Influencer’s Life: Zeynep Özbayrak

  • Sosyal medyada ilk paylaşımlarını yapmaya başladığın dönemde, kızın Ece’yi takip edenler Instagram’da takipçi sayının artmasını sağladı. Zamanla senin de büyük bir kitlen oldu. Bunu öngörmüş müydün?

Eskiden halkla ilişkiler sektöründe çalışıyordum. Sosyal medya hayatımın hep içindeydi. Ancak Ece’nin doğumuyla hayatımın bütün dengesi değişti ve ben bu değişime ayak uydurmaya çalışırken itiraf ediyorum ki zorlandım. Sonra direnmek yerine Ece’ye teslim olmayı seçtim. Ona teslim oldukça hislerimle hareket etmeye başladım. Belki anneliğin vermiş olduğu dürtüsel bir hareketti bu! O yüzden aslında sadece Ece değil, bu ‘gerçek’ halim insanlara samimi geldi ve hesabım tahmin ettiğimden de hızlı büyüdü.

  • Anne çocuk blog’ları uzun zamandır tartışılıyor. Bu konuda sen ne düşünüyorsun?

Kızımın güvenliğine her zaman dikkat eden ve onun için doğru olanı yapmaya çalışan bir anneyim. O yüzden bu konuda hassas davrandığımı düşünüyorum.

  • Genç bir annesin, hayatı dolu dolu yaşıyorsun, sevdiğin şeylerden beslendiğini bize sosyal medyada gerçekten hissettiriyorsun. İşin en kıskanılası tarafı Ece’nin hep seninle olması. Kızınla gerçekten yakın arkadaş mısınız?

Teşekkür ederim. Aslında  kimilerince eleştirilen taraflarımdan biri hayatı dolu dolu yaşamam. Anne olunca bunlardan vazgeçmek gerekiyormuş gibi bir algı var nedense. Ama ben hep aynı şeyi savunuyorum. Mutlu çocuk yetiştirmenin anahtarı mutlu ebeveyn olmakta! O yüzden kendimi mutlu eden şeylere vakit ayırmaya özen gösteriyorum. Ece’yle de çok yakınız ama arkadaş değiliz. Ben onun annesiyim ve bence anne-çocuk ilişkisi çok kıymetli. Hayatta hepimizin onlarca arkadaşı oluyor ama anne sevgisi ve şefkati alabileceğimiz bir tek kişi var. Ben de Ece’nin bunu doya doya yaşaması için ilişkimizi arkadaşlıktan biraz öteye taşımaya çalışıyorum.

  • Seni hiç tanımayan bir insan, Instagram’ına çok kısa süre bakıp duruşunu tek kelimeyle özetlese, “Özgüven,” der. Sen her kadının aynada kendini gördüğü halisin. Her zaman gerçek bir kadın olmak senin için en önemli hedef mi?

Kesinlikle! Çünkü ben şu anki özgüvenimi de, geçmişteki özgüvensizliklerimi de takipçilerimle birlikte yaşadım. Bana, “Nasıl bu kadar özgüvenlisin?” diye her sorduklarında ben kendi hikayelerimi anlattım. Anlattım ki, sevmedikleri yanlarını değiştirmek için ihtiyaçları olan gücün içlerinde olduğunu hissedip keşfetsinler. Ve değişimden korkmasınlar.

  • Sosyal medyada çoğu kişi Photoshop kullanıyor,  güzelleşmek için estetik operasyonlar geçiriyor. Sen ne düşünüyorsun bu konuda?

Güzellik algısı son dönemde zayıflıkla doğru orantılı hale geldi. Şu an birçok marka, sanatçı bu konuya dikkat çekmek için paylaşımlarda bulunsa da, yıllarca zihnimize bu fikir yerleştirildi. Bence o yüzden insanlar kendi bedenlerinden rahatsız olur hale geldiler. Maalesef ki kendilerini yargılamaya hatta sevmemeye başladılar. Ben kendimi her haliyle kabul edebilmek için çok uğraştım. Ve sonunda bunu başardığımı düşünüyorum ki bugün bu bedenle bu soruyu cevaplıyorum.

  • Takipçi kitlen seni, enerjin, gerçekliğin, anneliğin, mutluluğun, belki de bazen kızgınlığın için seviyor. Zor bir durum ama gerçek Zeynep’in hayatına aslında hepimizi alıyorsun. Zeynep’in hayata bakışının takipçilerine yansıması hakkında ne düşünüyorsun?

Evet, her duygumu aslında bir şekilde onlara yansıtıyorum. O yüzden bunu nasıl yaptığıma çok dikkat ediyorum. Ben neşeliysem onlara neşe veriyorum. Ama derdim varsa onlara, o derdi nasıl çözdüğümü anlatıyorum. Böylece karşılıklı olarak birbirimize iyi geliyoruz. Birlikte güçleniyoruz. Bazen bu durum bende sorumluluk duygusu yaratıyor. Ama bu hissim artıkça, aslında kendimi daha da geliştiriyorum. En büyük hobimin bardağın dolu tarafından bakmak olduğunu söylemiş miydim?

  • Sen kimleri severek takip ediyorsun sosyal medyada?

Türkiye’den severek takip ettiğim hesapların başında elbette Burak Altındağ geliyor. İçerik-caption uyumu bana çok zekice geliyor. Danla Biliç’in netliğini ve özgünlüğünü seviyorum. Son zamanlarda dünyadan aşırı gülerek takip ettiğim hesap Rianne Meijer. ‘Instagram vs gerçekte olan’ temalı içeriklerle aslında az önce konuştuğumuz konuyla ilgili harika göndermeler yapıyor. Bu konunun ilklerinden Celeste Barber’a da bayılıyorum. Duygu Özaslan, Nur Bilen Yavuzer ve Josefine H.J de stilini beğenerek izlediğim kişiler.

  • Takip etmeyi tercih etmediğin, bakış açını asla yansıtmayan hesaplar var mı?

Öncelikle, burada toplumu olumsuz yönlendirecek kadar ciddi bir iş yaptığımızı düşünmüyorum. Biz hayatın içinde eğlenen ve bu eğlenceden para kazanan insanlarız. Tabii bazı insanlar bu eğlencenin içerisinde yollarını şaşırabilir. Ben bu tip insanları takip etmemeyi tercih ediyorum. Son dönemde paylaştığın fotoğraflardan sonra bazı sert eleştirilere maruz kaldın, adeta linç edildin. Kendini aynada gördüğün halinle, bütün gerçekliğinle paylaştığında insanlardan bu tepkiyi almak sana ne hissettiriyor? Klavyenin özgürlüğüne kapılıp kendini fütursuzca ifade eden insanlar için kendimi üzmek ne kadar doğru bilemiyorum.

  • Sosyal medyada nasıl bir iş birliği seni mutlu eder? Hangi markayla anılmak istersin?

Hesabıma bir milyon dolar yatırılan bir iş birliği (gülüyor). Bir markanın yüzü olmak beni çok heyecanlandırırdı sanırım. Mesela Gucci ile anılmak isterim. Çünkü son dönemde özellikle Gucci’nin alışılagelmiş modellerin dışında tercihler ile ilerliyor olması çok hoşuma gidiyor. Ve elbette kadınlar, çocuklar, hayvanlar kısacası her canlı için adalet arayan projelerde yer almak beni tatmin eder. 
 

HAZIRLAYAN SERCAN YAŞAR 

İlgili Makaleler