Yaprak Medine ile Röportaj

  • Call My Agent’ın uyarlaması olan Menajerimi Ara’da Beren rolündesiniz. Diziye nasıl dahil oldunuz?

Bir süredir Esin Doğan’dan oyunculuk eğitimi alıyordum. Ardından pandemi oldu, evlere kapandık. Bu süreçte menajerim bana birkaç projeyle geldi, Menajerimi Ara da bunlardan biriydi. Deneme çekimleri yaptım, ardından yönetmen görüşmesine çağrıldım. O dönem iki ay boyunca evden çıkmamıştım, gittiğim ilk yer orası oldu. Elimi kolumu nereye koyacağımı bilemiyordum, hayatımda ilk kez bir dizi için yönetmen görüşmesine gidiyordum. Sonrasında bekleme sürecine girdik ve rolü aldığımın haberi geldi. Hepimiz çok mutlu olduk.

  • Beren dizinin orijinal versiyonunda yer almayan bir karakter, bu sizi zorladı mı? Nasıl hazırlandınız role?

Beni çok etkilemedi, her karaktere zaten kendinizden parçalar katıyorsunuz. Dizideki birçok karakter orijinal yapımda olsa da hissettirdikleri duygular bambaşka. Nasıl ki aynı kıyafeti iki farklı insan giydiğinde aynı durmaz, aynı rolü, kişilik özelliklerini birine yüklediğinizde de aynı duruş gerçekleşmiyor. Ay Yapım çalışma sürecinde Beyti Engin’le anlaşmıştı, sete çıkmadan önce onunla karakterimi çıkarttık. İlk işimin bir örneği olmamasının bana alan sağlaması adına daha büyük bir artı olduğunu düşünüyorum.

  • Sık eleştirilse de Beren’in tarafından bakıldığında hissettikleri anlaşılabilir duygular. Siz ne düşünüyorsunuz onun hakkında? Benziyor musunuz?

Aslında herkesin içinde bir Beren var ama seyirci olaylara onun penceresinden bakmadığı için içlerindeki Beren’i kaçırıyorlar. Ben ona kızmıyorum, kızamam çünkü savunma mekanizması bu. Hepimiz kendimizi savunmak için birçok şey yapmışızdır ya da hayat bizi erkenden olgunlaştırmıştır ve tepkilerimiz değişmiştir. Beren’in başına gelen kötü durumlara verdiği tepkiler benden farklı. Ben daha çok akışa bırakıp olacakları görme taraftarı bir insanım. Beren’in ise farklı bir yaşantısı olduğu ve birçok durumla ilk kez karşılaştığı için empati yeteneği o kadar güçlü değil ya da sorunlarla nasıl baş edebileceğini bilmiyor. Sevilmemenin, kaybetmenin nasıl bir duygu olduğundan haberi yok. Bu duyguların hepsini bir anda yaşamış bir kızdan bahsediyoruz. Bu şartlarda Beren olmak da zor gerçekten. (gülüyor).

“Hayatımda değişen tek şey tanınmak, bunun da bana bir etkisi olmadı sanırım. Ben hala benim, hala sokaklarda dans eden bir insanım. Olduğum gibiyim, her yerde güler, eğlenirim, mutsuzsam mutsuz olurum…”

  • Bu aynı zamanda ilk diziniz. Setten unutamadığınız bir anı var mı?

Aklıma setten spesifik bir an gelmiyor ama ilk okuma provasına gittiğimde Barış Abi’yle (Falay) tanıştığım anı hiç unutmayacağım. Merhabalaşmış, baba- kızı oynayacağımız için o duyguyu hissetmek ve birbirimizi tanımak adına sarılmıştık. Tatlı bir tanışmaydı benim için.

  • Tanınan biri olmak hayatınızda neleri değiştirdi? Eleştirilerle aranız nasıl?

Hayatımda çok şeyin değişmediğini düşünsem de insan kendi penceresinden bakıp anlayamıyor bunu. Çevremdekilere sormak daha mantıklı olur. Değişen tek şey tanınmak ve bunun da bana bir etkisi olmadı sanırım. Ben hala benim, hala sokaklarda dans eden bir insanım. Olduğum gibiyim, her yerde güler, eğlenirim, mutsuzsam mutsuz olurum… Eleştirilere gelecek olursak, tabii ki herkesin bir fikri var ve bu çok doğal. Bunun için tanınır olmaya da gerek yok, sosyal bir insansanız zaten eleştirilere bir şekilde maruz kalıyorsunuz çünkü herkesin doğruları birbiriyle çatışıyor. Ben söylenenlerin benim için ne kadar doğru olduğuna bakıyorum, eğer doğruysa kendimi değiştirmeye çalışıyorum. Bana mantıklı gelmeyenler ise büyük bir etki yaratmıyor.

  • Özel hayatınız, ilişkiniz doğal olarak merak ediliyor. Kendi özel alanınızı koruyabiliyor musunuz?

Birlikte olduğum insanı saklamıyorum, saklamayacağım da. Ne kadar saklanabilir ki zaten? Gerçekler daima ortaya çıkar. Bir şeyi yok saymak yerine olduğunu kabul etmeyi tercih ediyorum. Kendime özel bir alan belirlemek zorundayım, adı üstünde özel hayat. Ben kim olursam olayım, şu an bir dizide oyuncu olmasam da o bana özel zaten. Onu korumam gerekiyor.

  • Sizinle bütünleşen bir imajınız var. Saç modeliniz hep böyle miydi? İleride değişiklik yapmayı düşünür müsünüz?

Sanırım bu herkesin merak ettiği bir konu. İlk kez lise ikinci sınıfta saçımı kısa kestirdim, o günden beri böyleyim. Ara ara kakülüm gitti, saç rengim değişti, bazen biraz daha kısa oldu ama dört-beş senedir bu modeli kullanıyorum. Çocukluk fotoğraflarımda da saçım böyle. Ben böyle doğmuşum, hayatım boyunca da böyle kalacağım gibi görünüyor. Bu saçla o kadar iyi hissediyorum ki sıkılmıyor ya da değişiklik ihtiyacı duymuyorum. Bu saç benim. Ben de bu saçım. (Gülüyor) Değiştirir miyim? Bir iş için tabii ki değiştirebilirim.

  • Hayat ve varoluş kavramı üzerine sık düşündüğünüzü konuştuk. Gelecek üzerine kafa yorar mısınız yoksa anda kalmak için mi uğraşırsınız?

Gelecek üzerine sık düşünmüyorum, anda kalmaya çalışıyorum ama hayat zaman zaman her duyguya sürüklüyor. Şehirde ve bu tempoda yaşayan bir insan olarak anda kalmak gerçekten çok zor, anda kalma hissini bilirken bambaşka düşüncelere itilip yeniden ana dönememek de çok zor. Düşünmek zor. Yaşadığımız her şey bir anlam içeriyor mu ya da anlamsızlığın içinde bir yaşam sürüyoruz da kendi anlamımızı yaratıyoruz? Bu gibi soruları sık düşünüyorum. Hayat tuhaf, bu aralar sorgulamayı bıraktığım bir dönemdeydim aslında, bana yeniden sorgulama fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim. (Gülüyor.)

  • Beslenme ya da egzersiz rutininiz var mı?

Herhangi bir rutinim yok ama sağlıklı beslenmeyi seviyorum. Et ve et ürünlerini pek sevmiyorum, sebzeciyim. Abur cubur ya da fast food’la da aram yok. Bunlar sanırım annemin etkileri, o da sevmez böyle şeyleri. Çocukken çikolataya alerjim çıkmıştı, o yüzden bir süre çikolata yiyemedim ve bedenim çikolatayı unuttu galiba, alıştım. Sağlıklı beslenmek kuralsızca rutinim haline
geldi. Spor olarak da kondisyon için bazı egzersizler için yapıyorum, fırsat buldukça da yoga yapmaya çalışıyorum.

  • Kendinize her daim hatırlattığınız bir motto var mı?

Açık konuşmak gerekirse şu an bütün motto’larımın çürüdüğü bir dönemdeyim ama genel olarak her şeyin güzel olacağına inanıyorum. Bunu her zaman, en kötü anımda bile kendime hatırlatırım. Onun dışında da, “Unutma, sen değerlisin. Etrafın sesini kıs ve yola devam et,” derim kendime.

  • Instagram sık kullandığınız ve hayran kitlenizi genişletmenize önemli katkısı olan bir platform. Böyle olacağını öngörmüş müydünüz?

Instagram’ın önemini biliyordum ama onunla tanışıp aktif olarak kullanmaya başlamam tesadüfi bir şekilde gelişti. Çocukken sahip olduğumuz sanal bebekler vardı hani, ne kadar ilgi gösterirseniz bebeğiniz o kadar büyürdü. Instagram da böyle hissettiriyor. Onunla ne kadar ilgilenirseniz size karşılığını o kadar veriyor ve büyüyor. Evet, popülaritenizi artırıp daha fazla kitleye ulaşmanızı sağlıyor ama bana hala bir sanal bebek gibi geliyor çünkü orası sanal bir dünya. Hayatımda büyük bir önemi var mı, bilmiyorum. Bu benim de ara ara kafa yorduğum bir durum.

Styling: @nazlikayran
Fotoğraf: @denizozgun @asitaneyapim
Röportaj: @eylulsolakoglu
Saç: @remziates @arkhehairdesign
Makyaj: @hakankultur
Styling Asistanları: @ekinsuoktar @besttugceever
Makyaj Asistanı: @berkeserenn

İlgili Makaleler