Yaz aylarında “FOMO” ile başa çıkma yöntemleri

Yaz aylarında “FOMO (Fear Of Missing Out)” yani bir şeyleri kaçırma korkusu yaşamak, herkes yaz mevsimine özgü keyifli deneyimleri yaşarken kişinin bu deneyimleri kaçırmaktan korkmasını ifade ediyor. Havaların ısınması birçok yeni aktivite fırsatına kapı aralarken insanlar sosyal medyanın da güçlü etkisiyle tatillere gitmek ve çok eğlenmek zorunda hissediyorlar. Bunu gerçekleştiremediklerinde ise bir şeyler kaçırdıklarından korkup yoğun bir kaygı hissediyorlar.

Yaz aylarıyla birlikte gelen sıcaklarda tatillere değil ofise gitmek, kış aylarında sıcacık bir ofise gitmekten çok daha zor olabiliyor. Bu durum da yaz aylarında bir şeyleri kaçırma korkusunun daha yoğun hissedilmesine sebep oluyor. Eğer yaz aylarında “FOMO” yaşıyorsanız, bu durumu birkaç basit yöntemle yenebilirsiniz.

Şehirde yazın tadını çıkarın

Her ne kadar sıcak havalarda işe gitmek zor olsa da akşamları bir dondurma eşliğinde yürüyüş yapmak, şehrinizdeki sanat galerilerini keşfetmek ve hatta arkadaşlarınızla “havuz günü” yapmak yaz mevsimini kendi yöntemlerinizle hissetmenize yardımcı olacak. Gün içinde iş yerinde vakit geçiriyor olabilirsiniz ancak akşamları veya hafta sonları dışarıda aktiviteler planlayabilirsiniz. Yeni restoranlar denemek, sevdiklerinizle akşamüstü piknikleri düzenlemek, açık alanda yoga dersleri ve bisiklet gezintileri de şehirdeki yaz “tatilinizi” değerlendirmeniz için harika seçenekler.

Sosyal medya sürenizi kısıtlayın

“FOMO” çok yaygın bir durum ve FOMO’nun en büyük tetikleyicilerinden biri de sosyal medya. Siz bilgisayarınızın başında çalışırken deniz kenarında kokteyl yudumlayan ve “çok eğlenen” insanları görmek canınızı sıkabilir. Bu durumu kabullenip çalışırken yaz aylarının keyfini çıkarma pratiğinizi geliştirirken sosyal medya sürenizi kısıtlamak size iyi gelecek.

FOMO değil JOMO

“JOMO (Joy Of Missing Out)” yani bir şeyleri kaçırmaktan zevk alma durumu tüm bu “kaçırma” durumuna pozitif bir bakış açısı getirmenizi sağlayacak. Her ne kadar öyle gözükmese de şu an olduğunuz yerde çalışıyor olmak sizin tercihiniz ve bunu göz önünde bulundurmak kontrolün sizde olduğunu size hatırlatacak. Aslında gerçekten en çok istediğiniz şey o olsaydı, kaçırdığınızı düşündüğünüz hiçbir şeyi kaçırmayabilirdiniz. Unutmayın, bu sizin tercihiniz. Kabul edin ve aslında olmak istediğiniz yerde olmanın keyfini çıkarın.

Sosyal medya sürenizi kısıtlamak güzel bir fikir olsa da mental olarak hazır hissettiğinizde çalışmanın yaz aylarında da keyifli olabileceğini ve bakış açınızın gücüyle aslında her şeyden keyif alabileceğinizi paylaşabilirsiniz. Bulunduğunuz şehirde keşfettiklerinizi, hafta sonu kaçamaklarınızı, evinizde size kendinizi iyi hissettiren rutinlerinizi paylaşmanız ve evrensel bir durum olan FOMO’yu, JOMO’ya çevirişiniz herkese ilham olacak. Yaz aylarında tatilde olmak kadar tatile gitmeyip çalışmayı tercih etmek veya çalışmak zorunda olmak da normalleştirildikçe sosyal medyanın FOMO’yu tetikleme gücü azalacak.

Tatilde olmak bir düşünce biçimi

Tatil yapmanın aslında bir karar ve düşünce biçimi olduğunu kabul ettiğinizde bir şeyi hissedebilmek için spesifik bir yerde olmanıza gerek olmadığını keşfedeceksiniz. Olduğunuz yeri harika bir tatil rotasına dönüştürebilirsiniz. Bu sizin hayatınız ve neyin keyifli olduğuna karar verme yetkisi tamamen sizde! “Klasik” yaz tatili anlayışına uyan bir tatil planı da sizi çok mutlu edebilir ancak şu anki imkanlarınızda keyif almaya karar verdiğinizde bunun önüne hiçbir gücün geçemeyeceğini fark etmek sizi özgürleştirecek. Bilgisayarınızın başında uzun süre çalıştıktan sonra veya bir toplantı çıkışı müziğinizi açabilir, sevdiğiniz bir kitapla dinlenebilir ve kendinize bir “tatil” verebilirsiniz.

Yeni alışkanlıklar edinmenin tam zamanı

Pilatese başlamak, daha çok kitap okumak, izlemeyi sürekli ertelediğiniz o filmi izlemek veya sadece yeni bir kahveci denemek bile olsa hayatınıza yenilikler katmanın tam zamanı. Başka insanların kendilerine kattıklarını izleyip kaygılanmak yerine kendinizle meşgul olduğunuzda onların deneyimlerinin sizden bir şey eksiltmediğini ve kendinize katacağınız bir sürü şey olduğunu hatırlayacaksınız. Kendi “iyi olma” halinizle meşgulken bir şeyleri kaçırıyor gibi veya yetersiz hissetmenin tam aksine hayatı yakaladığınızı fark edeceksiniz.

Yaz aylarının canlı atmosferinde yetersizlik hissi “ideal” yaz tatiline düşündürücü bir bakış açısı getirmemizi sağlıyor. Eğlenme arzusu, “ideal” yaz tatili ve iş-yaşam dengesi kavramlarının arasında gidip gelirken hayatın akışını yakalamakta güçlük çekebiliyoruz. Bulunduğumuz yerin tadını çıkarmak ve kendimize yüklediğimiz beklentilerin gerçekçi olmadığını fark etmek yaz mevsiminin getirdiği deneyimlere huzurla yaklaşmamızı ve eksik kalma kaygısına yenik düşmeden keyif alanları yaratabilmemizi sağlıyor. Seçimlerimizde özgür olduğumuzu, hem tatil yapabilmenin hem de çalışmanın eşit derecede kutlanmaya değer olduğunu anlarken herkesin beklentilerini karşılayacak o “ideal” yaz tatilinin aslında kendi tercihlerimizden tatmin olma haliyle yaşanabileceğini kabul ediyoruz.

İlgili Makaleler