Fotoğraf: @dior
Dior’un İlkbahar/Yaz 2026 koleksiyonu, Jonathan Anderson’ın modaevindeki ilk kadın defilesi olma özelliğiyle modaevinin yolculuğunda yeni bir dönemin başlangıcını işaret ediyor. Anderson, Dior’un mirasını empatik bir şekilde yeniden yorumlarken, arşivlere dalan güçlü açılışıyla herkesi hem geçmişle hem de gelecekle bağ kurmaya davet ediyor.
Arşivlerden yükselen bir başlangıç



Fotoğraflar: @dior
Defilenin açılışında tavanlara yansıtılan kısa film, Jonathan Anderson’ın kreatif direktörlük görevini üstlendiği anda zihninden geçenlerin fragmanı gibiydi. Dior’un arşiv görüntülerinin yer aldığı bu video, defilenin temelinde yatan hafıza ve yeniden keşif temasını vurguladı.
Kodların güncel yorumu


Fotoğraflar: @dior
Christian Dior’un ikonik New Look silüeti bu kez daha yüksek bel hattı ve yapılandırılmış kum saati formuyla yeniden hayat buldu. Yüzü neredeyse tamamen kapatan dantel dik yakalar, Yves Saint Laurent’in 1959’da Dior için yarattığı tasarıma doğrudan bir gönderme niteliğindeydi. Modaevinin daimi kodlarından fiyonklar, pensli kabanlardan drapeli pamuklu mini eteklere, hafif dantel elbiselerden Dior Cigale saplı çantalara ve ayakkabılara kadar farklı formlarda karşımıza çıktı.

Fotoğraflar: @dior
Açılışta sahneye çıkan beyaz çan formundaki elbise, kumaşla sarılarak fiyonklarla tamamlanmıştı. Hemen ardından ise arkası uçuşan peplum detaylı siyah bir bar ceketi, denim mini etek, bootcut bir jean, 2010’ların ikonik yeşil ceketinin rengini ödünç alan bir etek ve üç köşeli dev başlıklar podyuma taşındı.
Terzilik ve couture detayları



Fotoğraflar: @dior
Koleksiyon, atölye işçiliğini vurgulayan parçalara da ev sahipliği yaptı. Dior’un efsanevi “Junon” elbisesinin tasarım metodu bu kez mini eteklerde ve halter yaka elbiselerde yeniden işlendi. İnce dalgalı pelerinler, tulumlar ve couture geleneğini yaşatan detaylar, markanın geçmişinden bugüne uzanan kusursuz bir köprü kurdu.
Anderson’ın ayakkabıları



Fotoğraflar: @dior
Defilenin en dikkat çeken unsurlarından biri ise ayakkabılardı. Anderson’ın bilinen ayakkabı merakı, Dior evreninde bambaşka bir boyuta taşındı. Her bir ayakkabı modeli yeniden yorumlanırken, tavşan kulaklarını andıran deneysel tasarımlar da öne çıktı.
Teatral bir sahneleme



Fotoğraflar: @dior
Dev üç köşeli başlıklar ve zarif pelerinler koleksiyona teatral bir atmosfer kattı. Şov alanının tasarımı defileyi güçlendiren bir diğer yön oldu. Luca Guadagnino ve Stefano Baisi imzalı set tasarımı, fiziksel olanla dijitali birleştirerek izleyicileri bambaşka bir evrene taşıdı. Belgesel yapımcısı Adam Curtis’in hazırladığı açılış videosu, ekranlara yansıtılan Dior tarihini ters çevrilmiş bir piramit formunda aktardı ve finalde sihirli bir şekilde bir Dior ayakkabı kutusuna dönüştü.
Yeni dönemin başlangıcı



Fotoğraflar: @dior
Anderson’ın Dior’daki ilk kadın koleksiyonu, modaevinin tarihi ile günümüz arasında net bir köprü kurarak farklı tutum ve kendini ifade etme biçimlerini aynı noktada buluşturdu. Güçlü başlangıç yalnızca Dior’un gelecekteki yönünü işaret etmekle kalmadı, aynı zamanda Jonathan Anderson’ın kişisel bakış açısını da açıkça yansıttı. Koleksiyon, onun anlatısını, tarzını ve özgün vizyonunu Dior evrenine taşıyarak önümüzdeki sezonlarda da tasarımlarına güçlü bir şekilde nüfuz edeceğinin işaretlerini verdi. Defilenin ön sırasında Jenna Ortega, Mikey Madison, Rosalía gibi önemli isimler yer aldı.
İlginizi çekebilir >>>>> Paris Moda Haftası: Louis Vuitton İlkbahar/Yaz 2026