Rabia Soytürk ile Röportaj

  • Hemşirelik eğitimi aldınız, ardından üniversitede mimarlık okudunuz ama çekimler nedeniyle dondurdunuz. Oyunculuk hep hayaliniz miydi?

Oyunculuk hayalini kurduğum bir şey değildi, hobi olarak tiyatro eğitimi almaya karar vermemle başlayan bir yolculuk olduğunu söyleyebilirim.

  • Oyunculuğa Şahsiyet dizisiyle adım attınız. Orada konuşmayan bir karaktere hayat vermiştiniz, bunun nasıl bir deneyim olduğunu merak ediyorum.

İlginç ve karakterin yolunu çok merak ettiğim bir deneyimdi. Sevgili yönetmenimiz iş süresince bana neden konuşmadığımı ve ne zaman konuşacağımı bilerek söylememişti. Sette sürekli, “Bugün bana mikrofon takılacak mı?” diye heyecanlanıyordum. İlk projemde sessiz birini oynamak bana söyleyeceklerimi kelime kullanmadan, gözlerimle anlatmayı öğretti. Her zaman konuşmaya gerek yok…

  • Uzun zamandır Benim Adım Melek nedeniyle Gaziantep-İstanbul arasında geçiyor hayatınız. Nasıl bir rutininiz var?

Şehir dışında dizi çekmek gerçekten zor. Haftanın neredeyse altı günü çalışıyorum. Nadiren izin günlerimi denk getirerek İstanbul’a gelip ailemi, arkadaşlarımı görebiliyorum. İstanbul’daki sosyal hayatıma, çevreme özlem dolu aylar geçiriyorum. Yine de pandemi sürecinde olmamızın Gaziantep ve İstanbul arasındaki farkı azalttığını düşünüyorum.

  • Gaziantep mutfağıyla aranız nasıl? Genelde nasıl besleniyorsunuz?

İlk sezon çekimleri için Antep’e geldiğimde epey kilo alarak dönmüştüm. Bu sezon kontrollü ilerliyorum. Kendime, “Her şeyi yedin, tüm yemeklerin tadına baktın. Evet, hepsi çok güzel ama artık yeter!” diyorum. Protein ağırlıklı besleniyorum, enerji için karbonhidrat alımıma da dikkat ediyorum.

  • Canlandırdığınız Defne karakteri genelde bencil ve isyankar olarak tanımlanıyor. Siz onu nasıl anlatırsınız?

Defne büyüdü, daha önce farkında olmadığı durumların bilincinde. Kendisinin farkında. O yüzden bana göre artık isyankar ve bencil değil. Sevdiklerinin ona, onun da sevdiklerine ihtiyacı olduğunu çok iyi biliyor. Defne’nin en hassas noktası sevdikleri.

  • Defne ve Ömer karakterlerinin aşkı heyecanla izleniyor. Siz aşık olduğunuzda nasıl biri oluyorsunuz?

Ben fazla seviyorum. Benim problemim fazla sevmek. Arkadaşlarımı, evcil hayvanımı, annemi, dedemi, en sevdiğim kalemimi… Çok severim ve belli etmekten çekinmem. Sevdiklerim benden çekinsin, “Bu kadar sevilir mi bir insan?” diye (gülüyor).

  • Başta anneanneniz olmak üzere aile büyüklerinizle büyüdüğünüzü söylemiştiniz. Nasıl bir çocukluk geçirdiniz?

Annemle babam çalıştıkları için anneannem ve dedemle büyüdüm. Bundan şikayet eden bir çocuk olmadım hiç. Bana onlar bakıyor diye değil, “Annem ve babamdan birer tane daha var ve diğer çocuklara göre daha şanslıyım,” diye düşündüm her zaman. Ailem bana sevildiğimi o kadar hissettirdi ki, hayatımdaki nefes alan her şeyi seven biri oldum. Bu sevgi beni şımartmadı, aksine sevmenin ve sevilmenin ne kadar güzel sorumlulukları olduğunu öğrendim. Onlara kocaman teşekkür!

  • İstanbul’u özlediğinizi konuştuk. Buradayken zamanınızı nasıl geçiriyorsunuz?

İstanbul’a geldiğimde en fazla iki günüm oluyor. Bir günümü kişisel işlerimi halletmeye ayırıyorsam diğerini ailem ve arkadaşlarımla geçiriyorum.

  • Instagram hesabınıza bakınca farklı sporlar denediğinizi görüyoruz. Çok aktif biri misinizdir?

Spor konusunda çalışkanımdır. Pandemi sürecinde hep spor yaptım. Gaziantep’teyken aksatsam da İstanbul’a geldiğimde mutlaka spora giderim. Özellikle bu dönem sosyal hayatımız durmuşken enerjimi bu şekilde atmayı seviyorum. Ekstrem sporlarla aram çok iyi, korkusuzumdur ve bu alanda becerikliyimdir. Bana heyecan veren şeyleri seviyorum.

  • Sizin için açılmış çok fazla hayran hesabı var. Onlarla diyalog kuruyor musunuz?

Sosyal medyanın günümüzde çok etkili bir iletişim aracı olduğunu düşünüyorum. Oradan bana ulaşan herkese dönüş sağlayamasam da gözüme çarpan mesajları dikkate alıyor ve iletişim sağlıyorum. Mesajlarımı elimden geldikçe kontrol ediyorum.

  • Çekimde denim ağırlıklı görünümler giydiniz. Kişisel stiliniz nasıldır?

Çok güzel ve rahat bir çekim yaptık. Oversized görünümleri seviyorum. Rahat, yerine göre şık parçalar tercih ediyorum. Çok dar ya da sürekli kontrol etmem gereken kıyafetler giymeyi sevmiyorum. Kendimi, “Şık olmak kolay değildir,” cümlesi altında, korseyle sıkışmış bir karın ve topuklu ayakkabılar içinde, acıdan suratı asık bir halde bir davette göremiyorum. Benim için şıklık kadar konfor da önemli.

  • Pandemi sona erdiğinde ilk olarak ne yapmayı hayal ediyorsunuz?

Planladığım yurt dışı gezilerimi bir an önce gerçekleştirmek istiyorum, en güzel yaşlarımda gezip görmek istediğim çok yer var!

  • 2021 yılı için en büyük dileğiniz nedir?

2021 gül yüzümüze!

İlgili Makaleler