Tasarımcı Dosyası: Lando Studio

  • Lando Studio’nun hikayesi nasıl başladı?

Lando Studio’nun hikayesi 2016 yılında başladı. Daha sürdürülebilir, yaşayan her türlü canlıya daha saygılı alternatiflerin arayışına girdim, sorguladım ve kabul etmek istemedim. 10 yıllık yoga pratiğimin de katkısıyla “Bu sistemin bozukluğuna ufacık da olsa nasıl fayda sağlayabilirim?” dediğimde yoga yaparken kullandığım kıyafetlerin üzerine kafa yormaya başladım. Yoga yaparken tüm beden açılıyor, uzuyor, esniyor, nefes alıyor fakat bizler polyester ve naylon malzemelerin içinde önce doğaya sonra kendi cildimize zarar veriyoruz. Bu çok ironik. Satın aldığınız bir ürün dünyanın başka bir ucundaki çiftçinin kanser olmasına sebep oluyorsa, üreticiyi adil olmayan ve insan haklarına aykırı koşullarda çalışmaya zorluyorsa, su kaynaklarımıza ve gıda zincirimize kimyasal karışmasına neden oluyorsa, orada bir yanlışlık, bir sistem bozukluğu var demektir. Bugün tekstil endüstrisi petrolden sonra dünyayı kirleten en büyük ikinci sektör. Bu bilinç ve bilgi birikimi Lando Studio markasını yaratmama sebep oldu. ‘Activewear’ konseptinde kumaşlar da büyük önem taşıyor tabii.
 

  • Hangi kumaşları kullanıyorsunuz?

Derimiz en büyük organımız. Spor yaparken derimize temas eden kimyasallar, terlediğimizde açılan gözeneklerimizden bedenimize giriyor ve bize zarar veriyor. İşte bu yüzden Lando Studio olarak biz, tarım ilaçları ve zararlı kimyasallar kullanılmadan üretilen pamuk kumaşı tercih ediyoruz. Lando Studio’da tüm ürünleri Global Organik Tekstil Standard’ları sertifikasına sahip organik pamuktan üretiliyor. GOTS bugün dünya üzerinde tohumdan bitmiş ürüne kadar teste tabi tutulan, en güvenilir sertifika. Konvansiyonel pamuğun aksine organik pamuk tarım ilaçları ve zararlı kimyasallar kullanılmadan doğal yöntemlerle üretiliyor. Organik pamuk daha az karbon salınımı ortaya çıkarıyor ve konvansiyonel pamuk yetiştiriciliğine oranla yüzde 60 daha az su tüketiyor. Hem doğa hem insan için sağlıklı ve sürdürülebilir bir yöntem olduğundan, sertifikasız hiçbir malzeme ve kumaşı üretim zincirine dahil etmiyoruz.
 

  • Koleksiyonunuz kaç parçadan oluşuyor, en sevdiğiniz tasarımlar hangileri?

Koleksiyonlarımızı mevsimlere göre ayırmayı tercih etmiyoruz çünkü hızlı tüketime ve sürekli yeni ihtiyaç listelerinin oluşturulmasına karşı bir tutum sergiliyoruz. Spor kıyafetlerinin, ki onlar bizim artık günlük kıyafetlerimiz haline de geldi, sezonu olduğunu düşünmüyoruz. Dolayısıyla her sezon tekrarlayan parçalarımızla birlikte şu an toplam 12 parçalık bir koleksiyonla ilerliyoruz. Kış sezonunda en sevdiğim parçalar, üstümden çıkaramadığım oversized hoodie modelimiz ve ‘Jumpsuit’imiz. Çabasız, rahat, doğal, girdiği her ortama ayak uyduran parçalar bunlar, onlarla ister yoga stüdyosuna uğrayın, pratiğinizi yapın, isterseniz arkadaşlarınızla buluşup kahvenizi yudumlayın.
 

  • Etik moda kavramından bahsedelim, nedir sizin için önemi?

Etik üretim doğaya ve insana saygılı üretim demektir. Karşısındakini kandırmayan, şeffaf olan, güçlenirken başkasına zarar vermeyen ve Toprak Ana’ya zarar vermeyen… Maalesef tekstil sektörü çiftçiyi ve üreticiyi çok adaletsiz koşullarda çalışmaya zorluyor. Alışılagelmiş gelir dağılımı eşitsizliği sebebiyle, çiftçi ve üretici her zaman ezilen ve zaman içerisinde direnemeyerek, sahneden çekilen taraf oluyor. Bizler Lando Studio olarak tüketiciyi yaptığı satın alma seçiminin yarattığı etkileri konusunda bilinçlendirirken, üreticilerimizi de eğitiyoruz. Lando Studio markasına emek veren her bireyin sağlıklı, güvenli ve adil şartlarda çalıştığına emin oluyoruz ve uluslararası sertifikalarla bunu belgelendiriyoruz. Üretim sürecinde şeffaflık bizim için çok önemli. Bu yüzden üretim detaylarımızı tüketiciye transparan bir şekilde anlatıyoruz. Lando Studio ürünlerinin tarladaki pamuğun yetiştirilmesinden, bitmiş son ürüne kadar nerede, nasıl ve hangi şartlarda yapıldığını barkod sistemimiz sayesinde tüketiciyle paylaşıyoruz. Lando Studio karton etiketlerine yerleştirdiğimiz QR barkod sayesinde tüketici satın aldığı ürünün hikayesine akıllı telefonlarının kamerasını kullanarak kolayca ulaşabiliyor. Ürün etiketlerine kadar sürdürülebilir bir anlayışı benimsiyorsunuz.
 

  • Etiketler doğada çözünüyor değil mi?

Evet ürün etiketlerimiz bizim en sevilen detaylarımızdan bir tanesi! Lando Studio’nun etiketleri dahi çöp olmuyor. Kumaşları gibi etiketleri de doğa da çözünebiliyor. Karton etiketler içerisinde fesleğen tohumları yerleştirdik. Böylece Lando’dan ürün alan birinin etiketini toprağa ekerek evinde yetiştirebileceği ve afiyetle tüketebileceği bir fesleğeni olmuş oluyor. Buradaki amaç biraz da tüketicide farkındalık uyandırmak.
 

  • Geri dönüştürülmüş şişelerden yapılan bir hoodie’nizigördüm. Bu ürünün üretimi nasıl gerçekleşiyor mesela?

Evet herkes bir hoodie’nin 30 adet pet şişenin geri dönüştürülmesinden üretildiğini duyunca çok şaşırıyor. Bu bize teknolojinin sağladığı bir yöntem aslında. Pet şişe eritiliyor ve tekrar iplik haline dönüştürülüyor. Biz de bazı modellerimizde bu geri dönüştürülmüş iplikleri tercih ederek üretim yapıyoruz. Böylece pet şişeleri giysilere çevirebilmiş oluyoruz. Burada en önemli konu pet ve plastik kullanımına dikkat çekmek. Şöyle düşünün, bu yaşa kadar kullandığınız, elinizin değdiği her tek kullanımlık pet şişe hala toprak üzerinde veya denizin dibinde yaşamaya ve tabiata zarar vermeye devam ediyor. Ve üzgünüm, bir 400 yıl daha bizleri zehirlemeye devam edecek. Dolayısıyla bir an önce, “Bir tane pet şişeden ne olur ki?” düşüncesinden uzaklaşmamız gerekiyor. Dünyayı siz ve seçimleriniz kurtaracak.
 

  • Dünyanın farklı yerlerinde sürdürülebilirlik ve çevre bilinci üzerine etkinliklere katılıyorsunuz. Diğer katılımcılarla sohbetlerinizde neler gözlemliyorsunuz?

Ben Lando Studio’yu kurduğumda Türkiye’de sürdürülebilir tekstil konusu çok yeni konuşulmaya başlanmıştı. Pek kimsenin, özellikle üreticilerin haberi yoktu. Çok tekstilci arkadaşım bana, “Ezgi bırak bu işleri, dünyayı sen mi kurtaracaksın?” dedi. Tabii ki dinlemedim. Odağımı İskandinav ülkelerine ve özellikle Avustralya’ya çevirdim. Orada neden organik pamuk tercih etmeniz gerektiği, neden plastik yerine cam kullanılması gerektiği gibi konularda tüketiciyi eğitmenize gerek kalmıyor. Tüketici bunu zaten biliyor ve sürdürülebilir alternatifler arıyor. Dolayısıyla gelişmiş ülkelerde bu konu çok daha yaygın. Dünya Ekonomik Forumu’nun 30 yaş altı genç liderlerden oluşan Global Shapers Toplululuğu’nun İstanbul üyesiyim. Dolasıyla çok fazla global projede aktif rol alabiliyorum. En büyük gözlemim tüketicimizdeki bilgi ve bilinç eksikliği. İnanıyorum ki ben ve benim gibi markalar ve global iş birlikleri ile bu açık kısa bir zamanda kapanacak.
 
 
Hazırlayan EYLÜL SOLAKOĞLU

İlgili Makaleler