Hazar Ergüçlü ile Yüksek Enerji

  • Öncelikle içinden geçtiğimiz süreçle ilgili konuşalım istiyorum. Neler yaptınız bu dönemde?

Herkes gibi geçirdim karantinayı. Sürekli yemek ve ekmek yaptım, spor yaptım, cildime çok iyi baktım, bol bol kitap okudum. Evde olma durumunu sevdim fakat belirsizlik beni çok yordu.
 

  • Setler, fotoğraf çekimleri, lansmanlar… Çok yoğun bir hayatınız var. Salgın ile birlikte hayatın durması size neler düşündürdü, nasıl hissettirdi?

Zaten yoğun çalışmadığım bir döneme denk geldiği için çok sert bir geçiş yaşamadım. İlk başta bencilce bir yerden  eve kapanmak iyi gelse de sonrasında gelen kayıp haberleri çok üzücüydü.
 

  • Hakan Muhafız’ın dördüncü sezonu da yakın zamanda izleyiciyle buluştu. Netflix gibi bir platform için çalışmak, dizinin aynı anda tüm dünyada izlenmesi nasıl bir fark yaratıyor oyuncu açısından?

Tabii ki heyecan vericiydi. Netflix’in ilk Türk yapımında olmak da önemli bir sorumluluktu. İlk başlarda birçok ülkeden aynı anda izlenebilecek olması bende ciddi  bir gerginlik yaratmıştı. Ama setler bir süre sonra bu gibi küçük kaygıları unuttuğunuz yerler. Ben de işime odaklandım ve kısa sürede bununla ilgilenmez oldum. İşimi çok seviyorum.
 

  • Asi ve cesur ama duygusal biri Zeynep. Siz kararlarınızı nasıl alırsınız? Aklınızla mı, kalbinizle mi?

İlk komut hep aklımdan gelir ama kalbimi duymayı zamanla öğrendim. Hala da öğreniyorum. Bu bir noktada bitecek bir süreç değil. “Başkaları ne düşünür?” korkusunu bastırarak hareket etmeye çalışıyorum. Kolay değil ama yapabiliyorum artık.
 

  • Hem iyi hem de kötü karakteri oynadınız aslında bu dizide. Bu tezat, oyunculuk açısından nasıl bir farklılık ya da zorluk yarattı sizin için?

Açıkçası uzun zaman oldu, zor bir durum yaşadım mı çok hatırlamıyorum. Engelleri severim.
 

  • Dizide dövüş sahneleri vardı. Eğitim aldığınızı tahmin ediyorum. O süreç nasıldı, zorlandınız mı?

Çok zorlandım çünkü çok kısa sürede hazırlanmam gerekiyordu. İçime sinmeden sete çıktım. Daha fazla zamanım olsaydı daha iyisini yapardım. O sürede elimden geleni yapmaya çalıştım. Çok iyi bir hocam vardı, o yüzden çok şanslıydım.
 

  • Yoga yapmaya devam ediyor musunuz? Beden ve ruhunuzla ilgili nasıl bir farkındalık sağladı size yoga?

Pandeminin ilk aylarında çok sık yaptım fakat daha sonra birden durmak geldi içimden. Ben de durdum. Ama yoga hayatımda çok şey değiştirdi. Bedenimle çok daha kuvvetli ilişki kurmama yardımcı oldu. Zorluklarla baş etmek için yeni yollar bulmamı sağladı. Her şeyimle, bedenimle, zihnimle tek bir anda kalabilmeyi öğretti. Sanıldığının aksine yoganın bizi bilinmez yolculuklar, uzayın derinlikleri yerine hayatın kendisine, tek gerçek ana getirmesi çok güzel bence.
 

  • Göz önünde olan biri olarak kendinize nasıl bakıyorsunuz? Spor, beslenme ve güzellik rutininizi anlatabilir misiniz?

Erken kalkmaya çalışıyorum. Sabah ilk iş limonlu su içerim ve sonrasında 15 dakika hiçbir şey yemem, içmem. Tonik, göz altı kremi, serum ve yüz kremimi aksatmam, akşam da aynı rutini uygularım. Haftada iki gün crossfit yapıyorum. Her gün 10 bin adım atmaya çalışıyorum, her zaman merdivenden çıkmayı seçerim. Hayatta beni en mutlu eden şeylerden biri kahve. Maalesef onu çok içiyorum. Hastasıyım.
 

  • Hayatta size ne ilham verir?

Okumak, yürümek ve müzik…
 

  • Alışveriş yaparken en çok neye para harcıyorsunuz? Stilinizi nasıl tanımlarsınız?

Alışveriş tutkunu biri değilim. Ama sanırım en çok ayakkabıya para harcıyorum. Stilimi tanımlamak için de gizli radikal diyebilirim.
 

  • Gardırobunuzdaki en değerli parça nedir?

Yıllardır vazgeçemediğim kırmızı bir kabanım var.
 

  • Kariyerinizdeki en önemli dönüm noktaları neler?

Çok sayıda dönüm noktası var. Derviş Zaim’le, Harika Uygur’la, Ece Yörenç’le, Kerem Çatay, Emre Erdoğdu, Nuri Bilge Ceylan’la yollarımın kesişmesi ve Onur Ünlü’yle tanışmam hayatımı sonsuza dek değiştirdi.
 

  • Çalışmadığınız zamanlarda neler yaparsınız?

Kitap okurum, yürüyüş yaparım, annemle telefonda konuşurum (gülüyor).
 

  • Kıbrıs sizin için ne ifade ediyor? Kıbrıs denince aklınıza gelen ilk üç şey ne?

Asla üçe indiremem. 17 yaşıma kadar orada yaşadım. Hayatımın çok önemli bir kısmı orada geçti. Hayatta çok önemsediğim, olmazsa olmaz dediğim hemen her şey, herkes orada. Bazen burada olmak çok zor geliyor. Aile, müzik, doğa. İndirebiliyormuşum (gülüyor).
 

  • Onur Ünlü gibi yetenekli bir yönetmenle birlikte olmak size ne kattı? Siz onun hayatına ne katmışsınızdır?

Sayamayacağım kadar çok şey kattı bana. Hala da her gün öğreniyorum. Onunla yaşamak hızlı bir durum. Değişime kolay adapte olmayı ve hızlı öğrenebilmeyi gerektiriyor. Ondan öğrendiğim en önemli şey direnmek ve arzularıma, isteklerime, haklarıma sahip çıkmak. Kendime sahip çıkmak. Ben de muhakkak onda bir takım değişimlere neden olmuşumdur, bunu kendisine sormak lazım.
 

  • Kadın hakları ve kadına yönelik şiddet Türkiye’nin en sıcak gündemlerinden bugünlerde. Siz bu konuya ilişkin neler düşünüyorsunuz?

Çok üzgün ve kızgınım tüm kadınlar gibi. Kendimi sokakta güvende hissetmiyorum. Gece yolda yürürken korkup telefonda konuşuyormuş gibi yapıyorum ya da gerçekten birilerini arıyorum. Şort giymeden elli kere düşünüp bazen sadece inadına giyiyorum, kaldırımda kümelenmiş erkeklerin önünden geçerken şortumu çekiştirme ihtiyacı hissediyorum ve bundan ölesiye nefret ediyorum! Artık bıktık. Her gün dünyanın her yerinde kadınlar vahşice öldürülüyor. Adaletsizlik dayanılmaz bir hal aldı. İşte tam da bu sebeple İstanbul Sözleşmesi’ni destekliyoruz ve yeniden hayata geçmesi için hep birlikte uğraşıyoruz. Birbirimize destek olup birlikte çoğalacağımız bir dönemdeyiz. Fakat bunun dışında bu mesele çok temel bir eğitim sorunu.
 

  • Emre Erdoğdu’nun yeni projesine yapımcılık yapacağınızı biliyoruz. O proje hayata geçti mi?

Evet, geçti. Ama pandemi nedeniyle filmin yolculuğu biraz ertelenmiş oldu. Şartlar düzeldiğinde yerini bulacaktır. Yolu açık olsun.
 

  • Sizi bundan sonra ilk hangi projede ekranda ya da beyazperdede göreceğiz?

Ay Yapım’ın önümüzdeki aylarda yayına girecek olan yeni projesiyle anlaştım. Beni çok heyecanlandırıyor en başından beri. Farklı kadın hikayelerini izleyeceğimiz bir proje olacak, TV’de daha önce yapılan dizilerden de bu yüzden çok ayrılacak. Çok severek kabul ettiğim bir iş oldu. Sıra dışı bir deneyim olacak benim için.
 

  • 2020 itibariyle Reebok’ın yeni marka yüzü oldunuz. Bu süreç nasıl başladı? Reebok’ı neden tercih ettiniz?

Reebok’ı genç ve dinamik bir spor markası olarak kendi tarz ve kişiliğime çok yakın hissediyorum, yıllardır özel hayatımda da çok severek giydiğim bir marka. Sporu yaşamımın vazgeçilmezi haline getirmiş bir oyuncu olarak teklif geldiğinde inanılmaz mutlu oldum! Kendi tarzımla özdeşleştirdiğim, gerçekten severek kullandığım ürünleri olan global bir markanın yüzü olmak müthiş heyecanlandırıyor beni.
 

  • Reebok’ın Zig Kinetica modelinin konsepti ‘Energy Amplified’. Reklam filminde de ürünün enerjisiyle beklenmedik ve eğlenceli olaylara tanıklık ediyoruz. Bu modeli sizce özel kılan ne? Reklam filminde bu ruh nasıl yansıyor seyircilere?

Gerçek bir sneaker sever olarak bir sneaker’da aradığım özelliklerin başında, kendi tarzımı yansıtan bir stile ve rahat bir taban teknolojisine sahip oluşu geliyor. Benim gibi hayatında yoğun tempoya
sahip insanların beklentisinin de benzer yönde olduğunu düşünüyorum. Artık sportif tasarım
ve stil hayatlarımızda iç içe geçmiş durumda. Zig Kinetica her iki anlamda da beklentinizi tam anlamıyla karşılıyor, cesur ve tarz sahibi tasarımla bir koşu ayakkabısının taban teknolojisini bir araya getirerek diğer sneaker’lardan ayrışıyor. Reklam filminde ürünün taban teknolojisinde bulunan enerji dönüşümü özelliğini eğlenceli bir şekilde yansıtmaya çalıştık. Oldukça beklendik bir şekilde başlayan reklam filminde ürünün enerji dönüşümü sayesinde beklenmedik anlara şahit oluyor seyirciler!

 

RÖPORTAJ CEREN ARSEVEN FOTOĞRAF EMRE DOĞRU STYLING NAZLI KAYRAN

İlgili Makaleler