Fotoğraf: Pexels
Bir ürünün sadece pembe olduğu için daha pahalı satıldığını hiç fark etmiş miydiniz? Market raflarında ya da kozmetik reyonlarında sık sık karşınıza çıkan bu adaletsizliğin aslında bir adı var. Tanıştırıyoruz: Pembe vergi.
Pembe vergi nedir?
Aslında hayatınızın her köşesine sızmış, fark etmeden cebinizden çıkan küçük ama sürekli bir maliyet. Kadınlar için üretilmiş gibi pazarlanan ürünlerin erkek versiyonlarına kıyasla daha pahalıya satılması anlamına geliyor. Ürün içeriği, işlevi, hatta bazen üretici firma bile aynı oluyor. Ama iş “kadınlara özel” etiketiyle sunulmaya geldiğinde fiyat bir anda değişiyor.

Biraz hafızanızı canlandırmak gerekirse, en son aldığınız tıraş bıçağını düşünün. Erkekler için lacivert pakette olan daha ucuzken, kadınlara özel diye pembe pakete koyulan aynı bıçak birkaç lira daha pahalıya geliyor. Benzer şekilde, marketten aldığınız şampuan ya da deodorant… İçerik aynı olsa bile kadınlara yönelik versiyonun fiyatı daha yüksek oluyor.
Ve tabii ki, bu fark yalnızca kişisel bakım ürünleriyle sınırlı kalmıyor. Kot pantolonlardan kuaför hizmetlerine kadar pek çok alanda aynı tabloyu görüyorsunuz. Hatta bazen çocuk ürünlerinde bile… Pembe renkteki oyuncak arabaların mavi olanlardan daha pahalıya satıldığını görmek hiç de şaşırtıcı olmuyor. Yani mesele sadece yetişkinlerin tüketim dünyasıyla sınırlı değil; tüketim alışkanlıklarımız en başından itibaren bize böyle öğretiliyor.

Dolayısıyla, pembe vergi pembe vergi yalnızca fiyat etiketlerinde gizlenen ufak bir detay değil; kadınların yaşam boyu karşılaştığı ekonomik eşitsizliklerin görünmez bir yüzü. Her alışverişte ödenen bu küçük fark, yıllar içinde büyük bir yük haline geliyor ve kadınların finansal özgürlüğünü doğrudan etkiliyor. Başka bir deyişle, pembe vergi yalnızca cüzdanınızı değil, fırsat eşitliğini de sessizce zedeliyor.
Peki, pembe vergiye karşı neler yapabilirsiniz?
Alışverişte bilinçli seçim yapabilirsiniz
Ürünleri sadece rengine ya da “kadınlara özel” etiketine göre değil, içeriklerine ve birim fiyatlarına göre değerlendirerek başlayabilirsiniz. Çoğu zaman unisex ya da erkek versiyonlarının aynı işlevi gördüğünü ve daha uygun fiyatlı olduğunu fark edeceksiniz. Böylece pembe ambalajların ve şık süslemelerin size dayatmaya çalıştığı ekstra bedeli ödemek zorunda kalmazsınız.

Sesinizle görünürlük yaratabilirsiniz
Bir fiyat farkı gördüğünüzde sessiz kalmayın. Markalara yazın, e-ticaret sitelerinde yorum bırakın, hatta çevrenizle bu farkları paylaşın. Basit bir “Aynı içerikteki bu ürün neden daha pahalı?” sorusu bile büyük bir fark yaratabilir. Küçük itirazların çoğaldığını gördüğünüzde, markaların da bu sessizliği sürdürmesinin mümkün olmadığını fark edeceksiniz.

Topluluk ve politika desteği sağlayabilirsiniz
Bireysel tercihlerinizin ötesinde, bulunduğunuz kurumlarda unisex ürünlerin tercih edilmesini talep edebilir, “eşit içeriğe eşit fiyat” prensibini savunabilirsiniz. Ayrıca tüketici kurumlarına şikayette bulunarak ya da adet ürünleri vergisi gibi kampanyaları destekleyerek toplumsal değişime katkıda bulunabilirsiniz. Çünkü bireysel adımlarınızın yanında kolektif dayanışmanız da güçlü bir etki yaratır.
Günün sonunda göreceksiniz ki, pembe vergi gibi bize alıştırılmış düzenler sorgulandıkça zayıflar; siz bilinçli seçimler yaptıkça, sesinizi yükseltip dayanışma kurdukça bu görünmez eşitsizlik hem görünür olacak hem de değişecektir.
İlginizi çekebilir >>>>> Period poverty: Eşitlik için konuşmamız gereken kriz