Derya Acar ile Radika Aromaterapi ve Cilt Bakımına Dair

Radika Aromaterapi nasıl bir marka ve sizler için Radika Aromaterapi markasının en önemli özellikleriniz neler?
 
Radika Aromaterapi doğal, doğaya ve çevreye saygılı, sağlığı korumaya odaklı kişisel bakım ürünleri geliştirmek için yola çıkmış, odak noktası bilimsel verilerin ışığında yol almak olan bir marka. Bu bizim için neden bu denli önemli? Çünkü uzunca bir süredir “doğal” tanımlaması sihirli bir değnek gibi algılanıyor, oysa “bir şey doğalsa iyidir” algısı oldukça riskli. Bu yüzden bilimsel araştırmaları referans almak yerine sadece geleneksel öğretilerle üretim yapan ve bunun altını kalın çizgilerle çizen bir marka olmamak bizim için çok önemli. Yani hem doğal hem de bilimsel olmayı kendimize hedef seçiyoruz. Bunun yanı sıra pazarda iyi niyetli olsa da amatör olarak tanımlanabilecek birçok girişimci var. Bu yüzden güvenilirlik de bizim çok hassas bir konu. Güvenilir ürünler sunabilmek için hem üretim koşulları hem de tedarikçilere çok dikkat etmek gerekiyor. Bu süreçlerde son derece titiz denetim süreçlerini yürütüyoruz.
 
 

Radika Aromaterapi’yi hayata geçirme fikri nasıl ortaya çıktı?
 
Radika Aromaterapi Pembe İzler Kadın Kanserleri Derneği’nde bir araya gelerek birbirlerini tanıma fırsatı bulan kadınların bir sosyal girişimi olarak doğdu. Kanserle savaşan kadınlara destek olmak ve toplumda kadın kanserleri konusunda farkındalık yaratmayı amaç edinen Kadın Kanserleri Derneği’nin yürüttüğü çalışmalar sırasında, her birimiz tedavi gören kadınların yaşadığı sıkıntılara tanıklık ediyorduk; saç ve kaş dökülmeleri, tırnak kırılmaları, ağrılar, yaşanan sürecin getirdiği psikolojik travmalar… Birçoğumuz da bu süreçlerden geçtiği, kanser tedavisi gördüğü için o çaresizliği yakından tanıyorduk. Kanser tedavisi sürecinde metabolizma tüm direncini yitirdiği için, kansere karşı korunabilmek amacıyla kullanılan sabundan, nemlendiriciye hatta ağız çalkalama suyuna kadar tüm ürün seçiminde çok dikkatli olmak, kimyasal içeren ürünlerden uzak kalmak gerekiyor. Bu noktada yaşananlar bizi bir çözüm arayışına götürdü. Yola çıkarken aklımızda iki önemli başlık vardı. Öncelikle kanser olmamak, sağlığımızı korumak için kullandığımız bakım ürünlerine odaklanmayı seçtik. Nihayetinde sabunlar, kremler, losyonlar, deodorantlar hep koruyucularla ve risk taşıyan kimyasallarla dolu. Elbette hiçbir marka toplumu hasta etmek amacı güderek üretim yapmıyor fakat ürünlerin raf ömrünü uzatmak ve üretim maliyetlerini düşürebilmek için bu riski göz ardı edebiliyorlar. Çünkü birçok markanın öncelikli amacı ticari başarı ve karlılık. Bizler bu amaçla kimyasal madde içeren ürünlerin yerine kullanılabilecek doğal ve bilimsel araştırmalardan destek alan bir ürün yelpazesine odaklandık. Sunacağımız seçenekler öyle masum ve güvenli ürünler olmalıydı ki, sağlığını korumak isteyenlerle beraber kanser tedavisi gören hastalar bile güvenle kullanabilmeliydi. Diğer odaklandığımız konu ise tedavi sürecine eşlik edebilecek destekleyici ürünleri hayata geçirmek oldu. Elbette öncelik kanser tedavisi gören hastaların ihtiyaçlarına cevap vermeyi amaçlayan ürünler olsa da cilt sorunları gibi rahatsızlıklara da odaklanmayı seçtik. Markamız doğarken hissettiğimiz bu özdeşlik duygusu nedeniyle de gelirlerimizin bir kısmını Kadın Kanserleri Derneği ile paylaşmayı ve alım gücüne sahip olmayanlara şifa olmayı arzu ediyoruz.
 
 

Kozmetik ve bakım alanında çok fazla marka çok fazla seçenek mevcut. Sizi diğer markalardan ayıran, fark yaratan özellikleriniz neler?
 
En başta da söylediğim gibi Radika için bilimin ışığı çok önemli. Şu anda Türkiye’de birçok kişinin aklına aromaterapi dendiğinde önce çakralar, gelenekler, spiritüel yaklaşımlar gibi mistik konular geliyor. Oysa aromaterapi bir bilim dalı, tamamlayıcı, destekleyici tıbbi uygulamaları kapsayan bir alan. Biz bu yüzden sağlık profesyonellerinden, doktorlardan, akademisyenlerden oluşan bir danışma kurulu ile ilerliyoruz. Araştırma ve geliştirme süreçlerinde onların yönlendirmeleri ve uyarıları ile markamıza yön veriyoruz. Özellikle literatür taramaları ve dünya çapında güvenilen bilimsel dergilerde yayınlanmış araştırmalarla bizlere büyük destek veriyorlar. Örnek vermek gerekirse, ninelerimiz yanıklara kantaron yağı sürüyor ve öneriyor diye değil, bilimsel araştırmaların sonuçlarına göre formüllerimizi oluşturuyoruz. Doğru ve güvenilir hammaddeye ulaşmak için birçok üretici ve dağıtımcıyla çalışıyoruz. Hammadde sertifikalarına ve kalite güvence dökümanlarına sahip olmayan tedarikçilerle kesinlikle yol almıyoruz. Üretim sürecimiz Türkiye coğrafyasının elverdiği ürünler söz konusu olduğunda tarlada başlıyor. Şu anda toplam 6 dönüm tarım arazisinde hasat zamanını bekleyen lavanta, biberiye, mürver, kekik ve nane gibi mahsüllerimiz var. Zamanı geldiğinde toplanacaklar ve üretim tesisimizde uzmanlarımız tarafından distilasyon yöntemiyle kullanacağımız uçucu yağlara dönüşecekler. Bu amaçla distilasyon ünitemizi de kısa bir süre önce hayata geçirdik. Üretimimizi ve ARGE süreçlerimizi GMP standartlarına sahip yüksek teknolojik donanıma sahip iki ayrı laboratuvarımızda yürütüyoruz. Ayrıca bütün ürünlerimizin testleri de bu alanlarımızda yapılıyor. Hatta bu donanımızla diğer üreticilerin test süreçlerine de destek oluyoruz.
 
 
Aromaterapi alanında güvenilir bir marka tercihi için kullanıcılar seçim yaparken nelere dikkat etmeli?
 
Aromaterapi ürünlerinde en hassas konu güvenlik. Bilinçli tüketici fiyat tuzağına düşmemeyi başarıyor. Ancak bilgi kirliliğinin çok fazla olduğu bu pazarda aromaterapi ile yeni tanışan tüketicinin çok dikkatli olması gerekiyor. Güvenilir markaları tercih etmeleri çok önemli.

Tüketicinin güvenilir markayı anlamasının çok kolay bir yolu var aslında. Ürün Sağlık Bakanlığı’nın denetimine sunuldu ise riski çok daha düşük demektir. Peki bunu nasıl anlayacaklar? Bakanlığın ÜTS yani Ürün Takip Sistemi adını verdiği bir projesi var. Ülkemizde üretilen veya ithal edilen tüm tıbbi cihazların ve kozmetik ürünlerin üretim bandından satılıp kullanıldığı yere kadar tekil ürün takibini sağlayabilmek, son kullanıcıya kadar ürünü izleyebilmek için geliştirilen bir proje. Ürünün barkodunu bu sisteme girerek kontrol sağlayabilirler. Ürünün bir barkodu yoksa zaten en başta o üründen uzak durmakta fayda var.

 
 

Kanser tedavi süreçlerinde yaşanan saç ve cilt sıkıntılarını en aza indirgemek için oluşturduğunuz ve yoğun ilgi gören, doğal, organik Yeshim Koleksiyonu’nuzdan bahsedebilir misiniz?
 
 
Cildimizi güzelleştirmek veya vücudumuzun hoş kokması amacıyla kullandığımız birçok ürünün artık kansere davetiye çıkardığını biliyoruz.  Kanserle savaşmış veya hala o savaşa devam eden, Pembe İzler (Pİ) Kadın Kanserleri Derneği bünyesinde bir araya gelerek hayat verdiğimiz Radika Arometarapi markamızın ilk tohumlarını “Kanser olmamak için neler yapmam lazım?” sorusundan yola çıkarak kurguladık. Hazırladığımız Yeshim Koleksiyonu’muzdaki ürün portföyümüzün tamamında kanser hastalarının tedavi sürecinde karşılaştıkları sorunlara şifa olmayı amaçladık. Tedavi süreçlerinde yaşanan; saç, kaş, kirpik dökülmesi, tırnak kırılması, geçmeyen vücut ağrıları, cilt yanıkları, mide bulantısı gibi bu zorlu süreçlerde kişisel bakım için ihtiyaç duyulan ürünleri en doğal versiyonlarıyla bir araya getirdik. Yeshim Koleksiyonu’muz, saf ve organik içerikleriyle sadece tedavi olanların değil aynı zamanda kanserden korunmak isteyenlerin de kullanabileceği ve kendilerini koruyabilecekleri bir seri. Koleksiyonumuzu Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Uzmanı Nazım Tanrıkulu’nın desteğiyle hazırladık. Ürünlerimizin tamamı doğal içeriğe sahip; yani kimyasal herhangi bir katkı bulundurmadığı gibi doğanın şifa gücünü de içinde barındırıyor. Tamanu yağı, aynısefa yağı, argan yağı ve aynısefa yağı gibi onlarca bitkinin mucizevi etkilerinden yararlanılarak hazırladığımız bu koleksiyon, özellikle kanser hastalarının tedavilerinde en sık karşılaşılan saç ve kaş dökülmesine yönelik ürünlerimizle büyük beğeni kazandı. Aslında sadece kanser hastalarına değil; zayıf kaşlar, dökülen kirpikler, cilt problemleri gibi sorunlarla baş etmeye çalışanların da severek kullandığı bir seri oldu Yeshim. Aynı zamanda koleksiyonda bulunan uçucu yağlar kan dolaşımını hızlandırarak iyileşme sürecini de destek sağlıyor.

 
Yaz mevsimine yönelik özel ürünleriniz var mı?
 
Yaz aylarında Güneş kaynaklı ciltte meydana gelebilecek hasarlara karşı kalkan görevi üstlenen ve kalıcı bronzluk sağlayan çok özel bir serimiz var, ismi Hemera Collection. Cildin nemli kalabilmesi, güneşin zararlı etkilerinin yok edilmesi ve kaygı duymadan Güneş’in altında yazın tadını doyasıya çıkarmak isteyenlere özel geliştirdiğimiz bu doğal serimiz hakkında bu yaz çok sık ve olumlu dönüşler aldık. Çünkü Hemera Collection Güneş’ten kaynaklanan tüm şikayetlere son veren özelliklere sahip. Gücünü; yüksek oranda Güneş’ten koruma etkisi bulunan, ilk defa bir arada sunulan doğal mineraller çinko oksitin bir araya gelmesinden alan %100 doğal bir seri olan Hemera ürünlerinde sağlığı tehdit edecek herhangi bir katkı maddesi kesinlikle bulunmuyor. Seri içeriğinde yoğun oranda bulunan Hyalüronik asit cildi nemlendirme özelliğiyle; güneş lekelerine, cilt kuruluklarına, kuru ciltlerin yatıştırılmasına, zarar gören cildin hızla onarılmasına, yüz ve göz çevresinin doğal yollarla korunmasına elçilik ediyor. Hızlı, sağlıklı, uzun dönemli bir bronzlaşma da sağlayan Hemera Collection ürünlerimiz, aynı zamanda UVA ve UVB ışınlarını bloke ederek cildi ihtiyacı olduğu oranda besleme özelliği de taşıyor. UV ışınlarının cilt üzerinde yarattığı yaşlanma belirtilerini yok etmek amacıyla seride sıkça Paçuli yağı da kullandık.
 

İlgili Makaleler