“Double burden”: Modern çağda kadınların bitmeyen ikinci mesaisi

20 Eylül 2025
“Double burden”: Modern çağda kadınların bitmeyen ikinci mesaisi

Fotoğraf: Pexels

Başarı sizin için sadece iş hayatındaki performansla mı ölçülüyor? Modern çağın kadınları için bu sorunun cevabı çoğu zaman “hayır”. Çünkü onlardan yalnızca üretken bir çalışan olmaları değil, aynı zamanda “ideal” bir anne, eş ve evlat rollerini de kusursuzca sürdürmeleri bekleniyor. İşte bu bitmeyen çifte beklentiye verilen isim: double burden.

Double burden nedir?

Double burden kavramı, kadınların iş gücüne katılımı arttıkça daha da görünür hale gelen bir çifte yükten bahseder. Çünkü tahmin edersiniz ki – ev içi sorumlulukların eşit paylaşılmadığı toplumlarda, çoğu erkek rolünü hala “yardımcı” olarak tanımlarken; kadınlar hem ücretli işi hem de ev işleri, bakım emeği ve duygusal yükü omuzlamak zorunda kalıyor.

Double burden nedir?
Fotoğraf: Pexels

Mesela düşünün: Sabah işe yetişmek için koşturuyorsunuz, toplantılara giriyor, projeleri yetiştirmeye çalışıyorsunuz. Derin bir nefes alıp “mesaim bitti” dediğiniz anda ise ikinci bir liste devreye giriyor. Yemek hazırlanacak, çamaşırlar yıkanacak, bulaşık makinesi boşaltılacak. Belki çocuğun ödevine yardım edilecek ya da bir aile büyüğünün ilaç saati hatırlatılacak. Yani resmi mesainiz bitiyor ama evde görünmez bir mesai çoktan başlamış oluyor.

Modern çağın görünmez yükleri

İşte tam da bu noktada double burden yalnızca fiziksel bir yorgunluk olmaktan çıkıyor, ruhsal bir baskıya dönüşüyor. Çünkü mesele sadece yemek yapmak ya da çamaşır yıkamak değil; aynı zamanda ailenin duygusal dengeleyicisi olmak, hatırlatıcı görevi görmek, ilişkileri toparlamak – bir bakıma görünmez bir ajanda gibi, herkesin ihtiyacını önceden düşünüp planlamak zorunda kalmanızla ilgili.

Double burden kadınların ikinci mesaisi
Fotoğraf: Pexels

Ayrıca bu çifte yük yalnızca bedeninizi yormakla kalmıyor; “her şeye yetişmeliyim” baskısını ruhunuza da işliyor. Siz de bilirsiniz; bazen işte ne kadar başarılı olursanız olun, evde de kusursuz olmanız gerekiyormuş gibi hissedersiniz. İşte o anlarda başarı, tatmin yerine tükenmişlik getirir – ve siz farkında olmadan, hem kariyeriniz hem de ruh sağlığınız bu yükün izlerini taşımaya başlar.

Peki, double burden için bir çözüm var mı?

Ev içi eşitliğin sağlanması

Çözümün ilk adımı, ev içi işlere bakış açısını değiştirmekten geçiyor. Çünkü ev sorumlulukları yalnızca sofrayı kurmak ya da evi toparlamakla sınırlı değil; market alışverişini planlamak, faturaları yatırmak, çocukların okul etkinliklerini organize etmek, hatta aile bireylerinin doğum günlerini hatırlamak da bu yükün bir parçası.

Double burden ve kadınların görünmez yükü
Fotoğraf: Pexels

Tüm bunların evde yaşayan herkesin ortak sorumluluğu olduğu kabul edildiğinde, işler “yardım” olarak değil, paylaşılan görevler olarak görülür. Ve ancak o zaman görünmez mesai, kadınların tek başına sırtlandığı bir yük olmaktan çıkabilir.

Kurumların desteği

Elbette sorumluluk yalnızca ev içiyle sınırlı değil; iş dünyasının da bu yükü hafifletecek adımlar atması şart. Esnek çalışma saatleri, evden çalışma imkanı, kreş desteği ve ebeveyn izinlerinin erkeklere de eşit şekilde verilmesi bu noktada kritik rol oynuyor. Kurumlar kadınları yalnızca iş hayatında değil, özel yaşamlarında da desteklediğinde; toplumsal cinsiyet eşitliğine giden yol gerçekten aralanır.

Double burden feminist terimler
Fotoğraf: Pexels

Toplumsal algının değişmesi

Ancak unutmayalım; kalıcı bir dönüşüm için kültürel kalıpların da kırılması şart. Çünkü hala reklamlardan dizilere, okul kitaplarından günlük dile kadar her yerde “ev işi kadının görevi” söylemi yeniden üretiliyor. Bu algı değişmediği sürece eşitlik kağıt üzerinde kalıyor, pratikte ise kadınların omzundaki yük daha da ağırlaşıyor.

Bireysel farkındalık

Son adım ise bireysel farkındalık, tabii ki. Double burden, doğanın değil; toplumun bize dayattığı bir gerçek olduğundan – evdeki sorumluluklar gerçekten paylaşılmaya başlandığında, kadınların “her şeye yetişmeliyim” baskısı hafifler ve bu döngü yavaş yavaş kırılır.

Günün sonunda, double burden sadece bir kavram değil; her gün yaşanan sessiz bir gerçek. Ve bu gerçek yalnızca kadınların değil, toplumun geleceğini de şekillendiriyor. İşte bu yüzden asıl mesele, eşitliği büyük söylemlerde değil, küçük günlük alışkanlıklarda başlatmakta yatıyor.

İlginizi çekebilir >>>>> Feminist terimler: “Purplewashing” nedir?

Dilara Melisa Yaman

Dilara Melisa Yaman

Bahçeşehir Üniversitesi'nde Yeni Medya lisans eğitiminin ardından Halkla İlişkiler yan dalını tamamlayan Melisa, yazma tutkusunu erken yaşta keşfetti. Öğrencilik yıllarında TheCollector ve ArtReview gibi platformlarda editör asistanlığı yaparak sanat tarihi, mitoloji ve global trendler üzerine içerikler üretti. Bu alanlarda içerik üretme deneyimini pekiştirdikten sonra, şimdi kendi ilgi alanlarını profesyonel kimliğiyle birleştirerek InStyle Türkiye'de yazar olarak görev yapıyor. Şehirli, dinamik ve cesur bir üslupla; ilişkiler, trendler ve kadın dünyasına dair yazılar kaleme almaya devam ediyor.

Daha Fazla İçerik

Sağlıklı yaşamın yükselen trendi “sezgisel beslenme” nedir? Sağlıklı yaşamın yükselen trendi “sezgisel beslenme” nedir?

Sağlıklı yaşamın yükselen trendi “sezgisel beslenme” nedir?

Sezgisel beslenme, bedeninizin doğal açlık ve tokluk sinyallerine kulak vererek hareket etmenizi temel alan bir yaklaşım.
17 Haziran’da Mars Başak’ta: Düzen dönemi başlıyor 17 Haziran’da Mars Başak’ta: Düzen dönemi başlıyor

17 Haziran’da Mars Başak’ta: Düzen dönemi başlıyor

Mars, 17 Haziran 2025 itibariyle Başak burcuna geçiyor. Cesareti, hareketi ve kararlılığı temsil eden bu gezegen, titiz ve detay odaklı Başak’ta her zamankinden daha planlı çalışıyor.