Ekim Ayında Okuyabileceğiniz Dört Kitap

“Dünyayı değiştirmek için büyüye ihtiyacımız yok; ihtiyacımız olan gücü zaten içimizde taşıyoruz.”
J.K. Rowling Harvard Üniversitesi’nde mezuniyet konuşması yapmaya davet edildiğinde, çok değerli bulduğu iki konunun üzerinde durmayı seçti: başarısızlığın faydaları ile hayal gücünün önemi. Başarısızlığa uğramayı göze almanın, klasik tüm başarı ölçütleri kadar, güzel bir hayat için elzem olduğunu; kendimizi başkalarının –özellikle bizden daha talihsiz olanların– yerine koymanın geliştirilmesi gereken benzersiz bir insani özellik olduğunu vurguladı.
Rowling’in paylaştığı hikâyeler ve genç mezunlara sorduğu kışkırtıcı sorular o günden beri birçok kişiyi “güzel bir hayat” yaşamanın ne anlama geldiğini düşünmeye teşvik etti. Rowling’in sözleri hayatlarının dönüm noktasında duran her yaştan insanı harekete geçmeye itiyor ya da onlara teselli sunuyor.
Risk alıp belki bu yolda başarısızlığa uğrayarak ve hayal gücümüzü kullanarak hayatın karşımıza çıkardığı fırsatlara daha açık olabileceğimizin altını çiziyor.      
“Hayat bir hikâye gibidir; ne kadar uzun olduğu değil, ne kadar güzel olduğu önemlidir.”

Çağdaş Amerikan edebiyatının en önemli temsilcilerinden ödüllü yazar Jonathan Franzen, Düzeltmeler ve Özgürlük’ün ardından bir kez daha “büyük roman” geleneğine bağlı kalarak modern bir klasik yaratıyor. 
Bir anne ve kızın “tuhaf” ilişkisiyle başlayan olayların üzerindeki perde kalktıkça sınırları aşan ve yıllara uzanan girift bir ilişkiler sarmalı açığa çıkıyor. Tatminsiz bir aşk yoldan çıkmaya, bir sırrın ağırlığı kontrolü kaybetmeye, intikamın çürütücü hazzı ise yeni krizlere yol açarken doğru ve yanlış, iyi ve kötü, haklı ve haksız arasındaki çizgiler bulanıklaşıyor. Dünyadaki tüm dengelerin değiştiği, Doğu Almanya’nın ilkel fişleme yöntemlerinin yerini dijital casusluğa bıraktığı, yıkılan duvarların doyumsuzluk da dahil yeni sınırlar inşa ettiği uzun bir kesitte, değişmeyen nadir olgulardan birini; aile kurumunun çöküşünü de incelikle örüyor Franzen. 
Başarılı olay örgüsü, derinlikli karakterleri ve sorgulatan bakış açısıyla Saflık uzun yıllar akıldan çıkmayacak, etkileyici bir roman. 

 

23 yaşındaki Frits van Egters hayatı saçma ve anlaşılması güç bulan bir hayalperest. Kendisini deli eden ailesiyle yaşıyor. Sürekli ölüme ve felaketlere dair rüyalar görüyor. Peluş tavşanıyla konuşuyor. Aralık ayının son demlerinde geçmek bilmeyen dakikalara, saatlere, günlere anlam katmaya çalışıyor.
Gerard Reve yazdıklarıyla ülkesinde pek çok kez tartışmalara yol açan bir yazar. Günlük hayatın sıradan zaferlerini, yaralarını ve bıktırıcı anlarını zifir gibi bir komediyle büyüleyici hale getiren Akşamlar ise savaş sonrası Hollanda edebiyatına önderlik etmiş, Reve’nin sinik mizahıyla harmanlanmış zekâ dolu, derin güzelliklere gebe bir roman.
 

“Fikrimi çalmaları mühim değil… Asıl mühim olan kendi fikirlerinin olmaması.”
Sırbistan’ın en prestijli edebiyat ödülünün sahibi Tesla: Maskelerle Çevrili Bir Hayat çağının ötesindeki bir mucidin, bir deli-dâhinin, sırlarla dolu bir adamın hikâyesini anlatıyor. Vladimir Pištalo elektrik yüklü, eğlenceli üslubu ve ustaca kurgusuyla hem biyografik roman türüne yeni bir soluk getiriyor hem de hiçbir ayrıntıyı atlamadan, Nikola Tesla’nın bilinmezlerle dolu hayatını aydınlatıyor.
Tesla: Maskelerle Çevrili Bir Hayat’ı okurken Nikola Tesla’nın dehasını bir kez daha takdir edecek, hayatı başarılarla, kalp kırıklıklarıyla ve yoksullukla geçen bir adamın bitmek bilmez hırsına tanık olacaksınız.

İlgili Makaleler