Cemre Gümeli ile Röportaj

  • Keyifli ve epey hareketli bir çekim günü geçirdik. Bu vesileyle çocukluğunuzdan bahsedin bize, yaramaz bir çocuk olduğunuzu okumuştum…

Çekim benim için de çok keyifli geçti, doğada olduğum her an kendimi iyi hissediyorum. Evet, çok hareketli ve yaramaz bir çocuktum. Sokakta büyüyen, deneyerek öğrenen son nesiliz belki de, o yüzden şanslıyım. Enerjimi atabildiğim, keşfedebildiğim, özgür bir çocukluk geçirdim.

  • Medya İletişimi ve Sanat Yönetimi üzerine eğitim almak size oyunculuk adına neler kattı?

Bölümlerimin ikisini de çok severek ve isteyerek okudum. Özellikle sanat tarihine hep ilgim vardı. Bir resmin ya da heykelin yaratılış sürecini bilmek ve detayları yakalayabilmeyi öğrenmek bana birikim ve çok yönlü bir bakış açısı kattı. Sanırım oyunculuk alanında da en çok karakteri anlama sürecinde etkisi oldu. Karakteri “o” yapan ufak detayları bulup çıkarmayı, kendimden dokunuşlar eklemeyi seviyorum. Bu ufak detayların karakteri daha sahici kıldığını düşünüyorum.

  • Bay Yanlış sezonun en sevilen yapımlarından biri oldu, canlandırdığınız Avukat Deniz karakteri de beğeniyle izlendi. Senaryoyu ilk okuduğunuzda sizi karaktere çeken unsurlar nelerdi?

Senaryoyu ilk okuduğumda Deniz’den çok etkilendim ve hemen menajerimi arayıp, “Bu karakteri benim oynamam lazım,” dedim. Deniz kendi ayakları üzerinde duran, kendi kararlarını veren, feminist, düşündüğünü söyleyen güçlü bir kadın. Maalesef günümüzde televizyon dizilerinde Deniz gibi karakterleri çok az görüyoruz. Özellikle bizi izleyen genç kızların dizilerde böyle güçlü kadın figürlerini görmesi çok önemli. Deniz’lerin ekranda az olması sebebiyle bu karakteri oynamak bende farklı bir motivasyon ve sorumluluk bilinci yaratıyor.

  • Tiyatro da oyunculuk hayatınızın bir parçası. Dizi oyunculuğuyla kıyasladığınızda hangi yönlerden farklılar?

Sahnede olmak benim çocukluk heyecanım, ne mutlu bana ki bugün de aynı noktadayım. Kıyaslamak istemem aslında, sadece tiyatro beni daha diri tutan, her oyuna başka heyecanla çıktığım ve her oynadığımda bambaşka şeyler deneyimlediğim bir alan. O yüzden benim vazgeçemeyeceğim oyun alanım.

  • Bir dönem New York’ta yaşamış ve orada birçok workshop’a katılmışsınız. Sanata meraklı biri olarak ilhamlarınız neler?

New York’ta yaşadığım süre benim için başlı başına bir ilham dönemiydi. Her cuma Metropolitan Sanat Müzesi’nde (MET) başka galeriler gezmek, Off-Broadway oyunlarını izlemek, yeni açılan sergileri takip etmek, New York Modern Sanat Müzesi’nin (MoMA) bahçesinde oturmak… Bana çok şey katan ve her köşesinde bambaşka anılarımın olduğu bir dönem geçirdim. Bu soruya spesifik bir cevap vermektense ilhamımın genel olarak detaylar olduğunu söyleyebilirim. Bosch’un Dünyevi Zevkler Bahçesi tablosuna her baktığımda bambaşka detaylar yakalamam gibi mesela.

  • Sosyal medyada günden güne artan bir hayran kitleniz var. Instagram’la aranız nasıl?

Sosyal medya işimizin bir parçası haline geldi. Olabildiğince aktif olmaya çalışıyorum ama set yoğunluğundan dolayı bir şeyler paylaşmayı unuttuğum çok oluyor. Sosyal medya, kitleniz büyüdükçe sorumluluğunuzun da arttığı bir platform. Kendi işlerimi, günlük rutinimi paylaşırken aynı zamanda ses olunması gereken konularda da hassas davranmaya çalışıyorum. O zaman platformun amacına ulaştığını düşünüyorum. Her şeyin olduğu gibi sosyal medyanın da dengeli kullanılması gerektiğini düşünüyorum. Orası kendimizi olmadığımız biri gibi gösterme fikrine itebiliyor.

  • Kendinizi izler ve eleştirir misiniz? Hakkınızdaki olumlu-olumsuz eleştirileri okur musunuz?

Yeni bir dizinin ilk bölümleri yayımlandığında, kafamda kurduğumu ne kadar yansıtabildiğimi görmek için sahnelere bakıyorum fakat sürekli olarak izlemeyi sevmiyorum. Kendime yabancılaşıyormuşum gibi hissediyorum. Bir de kendimi eleştirirken biraz sert olabiliyorum. Doğru yapıldığı sürece eleştirileri değerli buluyorum, özellikle yakın çevremin fikirlerine çok önem veriyorum. Bunun dışında hakarete varan yorumları görmezden geliyorum.

  • Enerjiniz çok yüksek, günlük hayatınızda dinlenmek istediğinizde neler yapıyorsunuz?

Etrafımdaki insanlara göre daha tez canlı ve enerjik olduğumu söyleyebilirim. Terazi burcu olduğum için bazen bu durumu dengelemek zor olabiliyor. Dinlenmek istediğim bir günü uzun süredir izlemek istediğim bir filmi izleyip kitap okuyarak ya da şehir dışına yakın bir yerlere kaçarak değerlendiriyorum. Özellikle doğa içinde olduğum zaman kendimi dinlenmiş ve sakin hissediyorum.

  • Bir terazi burcu olarak kararsızlıklarınız oluyor mu hayatta?

Sanırım bu konuda o kadar da terazi değilim. Benim kararsızlıklarım da herkesinki kadar, bazen gündelik ufak tefek konularla ilgili oluyor. Hayatla ilgili önemli bir adım atmam gerektiğinde, önemli konularda tam tersi oldukça net ve istediğini bilen bir insanımdır.

  • Yakın gelecekte özellikle oyunculuk adına en büyük hedefleriniz neler?

Oyunculuğu çok severek ve isteyerek yapıyorum. Benim için bir mesleğin çok ötesinde. Her gün, “Bugün ne katabilirim, nereden bakabilirim?” düşünceleriyle sete gidiyorum. Araştırmayı, denemeyi, keşfetmeyi ve tüm bu sürecin kendimde nasıl ilerlediğini görmeyi seviyorum. Kendi adıma bu merakımın hiç bitmemesini diliyorum, hedefim heyecanımı korumak.

 

RÖPORTAJ EYLÜL SOLAKOĞLU FOTOĞRAFLAR SEMİH KANMAZ STYLING NAZLI KAYRAN 

İlgili Makaleler