Hande Erçel ile Röportaj

Kilyos’un en çetin kayalıklarından birinde yapacağımız çekim için yanımıza geldiğinde sade görünümünü sıcacık gülümsemesiyle tamamlamıştı Hande Erçel. Tüm ekiple teker teker selamlaştı, tanıdıklarına sarıldı, öptü. İlk dikkatimi çeken sıcaklığı ve samimiyeti, ikincisi de kusursuz fiziği oldu. Gün boyu inip çıkmamız gereken uzun ve engebeli bir yol vardı karşımızda. Sıcak, rüzgar ve kaygan kayalıklar arasında sürekli tırmanıştaydık. Ne kadar şanslıyız ki çekimin bitmesini istemeyen, hep daha iyisi olsun diye çabalayan güzeller güzeli bir de oyuncumuz vardı. Akşam güneşinin o tatlı ışığının tadını çıkardık böylelikle Hande’yle. Sohbet etmeyi, gülmeyi seviyor. İçindeki hüznü bazen gözünün dalışında görseniz de güçlü duruşuyla hayata devam etmek gerektiğinin altını çizen bir genç kadın Hande Erçel.

  • Şu an hayatın neresindesin Hande? Nasıl bir dönemden geçtiğini hissediyorsun?

Hayatı yeniden keşfettiğim bir yerdeyim. Hem başında hem sonundayım gibi hissediyorum. Yavaşladığım, daha çok düşündüğüm bir zamandayım. Sorularım var ve cevapları için acele etmiyorum. Yaşayarak deneyimlemenin ve öğrenmenin tadını aldım…

  • Gördüğün ilgi denizinin içinde böylesine dingin ve mütevazı kalabiliyor olman ilham verici. Bunu nasıl başarıyorsun?

Son iki sene tam anlamıyla değiştiğim bir dönem oldu. Öncesinde kendimi durduramazken şimdi dinginliğimin geldiği noktaya ben bile şaşırıyorum. Önceden daha dışa dönük bir dünyam vardı, artık biraz içime dönük bir haldeyim. Bundan keyif de alıyorum. Bu benim için bir hedef değildi, kendiliğinden bu şekilde gelişti. Ancak bazen zamanından erken bir durulma olduğunu düşünmüyor da değilim.

  • Yıldızın hızlı ve güçlü bir biçimde parladı, bunu daimi kılmak için nasıl bir yol izliyorsun?

Bu aralar biraz astrolojiye merak sardığımdan da olabilir, bir yıldız varsa dönemi geldiğinde kendine yakıştığı gibi parlar, buna inanıyorum. Belki benim de dönemim gelmişti ve Selin karakteriyle birlikte mesleğimde hedeflediğim yolda bir adım atmış oldum. Daimi kılmak için ise, sanırım tanım buraya çok yakışacak: “Deli gibi çalışıyorum.” Gerçekten çok çalışıyorum. Hep üstüne koymak, hep daha ileri gidebilmek için… Küçük ve sağlam adımlarla uzun bir yol yürümek gayesindeyim. Bunun için de tek yol çalışmak.


 

  • Zahide, Meryem, Selen, Selin, Hayat, Hazal ve son olarak da Müjde… Bu isimleri duyduğun zaman hissettiklerin neler? Hayatının hangi anlarına ışınlıyorlar seni?

Canım kızlar onlar. Hepsi tek tek bana neler neler öğrettiler. Her birinin anısı farklı; Meryem’le beraber işaret dili öğrenmiştim, Selen’le ilk kez dev oyuncu kadrosu cümlesini deneyimledim. Hayat benim dinamik tarafım olmuştu, Hazal durağan. Ama Selin ve Müjde benim büyük sevgiyle bağlandığım karakterler. Süper güçlü bir kadınlar grubuyuz (gülüyor).
 

  • Üniversitede Geleneksel Türk El Sanatları bölümünde okudun. Neler çizerdin, neler ilgini çekerdi küçükken? Şimdilerde bu konuda bir şey yapıyor musun? Çantanda bir eskiz defterin var mıdır?

Çizmeye ablamı görüp, başladım. Gamze atölyeden eve çok mutlu dönerdi, bu da benim ilgimi çekti. Onunla atölyeye gittim ve elime kalemi aldığımda kendi dünyamı yansıtabildiğim bir yer olduğunu gördüm. Okuldaki derslerden çok farklıydı, özgürdüm. O gün bugündür çiziyorum. Yakın zamanda bir sergi açmayı da düşünüyorum.

  • Çizgisini beğendiğin sanatçılar kimler?

Salvador Dali, Ergin İnan, Mihri Müşfik Hanım.

  • Yolundan gitmek isteyeceğin, kariyer çizgilerini beğendiğin oyuncular kimler ve neden?

Beğendiğim pek çok oyuncu var ama Anne Hathaway’in hiç değişmeyen doğallığına bayılıyorum. Her zaman her karakterde yarattığı kendi olma hali sayesinde ona olan beğenim hiç azalmıyor.

  • Sosyal medya hesaplarını kendin yönetiyorsun. 10 milyondan fazla kişinin nabzını tutmak nasıl bir his? Sana kendini nasıl hissettiriyor?

Birçok insanın beni takip edip benimle ilgilenmesinden çıkardığım bir sonuç var. İnsanlar merak ettiklerini görmeyi seviyor. Ulaşılabilir olduğunu görmek, “O da benim gibiymiş aslında,” demek istiyorlar. Sosyal medya benim için hep bir iletişim aracıydı. Hala da öyle. Bu büyüme gözümün görmediği ama varlığını bildiğime ilham verme arzumla doğru orantılı.


 

  • Sen nasıl hesapları takip etmekten hoşlanıyorsun?

İllüstrasyon sayfaları çok ilgimi çekiyor. Bir de seyahat odaklı hesaplar.

  • Halka dizisinde seni bugüne dek canlandırdıklarından farklı bir rolde izledik. Projeye, “Evet,” demenin sebebi bu muydu? Kendini zorlamayı, hep yeni hedefler koymayı seviyor musun?

Halka senaryosu, kurgusu ve görüntüsü açısından çok farklı ve kaliteli bir işti. Çok değerli isimlerle çalışma fırsatı buldum. Bir de karakterim bugüne kadar canlandırdıklarımdan çok farklıydı. Kendimi zorlamayı sınırlarımı genişletmeyi seviyorum.

  • Müjde karakteri için nasıl yola çıktın? Sen Hande olarak neler kattın onun içine, o sana neler kattı?

Senaryoyu okuduğumda Müjde’nin tek bir sahnesi vardı ama benim dikkatimi nasıl çektiyse takılı kaldım. Umursamaz tavrı, arkasına aldığı baba gücü biraz kendimi hatırlattı bana, ben de ona daha derin olmayı öğrettim.

  • Motivasyonunu ne sağlıyor mesleğine dair en çok?

Mesleğime olan tutkum nereden geliyor tam olarak keşfetmiş değilim henüz. Ama biliyorum ki başka biri olarak farklı dünyaları keşfetmeyi seviyorum.
Kariyerinde kırılma noktası olarak nitelendirdiğin bir an var mı?
Güneşin Kızları, Selin karakteri kırılma noktam, sakinlikten kalabalığa geçişim.

  • Göz önünde olmayı sevdiğini söylüyorsun, bunu diyebilmenin, neyi sevdiğini ve istediğini bilmenin kariyer için çok önemli olduğuna inanıyorum. Her zaman böyle miydin, kendini ne zaman tanıdın?

Göz önünde olmayı sevmek, “Herkes bana baksın, tüm ilgi bende olsun,” anlamında değil asla. Tersine, çekimserim bu konuda. Göz önünde olmak benim için ilham vermek anlamına geliyor. İnsanlarla iletişimim hep güçlüydü, sadece, “Neden daha fazla insanla iletişim kurmayayım ki?” dedim.

  • Biraz filmlerden bahsedelim mi, Çağan Irmak’la çalışmak istediğini söylemişsin örneğin, başka dilekler eklendi mi bu listeye? Nasıl roller, nasıl senaryolar hayal ediyorsun?

Henüz film çekmedim ve çok istiyorum! Oynamayı istediğim sayısız karakter var. Malefiz gibi bir filmde oynamayı çok isterdim mesela.


 

  • Kendin de yazıyor musun?

Yazıyorum demeyelim ama karaladığım birkaç hikayem var.

  • Son zamanlarda izleyip en çok etkilendiğin film ne oldu? Bir de çocukluğunda izlediklerin arasından soracağım…

Son zamanlarda The Favourite ve Hotel Mumbai favorilerim oldu. Sanırım son zamanlarda gerçek hikayeleri izlemeye yönlendim ama her zaman favorim fantastik filmler ve animasyonlar. Çocukken izlediğim ilk sinema filmim Karınca Z‘ydi.

  • Seni bu mesleği seçmeye, istemeye iten şey ne oldu? Kendini lisenin tiyatro sahnesinde nasıl buldun?

Okuldaki ilk tiyatro deneyimim Keşanlı Ali Destanı’ydı. Sonra her oyunda rol alıp birinden diğerine yetişmeye çalışırdım. Bu mesleği nasıl kafama koydum bilmiyorum ama bunu istediğimi hep biliyordum.

  • Seni tiyatroya yönlendiren ve destekleyen Figen öğretmeninle görüşüyor musun hala?

Figen Hocam ne yapıyor acaba gerçekten… Onu görmeyi ve teşekkür etmeyi çok isterim.

  • En yakınların, dostların kimler? Çevreni sarıp sarmalayan dostlarınla en çok neler yapıyorsunuz?

Burcu, Nilay, Feyza ve tabii ablam. Günüm onları görmeden keyifli geçmiyor. Bir aradayız zaten sürekli. Bir de çok evine düşkün insanlarız. Birleşip tek bir evde, “Nasıl yaşanabilir?” sorusunun sınırlarını zorluyoruz (gülüyor).

  • Tatil planın var mı? Gidip görmeyi en çok isteyip merak ettiğin yer neresi?

Tatil planım yok, spontane gelişiyor tatiller daha çok. Görmeyi istediğim çok şehir var ama ilk sıradaki yer Sicilya.


 

  • Kedi ve köpeklerinden bahsedebilir miyiz? Nasıl ve ne zaman dahil oldular hayatına?

Çocukluğumdan beri köpek arkadaşlarım oldu. Üniversite için İstanbul’a geldiğimde ise bir gece sokakta sonradan adını Gece koyduğum kedimle karşılaştım ve hemen birlikte yaşamaya başladık. Derken Gri geldi, sonra Gece’yi kaybettim ve köpeklerim Noche, Niebla ve Azul girdiler hayatıma. Hepsi arkadaş oldular bana, hepsinin karakteri farklı ve olağanüstü akıllı köpekler, onları çok seviyorum.
 
Yazı: Deniz Tokgöz
Fotoğraflar: Koray Parlak
Styling: Nazlı Kayran

İlgili Makaleler