2007’de Milano’da kurulan ve “akıllı lüks” kavramını tanıtan Eleventy nasıl doğdu? Markanın kuruluş hikâyesini bizimle paylaşır mısınız?
Ben kendimi her zaman önce bir satışçı olarak görür ve pazarın ihtiyaçlarını dikkatle dinlerim. Eleventy de bu şekilde doğdu: resmiyetle rahat zarafet arasında bir boşluğu doldurmak için. Modern bir duyarlılıkla rafine giysiler sunan, yeni bir lüks türü yaratmak istedik; akıllı, ulaşılabilir ve güncel.
İtalyan kökenli bir marka olarak Eleventy’nin temel değerleri nelerdir? “Made in Italy” etiketi sizin için ne ifade ediyor ve bu kimliği nasıl koruyorsunuz?
“Made in Italy” bizim için yaşayan bir değer; kalite, detaylara özen ve ülke genelindeki en iyi tedarikçilerle çalışmak anlamına geliyor. Her bölge kendi mükemmelliğini getirir: en iyi denim, en iyi dış giyim, en iyi trikolar. Sürdürülebilirlik, zanaatkârlık ve özgünlük bizi tanımlar.
Markanın yıllar içerisindeki dönüşümünü ve büyümesini nasıl tanımlarsınız?
Yıllar içinde önemli bir büyüme yaşadık, özellikle 2024 yılında beklentileri aşarak yılı 102 milyon Euro gelirle kapattık. Bu gelişim, değerlerimize sadık kalırken perakende genişlemeye, daha çevik bir dağıtım modeline ve kişiye özel hizmetlere yatırım yapmamızla mümkün oldu. Zorlayıcı bir pazarda rafine ve kişiselleştirilmiş bir deneyim sunmak, müşteri ilişkilerini güçlendirmede kilit rol oynadı.

Belirli bir hedef kitleniz var mı, yoksa Eleventy’nin benimsediği ideal bir kişilik ya da stil mi var?
Müşterilerimiz iş insanları, avukatlar, bankacılar gibi abartısız şıklığı takdir eden kişilerden oluşuyor. Gösteriş yapmak isteyenleri değil, sadelik, sessiz zarafet ve kaliteyi önemseyenleri giydiriyoruz.
Eleventy’nin moda felsefesi güncel trendlerle nasıl ilişki kuruyor? Trendleri takip mi ediyorsunuz, yeniden mi yorumluyorsunuz, yoksa belirliyor musunuz?
Biz zamansız parçaları yeni bir renk paleti, rafine detaylar ya da kumaş inovasyonu gibi çağdaş dokunuşlarla zenginleştiriyoruz. Trendlerin peşinden koşmuyoruz. Bunun yerine, anlamlı ve zarif bir şekilde evriliyoruz.
Eleventy yakın zamanda İstanbul’da iki katlı ‘’flagship’’ mağazasını açtı. Neden İstanbul ve Galataport’u seçtiniz? Bu şehir sizin için ne ifade ediyor?
İstanbul zıtlıklarla dolu bir şehir. Kültürel olarak zengin, dinamik ve küresel ölçekte bağlantılı. Galataport da bu ruhu yansıtıyor. Modern zarafet ve uluslararası bakış açımızla örtüşen canlı, ileriye dönük bir lokasyonda Eleventy yaşam tarzını sunmak için mükemmel bir fırsattı.
Galataport, İstanbul’un yeni kültürel, sanatsal ve alışveriş destinasyonu hâline geldi. Bu lokasyon sizce Eleventy’nin marka ruhuyla nasıl örtüşüyor?
Galataport, bilinçli ve meraklı yeni bir tüketici nesline hitap ediyor. Burası kültür, tasarım ve topluluğun bir araya geldiği bir alan, tıpkı Eleventy gibi. Burada olmak, modanın ötesinde kim olduğumuzu ifade etmemize olanak tanıyor.
Eleventy’nin dünya çapında mağazaları olsa da moda ve gastronomiyi bir araya getiren ilk konsept mağazası İstanbul Galataport’ta açıldı. Bu fikir nasıl ortaya çıktı?
Sadece bir alışveriş deneyimi sunmak istemedik, bir yaşam tarzı destinasyonu yaratmak istedik. Şef Andrea Berton ile birlikte geliştirilen Eleventy Café, misafirperverlik ve iyi hissetme anı sunuyor. Bu yeni konsepti tanıtmak için İstanbul mükemmel bir şehirdi.


Şef Andrea Berton ile iş birliği markaya ne kattı? Modayla üst düzey gastronomiyi birleştirmenin yarattığı sinerji nedir?
Andrea, modada benimsediğimiz felsefeyi mutfağa taşıdı: sadelik, kalite ve detaylara özen. Sinerji, asıl olanı yüceltme yaklaşımımızda yatıyor. Hem giyimde hem yemek deneyiminde özenli, rafine ve duygusal olarak etkileyici bir bütünlük yaratıyoruz.
Eleventy, modayı bir yaşam tarzına dönüştürmeyi hedefliyor. Bu hedef yeni mağaza tasarımına nasıl yansıtıldı? İç mekân tasarımı hangi duyulara hitap ediyor?
Tasarım tüm duyulara hitap ediyor: malzemelerin dokunsal sıcaklığı, dingin renk paleti, özel koku ve cafe’nin misafirperverliği. Bu, çağdaş lüksü nasıl gördüğümüzü yansıtan, statüden çok hislerle ilgili kapsayıcı bir dünya.
Bu mağaza ve cafe kombinasyonunu diğer şehirlerde de uygulamayı planlıyor musunuz?
Kesinlikle. Bu, misafirperverlik ve yaşam tarzı alanına açılmamızın başlangıcı. Galataport mağazası bir pilot proje ve dünyadaki diğer önemli şehirlerde benzer deneyimler kurgulamayı şimdiden hayal ediyoruz.
“Eleventy tarzı”nı hem moda hem damak zevki açısından nasıl tanımlarsınız? Ziyaretçiler bu tarzı Galataport mağazasında nasıl deneyimleyecekler?
Eleventy tarzı sade, çok yönlü ve sofistike. Galataport’ta bu tarzı seçilmiş kumaşlarda, yumuşak silüetlerde, doğal tonlarda ve menüde ise sağlıklı, zarif ve düşünülmüş ikramlarla keşfedecekler.


Galataport mağazası ve cafe’si, Eleventy’nin küresel stratejisine nasıl uyuyor?
Bu vizyonumuzu yansıtıyor: modayı, misafirperverliği ve deneyimi harmanlamak. Sadece mağaza açmıyoruz, yaşam alanları yaratıyoruz. Galataport, DNA’mıza uygun pazarlarda anlamlı genişleme vizyonumuzu pekiştiriyor.
Açılış sırasında yeni koleksiyonunuzu da tanıttınız. Bu koleksiyonda öne çıkan detaylar neler? Moda tutkunlarını bu sezon neler bekliyor?
Eleventy Beach Club bu koleksiyonun ilham kaynağıydı. Hafif kumaşlar, deniz temalı ince göndermeler, çizgili trikolar ve rahat kalıplar eforsuz, sofistike ve İtalyan zanaatkârlığına dayalı yaz zarafetini temsil ediyor.
Yeni koleksiyonunuzu yaratırken en büyük ilham kaynaklarınız nelerdi? İstanbul bu koleksiyona bir şekilde ilham verdi mi?
İstanbul zengin tarih ve zıtlıklarla dolu olağanüstü bir şehir olsa da bu koleksiyon daha evrensel bir duyarlılıkla şekillendi. Mekândan bağımsız olarak duygu ve zarafet uyandıran ögeleri seçtik, küresel bir izleyiciye hitap eden zamansız bir estetik yaratmayı amaçladık.
Bu sezonun öne çıkan kesimleri, renk paletleri ve materyalleri neler? Bu unsurlar Eleventy’nin temel kimliğiyle nasıl örtüşüyor?
Rahat, yapılandırılmamış kesimler öne çıkıyor. Renk paleti yumuşak nötr tonlar, kum beji, pudra mavisi ve leylak tonlarını içeriyor. Keten ve pamuk gibi doğal kumaşlara odaklandık. Tüm bunlar DNA’mızla örtüşüyor: zarafet, işlevsellik ve çevreye saygı.
Bu yeni koleksiyonla daha genç ya da farklı bir kitleye ulaşmayı hedefliyor musunuz? Bu yönelimi yansıtan parçalar var mı?
Evet, koleksiyonda daha rahat ve genç bir ruh taşıyan parçalar da var, örneğin jarse ceket. Ancak her zaman rafine dilimiz içinde kalıyoruz. Gençleşmeye çalışmıyoruz, modern bir zihniyeti benimsiyoruz.


Kalite ve zanaatkârlık Eleventy’nin kalbinde yer alıyor. Bu vizyona sürdürülebilirliği nasıl entegre ediyorsunuz?
Sürdürülebilirlik, kalite tanımımızın bir parçası. Doğal ve izlenebilir kumaşları seçiyor, yerel zanaatkârlarla çalışarak ayak izimizi azaltıyoruz. Gerçek lüks uzun ömürlülüktür; ürünlerimiz giyilmek, sevilmek ve korunmak için üretiliyor.
Zarafet ve stili korurken çevresel etkiyi en aza indirmek için ne gibi adımlar atıyorsunuz?
Sorumlu tedarike yatırım yapıyoruz, üretim döngülerimizi bilinçli şekilde yöneterek atığı azaltıyor ve sentetik malzemelerden kaçınıyoruz. Bizce zarafet ve sürdürülebilirlik birbiriyle çelişmez; aksine, birbirini güçlendirir.