Demet Evgar: “Cesaretimi değil, inancımı koruyorum”

7 Mart 2024
demet evgar röportaj InStyle

Fotoğraf: @instyle.tr

Demet Evgar, sadece oyunculuğuyla değil, toplumsal meselelere olan duyarlılığıyla da fark yaratan, bir kadını öncü yapan özelliğin harekete geçmek olduğuna inanan, ilham verici bir kadın.

Röportaj EYLÜL SOLAKOĞLU
Fotoğraflar EDZE ALİ
Styling NAZLI KAYRAN

Öncü kadınlar özel sayımızın kapak konuğu, bu sıfatı baştan ayağa hak eden Demet Evgar. Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women) İyi Niyet Elçisi Evgar, birlikte hayata geçirdikleri “Ben Kadınım” kampanyası ile kadınların eşit şartlarda yaşaması için mücadele veriyor. Bir yandan da UN Women’ın deprem bölgesindeki çalışmalarının sesi. Kendini bir hikaye anlatıcısı olarak tanımlayan Evgar, bu hikayeleri doğru anlatmaya, canlandırdığı karakterlerin cinsiyet klişelerinden uzak olmasına önem veriyor. Hayranlık uyandıran oyunculuğuyla ete kemiğe büründürdüğü karakterlerden biri de Bahar. İlk bölümünden bu yana reytinglerde zirvede olan Bahar: Uyanmaya Hazır Mısın? dizisi, Evgar’ın kendi deyimiyle gözündeki sis perdesinin kalkmasıyla hak ettiği hayatı ona kendisinden başka kimsenin veremeyeceğini fark eden ve kendi hayatının iplerini eline alan bir kadının hikayesini konu ediniyor. Ataerkil hikayelerin merkezde olduğu, eril dilin hakim olduğu bir ortamda, dizinin elde ettiği başarı umut veriyor. Duruşuyla her daim ilham veren Evgar ile sohbetimize başlıyoruz.

“Her senaryonun kendi dünyası var”

Öncelikle son dönemde kendini nasıl hissettiğini, 40’lı yaşların nasıl olduğunu sormak istiyorum. Benim çıkış noktam onun kişisel yolculuğuna duyduğum merak da olsa, toplumsal cinsiyetçi kalıplardan biri de bu yaş meselesi aslında. “Bu soru nedense kadınlara daha çok soruluyor, kadının yaşının altı daha çok çiziliyor. Dolayısıyla, siz de toplumun baskısıyla, ‘Bir dakika, ne oluyor?’ diyorsunuz. Yoksa 30, 40, 50 gidiyoruz işte. Canlı olan her organizma yaş alıyor, ilerliyor. Hayır, hep bize mi çalışıyor bu zaman? Özellikle kadın oyuncuların parantez içinde yaşları yazılıyor alakasız haberlerde bile, anlamış değilim. Ama hala merak edenler için, 40’ıma girdiğimde her şey bir bulanıklaştı önce. Yakın gözlüğüne ihtiyacım olduğunu fark ettim ve artık her şeyi eskisinden daha net görebiliyorum. Bir rahatlama geldi bana. Hangi yaşa girerseniz girin, o yaşa kim olarak girdiğiniz, ruh durumunuzu belirliyor,” diye başlıyor sözlerine. 

demet evgar röportaj InStyle
Fotoğraf: @instyle.tr

Uzun yıllardır sektörde. Sinema, tiyatro, dizi… Oyunculuğun her biçimini, katmanını deneyimledi. Spotta da bahsettiğim gibi tüm rollerini özenle seçti, komedi işlerinde bile güldürürken düşündürdü. Bir senaryoyu ilk eline aldığında en çok hangi özellikleri çekiyor kendine peki? “Her senaryonun kendi dünyası var. Senaryoyu ilk okuduğumda, ‘Bu dünyaya inanıyor muyum?’ diye bakarım. Karakterlerin de kendi gerçeklikleri var o dünya içinde. Nasıl davrandıkları, nasıl konuştukları, yani diyalogları çok önemli. Önce ben inanıyorsam anlatılan hikayeye ve önce ben bu hikayeyi anlatmak için heyecanlanıyorsam, seyirciyi de inandırabilirim diye düşünüyorum. Karakterin illa bir ‘derdi’ olması gerekir diyemem ama kadını yok sayan ya da obje olarak kullanan bir işin içinde yer almayı tercih etmem.”

Yeni dizisi “Bahar” hakkında

Şubat itibariyle Show TV ekranlarında yayınlanmaya başlayan Bahar: Uyanmaya Hazır Mısın? tıp fakültesi mezunu olmasına rağmen mesleğini yapmayan, kendini tanınan bir cerrah olan eşine ve çocuklarına adayan bir kadının değişim, dönüşüm hikayesi. “Bahar sıcacık, gördüğünde sarılma duygusu uyandıran, arkadaşlık yapmak isteyeceğim bir karakter. Naif ve bir o kadar da kırılgan. Bahar’ı bir ağaca benzetiyorum ben. Etrafındaki sert rüzgarlara karşı, kalbini temiz tutarak ayakta kalmayı başarabilmiş. Esnek olduğu için eğilmiş ve eğildiği yerde de karaciğerini bırakmış. Kendi değerini unutmuş ve henüz gücünün farkında değil ama güçlenerek doğrulacak. Kendini yeniden tanıma yolculuğunda biraz şaşkın. O da bu Bahar’la yeni tanışacak çünkü. Bu yolda tökezleyecek, düşecek, kalkacak… Ama hayatına baharın gelişini o bile engelleyemeyecek.” 

Yaşadığı beklenmedik hastalıkla birlikte gözleri açılıyor ve farklı davranmaya başlıyor Bahar. Motivasyonu ne oldu? Ölüm korkusuyla hayatın ne kadar kısa olduğunu fark etmesi mi yoksa fedakarlıklarının karşılığını eşinden alamamış olmanın getirdiği bir öfke mi bu? “Ben, önceden görmek istemediği gerçekleri görmeye başlaması, gözündeki sis perdesinin kalkması olarak tanımlardım bunu. Çünkü hayatındaki hiç kimse değişik davranmadı aslında. Hem Timur’un, hem kayınvalidesinin böyle davranacağı çok aşikardı. Bahar sadece bu gerçekliğe uyandı ve değişmeye karar verdi.”

demet evgar röportaj InStyle
Fotoğraf: @instyle.tr

Dizi, reytinglerdeki başarısının yanında sosyal medyada da çok konuşuluyor. Özellikle Bahar’ın, birçok kadının ruhuna dokunan, “Hak ettiğim gibi yaşayacağım,” cümlesi bir isyan başlattı sanki. Bu ilgi konusunda ne düşündüğünü soruyorum. “İsyan yarattı mı bilmem ama farkındalık yarattığı bir gerçek. O kadar çok kadın hak ettiği gibi yaşamıyor ki… En büyük yanılgımız ise hak ettiğimizi düşündüğümüz her ne ise, bize bunu bir başkasının vereceğini düşünmemiz. Başta yapımcımız Asena (Bülbüloğlu), yönetmenimiz Neslihan (Yeşilyurt) ve senaristimiz Ayça (Üzüm) olmak üzere tüm ekiple ve seyircimizle birlikte, hepimiz bu hikayeyi çok iyi tanıyoruz. Bahar’ın gerçekle çok temas eden bir hikayesi var, o yüzden bu kadar sevildi.” Gerçekten de onda kendimizden bir şeyler bulduk hepimiz. Kimi zaman layığından fazla fedakarlık yapılan bir ilişki, kimi zaman iyi bir anne olmanın saçını süpürge etmekle eş değer olduğuna dair yerleşmiş bir inanç, kimi zaman gücünü hayatındaki kadını sindirmekten alan bir erkek, kimi zaman da yıkılması zor olan öteki kadın algısı. Sadece Bahar değil, dizideki diğer karakterler de empatiye açık. 

Örneğin Ecem Özkaya’nın canlandırdığı Rengin, Bahar’ın eşi Timur’un hayatındaki ikinci kadın. Klişeleşmiş yargıların ötesinde, onun da bir çaresizliği, kendine göre haklı sebepleri var. Tam da bu noktada, iyi ve kötünün, siyah ve beyazın keskin bir çizgiyle ayrılmadığı yerde, Evgar’a soruyorum: Eril dil ve cinsiyet klişeleri nasıl yıkılabilir toplumda? “Her şeyden önce toplumsal cinsiyet kalıplarına karşı çok uyanık olmalıyız. Bu kalıplar çok sinsi. O kadar sinsice hayatımızın içine nüfuz etmiş ki, hiç farkında olmadan bu kalıplara göre düşünüp, onlara göre yaşıyoruz. Günlük hayatta, sanatta, medyada dilimizi değiştirerek başlayabiliriz mesela. Kadını başrol dışında bir yere konumlandıramayız. ‘E zaten bizim hanım evde başrolde. Bizim evin içişleri bakanı hanım,’ diyerek geçiştiremeyiz. Bir kadın illa evin mutfağında, çocuk yetiştirmede ya da temizlik yapmada başrol olacak diye bir şey yok. Kadınlar eşit hak, fırsat ve özgürlüklere erişebilse belki gerçekten İçişleri Bakanı olacaklar.”

Demet Evgar’dan eşitliğe yatırım çağrısı

Hep kadınların nasıl davranmaları gerektiğini konuşuyor gibiyiz. Bu bir özeleştiri aynı zamanda. Güçlü durmalılar, direnmeliler, sınırlarına müdahale ettirmemeliler… Peki ya erkekler? Asıl onlar nasıl bir yaklaşım benimsemeli? Kendilerini cinsiyet eşitsizliği karşısında nasıl konumlandırmalı? Evgar, erkeklerin de toplum baskısı yaşadığını fakat bunu içselleştirdiklerini düşünüyor. “Toplumsal cinsiyet eşitsizliği bireysel bir sorun değil, cinsiyetler arasında eşit olmayan güç ilişkilerinin bir sonucu olarak ortaya çıkan toplumsal bir sorun. Bu sadece kadınları ilgilendiren bir mesele hiç değil. Erkeklik de tıpkı kadınlık gibi inşa edilmiş. Erkekler toplumsal olarak kabul görebilmek için nasıl davranmaları, hangi konulara ilgi duymaları, nasıl düşünmeleri ve hissetmeleri gerektiği gibi birçok konuda yaşamlarını şekillendiren toplumsal normları biyolojik doğalarının gereğiymiş gibi içselleştirirler. Bunun sonucu olarak erkekler de toplumda hakim olan ‘erkek olma, erkek gibi davranma’ kodlarına uygun davranma beklentisi ve baskısı hissederler. Toplum tarafından dayatılan bu erkeklik tanımına uymayanlar, diğerleri tarafından dışlanabilir ve ayrımcılığa maruz bırakılabilir.

‘Erkek adam ağlamaz,’ kodunu düşünün. Ağlamaz mı? Neden? Duyguları ifade etmek neden yasak erkeklere?” Evgar, insan, doğa, hayvan hakları savunuculuğuyla ilham veriyor. İnandıkları için ne pahasına olursa olsun ses çıkarma cesaretini koruyor. “Cesaretimi değil, inancımı koruyorum aslında. Cesaretimi korumaya çalışsam savunma alanında kalır, savunmada olduğum için de hareket edemezdim. Halbuki cesaret her şeye rağmen adım atabilmek, ilerleyebilmek demek. Kendimden daha büyük bir amaca inanıyorum ve buna inanmak beni daha da cesaretlendiriyor,” diyor. Bir kadını öncü yapan özelliğinin harekete geçmek olduğuna inanıyor. Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women), 2022 yılının Mart ayında Demet Evgar’la önemli bir iş birliğine imza atarak onu Türkiye ofisinin ilk iyi niyet elçisi ilan etti. Bu birliktelik kapsamında hayata geçirdikleri #BenKadınım kampanyası, kadınlara toplumda kendilerine biçtikleri konumları konusunda bilinç kazandırmayı, potansiyellerinin farkında olmalarını misyon ediniyor, sessiz kalmamalarını, şiddet ve ayrımcılığa karşı birlik olmalarını ve gerekli başvuru mekanizmalarını kullanmalarını hedefliyor.

demet evgar röportaj InStyle
Fotoğraf: @instyle.tr

Ona, gurur verici olduğu kadar sorumluluk da gerektiren bu ünvanı soruyorum. “İki yıldır devam ettiğimiz #BenKadınım kampanyası çok ses getirdi. Her kesimden kadının katılımı ile büyüyerek devam ediyor. 6 Şubat depremi ile birlikte tüm odağımızı deprem bölgesine çevirdik. İlk günlerden itibaren deprem bölgesinde yapmaya başladığımız çalışmalar sürüyor. Depremin yarattığı yıkım o kadar büyük ki, orada yapacağımız daha çok iş var. Bu seneki temamız ise kadının güçlenmesine ve #eşitliğeyatırım. Eşitlikçi bir toplum inşa etmek için kadının eşit şartlarda iş gücüne ve toplumsal hayata katılması, siyasette ve iş hayatında liderlik pozisyonlarında bulunması gerekli. UN Women ile bu yıl başlattığımız kampanyada da, ‘Ben kadınım. Biz kadınız. Şiddetsiz ve eşit koşullarda yaşayabilmek istiyoruz,’ diyoruz. Herkesi, tüm kurum ve kuruluşları kadınların güçlenmesine, eşitliğe ve kadınların sesi olan kadın örgütlerine yatırım yapmaya çağırıyoruz.”

Anneliğe dair

Biraz da özel hayatına değinmek istiyorum. Yakın geçmişte anne oldu Demet Evgar. Dünya tatlısı kızı Mavi, bir buçuk yaşında. Hep anne olmak isteyenlerden miydi yoksa planları sonradan mı değişti? “Kendime anne olmak zorunda olmadığımı söyledim hep. Çocukları hep çok severdim ama 40 yaşıma kadar kendimi anne olmaya hiç hazır hissetmedim açıkçası. Gerçekten emin olduğumda da Mavi geldi.” Bir röportajında, annelikten sonra hayatının değişip değişmediği sorusuna her zamanki tatlı mizahıyla, “Zaten değişsin diye çocuk yapıyorsunuz ve iyi ki de değişti,” demişti. Peki Mavi’yle tanışmak kendisinde daha önce fark etmediği özellikler keşfetmesini sağladı mı? “Çocuklarımızın bizim en temiz versiyonlarımız olduğunu düşünüyorum. Çok iyi tanıdığım yepyeni biri. Sevdiğim, sevmediğim, fark ettiğim, etmediğim bir sürü şeyle her an aynalanmak, hayatın ne kadar muazzam bir işleyişi olduğunu deneyimletiyor. Bana kendimi, gücümü, hiç deneyimlemediğim çok gerçek bir yerden hatırlattı kızım. Romantik olduğu kadar sert de bir şey bu.”

“Hayatımda öğrendiğim çok şeyi hatalarım sayesinde öğrendim”

demet evgar röportaj InStyle
Fotoğraf: @instyle.tr

Evgar’ın müzikle olan yakın ilişkisi de biliniyor. Hem yer aldığı projelerde seslendirdiği şarkılar hem de kendi şarkıları çok seviliyor. Bahar: Uyanmaya Hazır Mısın? dizisinin üçüncü bölümünde ilk kez duyduğumuz Kadınlar Adamlar, aynı zamanda yeni albümünün çıkış teklisi. “Can Saban’ın prodüktörlüğünde hazırladığımız bir albüm, vokal band tadında olduğunu söyleyebilirim. Nilay Çelebi, Bengi Şiir Umutlu ve Feride Hakim’le sahnede coşmayı iple çekiyorum,” diyor.

Sohbetimizin sonuna gelirken, kurucusu olduğu Hata Yapım Atölyesi geliyor aklıma. Arkadaşlarımla aramızda tatlı bir espri konusu olan bu isim beni gülümsetiyor. Hatalarının ona neler öğrettiğini soruyorum. Pişmanlık duyar mı yoksa her şeye tecrübe gözüyle bakabilir mi? “Hayatımda öğrendiğim o kadar çok şeyi hatalarım sayesinde öğrendim ki… Hatalarıma sadece bir deneyim değil, aynı zamanda muhteşem birer öğretmen olarak bakmayı her seferinde hatırlatıyorum kendime.” 

Daha Fazla İçerik

Feminist killjoy: Keyif kaçırmanın politik gücü

Feminist killjoy: Keyif kaçırmanın politik gücü

Sessizliği bozmak, huzurun ardındaki bedeli görünür kılmak… Feminist killjoy, toplumsal

Bensimon x Muse for All: Fransız ruhu, İstanbul enerjisiyle buluşuyor

Türkiye’nin yükselen moda markalarından Muse for All ile gerçekleştirilen bu