Ceviz genel sağlık durumunu iyileştirme ve kanser riskini azaltmada etkili

Antioxidants bilim dergisinde yayınlanan araştırma, cevizin antioksidan ve anti-inflamatuar özelliklerini ve bunların kanseri önleme ve mikrobiyom ile ilgisini inceliyor. Söz konusu çalışmanın sonuçları, 25-31 Mayıs tarihleri arasında düzenlenen Avrupa Kanserle Mücadele Haftası münasebetiyle de genel sağlık durumunu iyileştirmek ve kanser gibi kronik inflamasyon riskini azaltmak için basit bir adımın ne olabileceğini ortaya koyuyor: sağlıklı bir beslenmeye ceviz dahil etmek.

Ceviz, inflamasyona ve çeşitli kanser türlerine karşı koruma da dahil olmak üzere sağlığa katkıda bulunan bir dizi mikro besin ve fitokimyasal içeriyor. Ceviz, içeriğinde bulunan çoklu-doymamış yağ asitleri (PUFA), tokoferoller, antioksidan polifenoller (kateşinler, resveratrol, ellagitanninler), fitosteroller (stigmasterol, kampesterol, sitosterol) ve aktif prebiyotikler açısından oldukça zengin bir besin kaynağıdır. Bu bileşenler yalnızca genel sağlığı desteklemekle kalmaz, aynı zamanda prebiyotikler gibi davranarak yararlı bakterilerin oluşmasını sağlar ve böylece bağırsak mikrobiyotasını destekler.

Yürütülen çalışmanın baş araştırmacısı, Connecticut Üniversitesi Tıp Profesörü ve Kanser Biyolojisi Başkanı Dr. Rosenberg araştırma ile ilgili düşüncelerini aktardı: “Cevizlerin kanser önleyici özelliği olduğunu gösteren araştırmalar ile on yılı aşkın bir süredir ilgileniyorum. Bu bilimsel araştırma ile cevizin tam olarak neresinin buna katkı yaptığını anlamaya çalıştık. Cevizde bulunan bir tür polifenol olan ellagitanninlerin kansere karşı büyük önem taşıdığını düşünüyoruz.”

ALA, cevizde bulunan bitki bazlı omega-3

Ceviz, insan vücüdunun kendi başına üretemediği ve besinlerden alması gereken ALA’yı porsiyon başına 2,7 gram (1) olmak üzere oldukça büyük miktarda içerir. ALA’nın (omega-3 PUFA) hayvan modellerinde ve hücre kültür sistemlerinde, anti-inflamatuar aktiviteleri ve tümörleri baskılayıcı özellikler gösterdiği ortaya konmuştur.

Cevizde bulunan polifenoller

Fenolik bileşikler, cevizde bol miktarda bulunan ve çeşitli antibakteriyel, anti-inflamatuar ve anti-kanser etkileri olan önemli mikro besinlerdir. Porsiyon büyüklüğüne göre değişmekle birlikte ceviz, yaygın olarak tüketilen yiyecek ve içecekler arasında yedinci en büyük toplam polifenol kaynağı.

Sonuç olarak, ceviz gibi anti-inflamatuar ve antioksidan bileşikler açısından zengin besinler, kronik inflamatuar hastalıkları ve kanseri önlemede büyük bir potansiyel gösterebilir. Buna ek olarak araştırma, cevizde bulunan bileşenlerin cevizin süper besin konumunu güçlendirdiğini ve sağlıklı bir diyete dahil edildiğinde kanserin önlenmesine katkıda bulunabilecek bir besin olduğunu vurgulamakta.

Gelişmekte olan ülkelerin çoğunda olduğu gibi Türkiye’de de kanser insidansı ve ölüm oranları artmaktadır. Sosyoekonomik faktörlerin yanı sıra, gelişmekte olan ülkelerin en belirgin özelliklerinden biri de yaşa bağlı demografik yapılarının farklı olmasıdır.(4) Geride bıraktığımız beş yılda, Türkiye’deki tüm ölümlerin %13,1’inin kansere bağlı olduğu görülmektedir. Şu an için bir avantaj gibi gözükse de, genç nüfusun yaşlanması ile birlikte özellikle 45 yaş üstü nüfus oranında bir artış olacak ve Türkiye daha yaşlı bir demografik yapıya sahip olacaktır. Erken yaşlardan itibaren ceviz takviyeli sağlıklı bir beslenmeyi alışkanlık edinmek, Türkiye’deki kanser vakalarının sayısının azalmasına yardımcı olabilir. 

Bu bilimsel araştırma, Kaliforniya Ceviz Komisyonu tarafından dünya çapında 10 ülkedeki 60’tan fazla kurum ve üniversitede desteklenen 225’ten fazla hakem incelemesinden geçmiş çalışmaların arasına ekleniyor. Cevizlerin besin değeri konusundaki anlayışı genişletmeyi ve sağlıklı beslenmedeki rollerini açıklamayı amaçlayan 30 yıllık sağlık araştırmalarının ardından saptanan bilimsel kanıtlar, cevizin diyabet veya yüksek tansiyon gibi kardiyovasküler hastalık riskinin, Alzheimer gibi nörodejeneratif hastalıkların ve Dr. Rosenberg’in araştırmasının da öne sürdüğü gibi kanser riskinin önlenmesine katkıda bulunmaktadır.

Cevizin sağlıklı beslenmedeki rolünü desteklemeye katkıda bulunacak araştırmaların sayısı artmaya devam ediyor.

İlgili Makaleler