Linda Pilkington ile Röportaj

Londra merkezli niş parfüm evi Ormonde Jayne’in kurucusu Linda Pilkington ile markası, ilham kaynakları ve notaların büyüleyici dünyası üzerine konuştuk.

Röportaj: İpek Kumtepe

Ormonde Jayne’in kuruluşunun 21.yılını son koleksiyonu La Route de la Soie ile kutluyor. Öncelikle tebrikler! Bu özel koleksiyonu yaratırken ilham kaynağınız neler oldu?

Seyahat etmeyi hep sevmişimdir ve destansı olan yolculuklar beni çok heyecanlandırır. Hatta onlarla ilgili olan kitapları okumak bile… ama İpek Yolu gerçektende tüm yolculukların anasıdır!
Bana tarihçi Peter Frankopan’ın İpek Yolları, Dünyanın Yeni Tarihi adlı çok ilgi çekici ve aydınlatıcı bir kitabı verildi. Her sayfasında ayrıayrı büyülendiğim, Batı’da olduğu gibi kabul ettiğimiz pek çok buluşun kökeninin İpek Yolu olduğunu keşfetmek beni büyüledi. Barut, kağıt, din ve sıfır sayısı… İpek Yolu’na çok şey borçluyuz.
Ayrıca Basak ve Christopher Gardner’ın yazdığı, İpek Yolu’nun Flora’sı adlı Resimli bir El Kitabı da okudum, bahçe ile uğraşan herkese tavsiye edeceğim harika bir kitap. Burada da, şakayık, delphinium, sardunya gibi İngiliz kır bahçesiyle ilişkilendirdiğimiz ve aslında İpek Yolu’na özgü pek çok çiçeğin olduğunu keşfettim. Bu inanılmaz çeşitlilikteki bölgelere seyahat etmeye olan tutkum, muhteşem bitki örtüsü ve çeşitli baharatlarla birleştirmek çok heyecan verici bir süreçti.
La Route de la Soie Koleksiyonu, Ormonde Jayne’in alışılagelmiş tarzından ayrılan, daha fazla meyve ve gurme notalar içeren ve aynı zamanda niş parfümde yeni olan genç nesillere hitap eden 9 çarpıcı parfüm içerir.

Parfümlerinizde Ta’if gülü, Ud, Black Hemlock, Champaca gibi nadir bileşenler görüyoruz. Bu özel bileşenleri keşif sürecinizi anlatabilir misiniz?

21 yıl önce Ormonde Jayne’i ilk kurduğumda felsefem, parfüm endüstrisinde yaygın olarak kullanılmayan ve nadir bulunan malzemeleri kullanmaktı ve bu günümüzde de değişmedi. Bilinmeyen malzemeleri bulma arayışımız hiç bitmiyor ve bu beni farklı yönlere doğru yolculuğa çıkaran, en gurur duyduğum şeylerden birisi. Arap çölünde büyüyen bir gül olduğunu ilk keşfettiğimde, ona sahip olmam gerektiğini biliyordum! Suudi Arabistan’da Ta’if şehrini ziyaret etmek, tarla sahipleri ve yetiştiricilerle buluşup Ta’if gül festivalini görmek zorlayıcı bir süreçti. O zamana kadar Ta’if gülü hiçbir zaman niş parfümeri’de kullanılmamıştı ve sadece Orta Doğu’da çiçek yağı olarak kullanılıyordu. Bu nedenle bu kokuyu piyasaya sürmek çok heyecan vericiydi.
Öd notasını geri getirme yolculuğu benim için ilk ve muhtemelen en çılgınca olanıydı. 2000 yılında Laos ormanındaki ücra bir öd ağacı ekim alanına uçuyordum.
Ormonde Man piyasaya ilk sürüldüğünde, öd notası içeren ilk niş parfümeri eseriydi ve bu değerli içerik batı dünyasında tam anlamıyla bilinmiyordu. Bu içeriği her güzellik editörüne heceleyip Orta Doğu’daki önemini açıklamam gerekirdi fakat günümümüzde, neredeyse ana akım halini aldı.
Black Hemlock özütü, Ormonde Jayne’ye kadar parfümeride hiç kullanılmayan bir diğer harika bileşendir. Odunsu aile içinde yer alan alternatif bir içerik arıyordum. 2002’de Champaca’yı piyasaya sürdüğümüzde, bu içerik halihazırda ticari parfümlerde kullanılıyordu ancak asla bizim parfümümüzü formüle ederken kullandığımız miktarda değildi. Fakat bu koku ilgi odağı haline gelmedi. Biz de kokuya küçük bir soluk kazandırmak için Hindistan’dan gelen çeşitli çiçekler, bambu, çay ve basmati pirinci notaları ile harmanlayarak kokuyu cazibe merkezi haline getirecek dokunuşar ekledik. Bugün Champaca 20. yılını kutlamak üzere ve dünyanın her yerinden hayran kitlesine sahip.

Parfümlerin yaratılış sürecinde nelerden esinlendiniz?

Parfümerinin yaratıcı yönüne birçok farklı açıdan yaklaşıyorum. Bazen yeni bir parfüm için çıkış noktası butiğimizde alışveriş yapan müşterilerimiz oluyor.
Parfümeri dünyasında nadir bulunan maddeler kullandığım için dünyanın her yerinden düzenli olarak yağ örnekleri topluyorum. Geçenlerde bana çok güzel bir çiçek akordu gönderildi ve onu birçok farklı şekilde kullanabileceğimi aynı zamanda Ormonde Jayne’in tarzına uygun olacağını hemen anladım ve hatta Montabaco Verano’da kullandım.
Benim için en heyecan verici ilham kaynağı, iş gezisinde veya tatil nedeniyle seyahat ederken karşılaştığım olağanüstü kokuya sahip güzel bitkiler olarak söyleyebilirim.
Bitkileri tanımlamamı sağlayan PlantSnap ve GardenCompass adında iki uygulama kullanıyorum. Daha  sonra bu bitkilerden yağı çıkarmanın ve parfümeride kullanmanın bir yolu olup olmadığını görmek için çevremdekilere soruyorum.

Günlük hayatta sizin tercihiniz hangi notalardan yana?

Eşimin kökeni Türkiye’ye dayanıyor ve yazın Bodrum’a gittiğimizde, greyfurt kokusu ile Osmanthus’u, limon, mandalina ve bergamot kokuları ile Isfarkand’ı ve son zamanlarda “La Route de la Soie” Koleksiyonundan Tanger’ı anımsıyorum. Tüm yıl boyunca en sevdiğim notalardan biri de birçok Ormonde Jayne parfümünde bulabileceğiniz pembe biberdir. Buzdolabımda bir şişe saf pembe biber yağı var ve ara sıra kapağını açıp, kokluyorum.

Parfüm dünyasında kadın parfümörlerin sayısı günden güne artıyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Bu sektörde kadın olmak sizce ne demek?

Bence bu harika bir gelişme çünkü yaklaşık 20 yıl öncesine kadar parfümeri erkek egemen bir çalışma alanı olma eğilimindeydi.

Parfümörler savaş sonrası dönemde çoğunlukla aile içinde yaşanan kayırmacılık ile babadan oğula ve daha sonra yeğene geçti.  İnternet bu alanda bir devrim yarattı. Bir yabancının, kurulu bir parfüm evinde mücadele etmeden herhangi bir pozisyon elde etmesi fikri bu devrim olmadan gerçekleşemezdi. Ve aniden internet, dünyanın herhangi bir yerinde nadir bulunan malzemeleri tedarik etmek için benzeri görülmemiş bir kapı araladı. Artık Paris’teki ünlü parfümörlerin, kurslarına internet üzerinden ulaşabilirsiniz ve açılan bu fırsatlar özellikle kadınların gözdesi. Sevdiğiniz bir kariyer fırsatına sahipseniz,bu kadınları gerçekten güçlendiren harika bir şey.

Ormonde Jayne özelinde sizi en çok ne gururlandırıyor?                          

En büyük başarının iş-yaşam dengesini korumak olduğunu söyleyebilirim. Yılda 48 hafta çalıştığım bir iş yönetiyorum ve iki genç oğlum var. Onlar beni ilk olarak sabah, son olarak da gece uyumadan önce görüyor fakat biz yine de birlikte kahvaltı yapabiliyoruz. Bu hiç de fena bir başarı değil ve bunu dengelemek için muazzam bir disiplin gerekiyor. Fakat ben oldukça erken bir zamanda bunda ustalaşmayı öğrendim ve bu yüzden bununla özellikle gurur duyduğumu söyleyebilirim… ve oğullarımızla da!

58 kişilik ekibimiz arasındaki güzel atmosferden de gurur duyuyorum. Kendi başıma çıktığım bu yolculuktan, yıllar içinde istikrarlı bir şekilde büyüyen Noel partilerimize…
Çalışanlarınızın motive olduğunu ve birlikte büyüdüğünü görmek harika bir şey. Parfüm açısından, tüm parfümlerle ama özellikle de yıllar içerisinde kendi övgüleri olan Öd Ağacı ve Black Hemlock içeren iki Signature Kokumuz ile gurur duyuyorum.

Parfümler genelde kadın ve erkek olarak iki ayrı kategoride satılıyor. Ormonde Jayne ise 2005’ten beri cinsiyet rollerini yıkmak için parfümlerini cinsiyetsiz olarak üretiyor. Bu durumun arkasındaki motivasyonunuzdan bahsedebilir misiniz?

2005 yılında tüm koleksiyonumuzu cinsiyetten arındırmaya ve çok iyi tanınan Ormonde Woman ve Ormonde Man hariç tüm Erkek ve Kadın izlerini silmeye karar verdim.
Bu kararı, birkaç hafta üstüste erkeklerin kadınsı olarak sınıflandırılan bir koku seçtiğini görünce verdim. Çok uzun boylu bir adam butiğimize girdi ve tüm kokuları denedikten sonra, Frezya ve şeftali notaları içeren narin bir çiçek kokusu olan Sampaquita’ya aşık oldu. Şaşırdığımı hatırlıyorum ama ben kimim ki bir müşteriye parfümde neyi sevip neyi sevemeyeceğini söyleyeyim. Birkaç hafta sonra başka bir beyefendi Taif’i seçti ve bunun kadın parfümü olduğunu öğrenince rahatsız oldu. Aynı gün web tasarımcımızı arayıp site üzerinde isim değişikliği yapmasını istedim. On beş yıl önce toplumsal cinsiyet politikaları kamuoyunda pek tartışılmadığı için o günlerde oldukça radikal bir hareket olarak görülüyordu. Fakat, 17 yılda o kadar çok şey değişti ki, bir beyefendinin kullandığı parfümün gül içermesi artık çığır açıcı olarak karşılanmıyor. Bu nedenle, o zamanlar başarı olarak değerlendirilmemesine rağmen, içgüdülerimi takip ettiğim ve zamanın pazarlama normlarını görmezden geldiğim için memnunum.
Geçen yıl benzer bir karar aldım ve kehribar reçineli kokuları tanımlamak için kullandığımız “oryantal” terimini kullanmayı bıraktık. Saygın bir gazeteci olan Tania Sanchez, oryantal teriminin yalnızca zaman aşımına uğramış ve alakasız olmakla kalmayıp aynı zamanda birçokları için saldırgan bir tutum benimsediği görüşünü dile getirmişti. Amberesk terimi ortaya çıktıktan sonra, oryantal kategorinin tüm söylem şekli değişti.

Markanın kuruluşundan bu yana sektörde sizce neler değişti?

Ormonde Jayne 21 yıl önce kapılarını ilk açtığında, çoğu insan sergilenen yeni ve gösterişli bir reklam filminin  hemen ardından yeni bir parfüm seçmek için mağazaya giderdi. Ve büyük alışveriş merkezlerinde, müşterilerin parfüm seçimleri esas olarak bir avuç büyük parfüm markaları arasından yapılırdı. Bugünün müşteri tercihleri  ile kıyaslanamaz! Günümüzde; Parfüm ile ilgili forumlar, uygulamalar ve keşif setleri ile kullanıcılar çok daha fazla bilgiye erişme imkanları var. Ancak niş parfümeri, daha büyük şirketleri de kapsayan danışmanlık hizmetleri ve farklı alternatiflerle dünya çapında birçok insana yepyeni bir dünyanın kapılarını araladı. Aynı zamanda, IFRA (Uluslararası Koku Derneği) çok daha sıkı denetlenen bir sistem oluşturarak herhangi bir içerikten oluşan kokunun direkt olarak şişelenip halka satılmasının önüne geçti. Piyasadaki her parfüm şişesi sıkı bir şekilde denetlenir ve güvenlik amacıyla kontrol edilir. Son yıllarda herhangi bir ürün piyasaya sürülmeden önce yapılan çalışma ve test süreçlerinde de büyük artış oldu.

 

İlgili Makaleler