keşfetmeli. Bütün fasetleriyle kendi zenginliğini ve gerçekliğini ortaya çıkarmalı ve var etmeli bana göre.
Kariyerinizde hep bir adım ileri gittiniz. Bunun için çok çalıştığınızı biliyorum. Önümüzdeki beş sene için nasıl planlarınız var?
Aslında uzun vadeli planlamıyorum hiçbir şeyi. Sadece önüme çıkan basamakları doğru şekilde çıkmaya çalışıyorum. Bu illa doğru projeye dahil olmak veya en doğru işi seçmek anlamına gelmiyor benim için. Bazen durmak, ihtiyaçlarını dinlemek ve gerekli şeye gereken zamanı ayırmak sana daha verimli bir şey olarak dönüyor. O ‘şey’ zaten senin gelecek planının ta kendisi oluyor bir anda. Bu ara öyle bir dönemdeyim mesela. Bunun bana güzel şeyler getireceğini biliyorum ya da hissediyorum. Ve şunu biliyorum, odağında hep hayalindeki doğru yolun sonu varsa, yol üzerinde nerelere uğradığının ya da saptığının bir önemi yok. Mutlaka o sona ulaşırsın.

  • Hayatta sizi neler besler?

En çok sakin ve huzurlu bir an. O anda ihtiyacın olan her şeyi bulursun aslında. Andaki düşüncede, bir gündüz düşünde hayalini kurduğun her şey sana ilham olabilir. Kendi hayalinde özgürsün ve istediğin şeyde ilham bulabilirsin. Beni hayatta en çok besleyen şey hayal etmek. Bana en çok ilham veren şey ise farklı dönemlerde yaşamış ve o dönemin ruhuna iz bırakmış kişiler.
 

  • Sosyal medya hayatımızın vazgeçilmez bir parçası. Instagram’da 12 milyon takipçiniz var. Bu sayı paylaşım yapma noktasında nasıl bir farklılık getiriyor?

Aslında Instagram eğlendiğimiz bir yer. Ben çok da anbean kullanmıyorum. Sadece o sırada paylaşmak istediğim anları paylaşmayı seviyorum. Özellikle gerçek dışı bir profil çizmemeye çalışıyorum. Bu benim için önemli gerçekten. ‘Post truth’ denilen sıkıntı benim de gözüme batıyor bazen, keşke mümkün olduğunca azaltabilsek…
 

  • Boş vaktimizin çok olduğu bu zamanda ne okuyorsunuz, en son hangi filmi izlediniz?

Tüm anneler bana hak verecektir ki, pandemiye ve tüm kapanmalara rağmen, evde bir bebek veya çocuk
varsa bazen saçını taramaya bile vakit bulamazsın (gülüyor). Tabii yine de sokağa çıkamadığımız tüm zamanları bir şeyler izlemekle geçirdim ben de. Dijital platformlardaki iyi işlerin hepsini izledim sanırım. Okuduğum son kitap Stefan Zweig’dan Ayışığı Sokağı, izlediğim en son film ise Parazit.
 

  • Çok televizyon izler misiniz? Şu an takip ettiğiniz diziler hangileri?

Televizyon bizde gündüz değil de daha çok akşamları açılıyor. Gün içinde ne kadar boş vaktim varsa Karan’layım, bol bol onu izliyorum (gülüyor). Gerçekten dalıp gidiyorum bazen onu izlerken. Geç saatte dediğim gibi dijital platformlardaki filmleri ve dizileri izliyoruz. Örneğin The Crown’u yapım olarak iyi buldum, oyunculuklar şahaneydi.

 

  • Tarzınızı nasıl tanımlıyorsunuz? Gardırobunuzun vazgeçilmez parçaları neler?

Normalde rahat hareket ettiğim şeyleri tercih ederim ama pandemide ben de herkes gibi biraz sıkıldım aşırı casual giyinmekten. Bu yaz için hiç olmadığı kadar renkli şeylere ve elbiselere gidiyor elim. Bir süre pantolon ve şortlardan uzak kalacağım galiba ve topuklu giymeyi çok özledim gerçekten…

  • Formunuzu korumak için neler yapıyorsunuz? Bir beslenme ve egzersiz rutininiz var mı?

Sebze ağırlıklı besleniyorum normalde, bu artık yeme alışkanlığına dönüştü. Böyle olunca ekstra dikkat etmeme gerek kalmıyor. Bol su içiyorum ve asla hareketsiz kalmıyorum. Bunlar rutine oturunca düzene girmiş oluyor aslında hem beden hem sağlık.

  • Prima ile yeni bir iş birliği duyurdunuz. Bu süreç nasıl başladı? Diğer bebeklerin dünyalarını güzelleştirmek için Prima ile başlattığınız projenin detaylarından bahsedebilir misiniz?

Bebeklere verilebilecek en güzel şeyin saf sevgimiz olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Ancak, sevgimize ilave olarak onların yaşadığı dünyayı güzelleştirmeye çalışmak ve onlara sağlıkla, mutlulukla ve eşit fırsatlarla büyüyebilecekleri bir ortam sağlamaya da çaba sarf etmek gerekiyor. Prima ile de Karan’ın hayatımıza girmesiyle tanıştık ve bu süreçte hep yanımızda oldu. Ben de milyonlarca anne gibi bir Prima annesiyken, sonraları bu iş birliği için ilk bir araya geldiğimizde Prima ile hedeflerimizin ve düşüncelerimizin ortak olduğunu duymak beni heyecanlandırdı. Çünkü merkezinde bebeklerin
yer aldığı projelerde her adımın çok hassas olması gerekiyor. Prima’yı tanıdıkça bu doğrultuda hareket eden bir marka olduğunu bilmek bana bir kere daha güven verdi. Ben bu anlamda kendimi huzurlu hissettiğim ve iyilik elçisi olduğum Prima markası ile bir araya gelmekten çok dolayı mutluyum. İş birliğimize başlarken Prima’nın yaptığı araştırmalar doğrultusunda ailelerin en çok dikkat çektiği yardıma ihtiyaç duyduğu desteklere baktık. İlk etapta İhtiyaç Haritası ile birlikte 10 ilde ihtiyaç sahibi ailelere yapacağımız bebek bezi desteği ile iş birliğimize başladık. Gelecek adımlarda da heyecan verici planlarımız var.

 
 
 

  • Karan için Prima’yı tercih etmenizin nedenleri neler?

Türkiye’nin ilk ve dünyanın lider bebek bezi markası olmasının yanı sıra uzmanlar, hemşireler ve ebeveynlerle birlikte yapılan uzun çalışmalar sonucunda geliştirilmesi, Türkiye’de pediatristlerin de bir numaralı tercihi olması bana ve birçok aileye büyük bir güven veriyor. Bebeğin cildini çepeçevre koruyan ürünlerinin yanı sıra toplumsal sorumluluk taşıyan bir marka olması da hedeflerini yalnızca ticari değil toplumun ve ailelerin yanında olacak şekilde konumladıklarını gösteriyor. Bunlar da benim seçimlerimde önemli rol oynayan faktörler oldu.

Styling: @nazlikayran
Fotoğraf: @korayparlak
Röportaj: @cerenarseven
Styling Asistanı: @besttugceever
Saç: @mutluahmet.sinan @dmbhairstudio
Makyaj: @serhatsenn
Makyaj Asistanı: #AynurKabak
Fotoğraf Asistanları: @seviyosankoy @_okanaltin

İlgili Makaleler