Doç. Dr. Gökçen Erdoğan ile Türkiye ve dünyadaki kadın algısını konuştuk

Doç. Dr. Gökçen Erdoğan, dünyanın her yerinden pek çok insana ulaşarak hem teorik hem operasyonel başarı gösteren doktorlarımızdan biri. Kadının toplumsal ve cinsel varlığını yıllardır usanmadan vurgulayan ve toplumsal bilinci geliştirmek için süresiz bir farkındalık çalışması yürüten Erdoğan’la Türkiye ve dünyadaki kadın algısını ve ciddi yoğunluktaki operasyonlarını konuştuk.

Kadının cinsel sağlığı üzerine yaptığınız çalışmaların bu denli ses getirmesini neye bağlıyorsunuz? 

25 yıllık meslek hayatımda ilk günden bu yana, günün şartlarında hep elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım. Doktorluğun tıp fakültesinden mezun olmak ve göreve başlamaktan çok daha fazlası olduğuna inanıyorum. Özellikle bizimki gibi cinsel konularda toplumsal bilinci henüz gelişmekte olan ülkelerde doktorların, hele de kadın doktorların başarabilecekleri çok daha fazla şey olduğunu biliyorum. Meslekteki ilk birkaç yılımın ardından yalnızca hasta muayene etmenin, mesaim bitince eve gitmenin beni tatmin etmeye yetmediğini fark ettim. Kendi bedenini tanımayan, karşı cinsin bedenini tanıması zaten yasak olan kadınlar için yapabileceklerimi sınırlamak bana göre değildi. Sağlıklı cinsellik kadın sağlığının ayrılmaz bir parçasıydı. Ve mutlu ilişkilerin, hatta aile birliğinin de. Oysa bu birlikteliklerde kadının mutluluğunu gözetmek, hak etmediğimiz biçimde ikinci plandaydı. Kadınlarla, kadınlar için hareket ediyorum ve bunun onlara geçtiğini düşünüyorum. Haklarımızı bilecek ve birlikte alacağız.

Kadın sağlığının ve mutluluğunun ikinci plana atılmasının sebepleri neler sizce? 

Bazen kasıtlı, bazen değil. Toplumsal bir anlayışın yansıması bu. Erkek çocuklarına küçük yaşlardan itibaren tanınan özgürlük ve ayrıcalıklar, kız çocuklarını koruma bahanesiyle onlardan esirgeniyor. Bedenlerini sakınmak zorunda oldukları, evlilikte erkeğin mutluluğunu ve tatminini sağlamaları gerektiği, izin verildiği ölçüde düşünüp konuşup çalışabilecekleri bilgisi öyle büyük bir baskıyla verildi ki nesillerdir, aksini düşünmek için gerçek bir kıvılcıma ihtiyaç var. Yıllar sürecek ve vazgeçmeyi bilmeyecek bir kıvılcıma. Bunun için de erkeğin lütfuna değil, kadının farkındalığına ihtiyacımız var.

Ciddi bir operasyon yoğunluğunuz da var. Üstelik hastalarınız dünyanın pek çok farklı ülkesinden. En çok hangi operasyonları yapıyorsunuz ve ülke dışından gelen bu talebin sebebi ne? 

Tıp alanında, bilhassa operasyon başarısı söz konusu olunca pr çalışmaları bir yere kadar işe yarar. Kulaktan kulağa yayılan bir memnuniyet olmadıkça tercih edilirliğinizin sürmesi de imkansızdır. Ben yıllardır herkesin anlayabileceği ve sorulara mahal vermeyeceğim biçimde aydınlatma, bilgilendirme çalışmaları yapıyorum. Muayene olma şansı bulamayan ya da muayenede doktoruna uzun uzadıya soramayan herkes kendi sağlık durumuna dair bir fikir oluşturabilsin, bir yol haritası çizmeye istek duysun diye. Bilgi, dil, din, sınır tanımıyor. Sağlık sorunlarımız da tıpkı çözümleri gibi evrensel. Genital estetik, idrar kaçırma, miyom ve rahim kurtarma operasyonları en çok yaptıklarım. Amacım herkesin operasyon için bana gelmesi değil operasyon ihtiyacının geç kalınmadan fark edilmesi, tedbir alınması, tedavi olunması. Elbette bizzat beni tercih edenlerin bir an bile pişmanlık ve üzüntü duymamaları için çok çalışıyorum. Bu büyük bir sorumluluk. Dünyanın bütün kadınları, sağlıklı ve mutlu olmayı hak ediyor. Neden onlara dokunan olmayayım? 

Hastalarınız en çok hangi şikayetle geliyorlar? Dünyada 300 milyondan fazla kişi idrar kaçırıyor, bunu biliyor muydunuz?

Üstelik bu sayı utanmayan, söyleyen, teşhis edilen ve tedavi talep edenlerin sayısı. Gizlenenleri de eklediğimizde bunun çok daha üstünde. Her 3 kadından 1’inde miyomlar görülüyor ve bu miyomlar bazen rahmi sararak onun alınmasını gerektiriyor. Pek çok kadın
genital bölge anomalisi yüzünden ya da görünüme bağlı memnuniyetsizliklerden tahmin edilemez derecede psikolojik zarar görüyor. Bunlar yalnızca ülkemizin sorunları değil ve çözüm için deneyimli bir uzmana ulaşmanın önemli olduğu sorunlar. Dünyanın her yerinde aynı zorlu konularda çözüm arayan ve o çözüme inanmaları halinde kıtalar dahi aşabilecek insanlar var. İşte yollarımız tam da bu noktada kesişiyor.

İlgili Makaleler