Gülper Özdemir ile Röportaj

Çok güzel bir kadın Gülper Özdemir. Güzelliği baktıkça derinleşenlerden. Sessiz, sakin ama aslında genç yaşının enerjisi de bir o kadar baskın karakterinde. Sürekli hareket halinde, bakışlarında bir telaş var sanki en derinlerde. Sen Anlat Karadeniz dizisinin kadrosunda girdiği geçen yıldan beri Trabzon’da geçiriyor zamanının çoğunu. Karadeniz mutfağını çok sevse de seçimleri kısıtlı olduğundan öğlen yemeği için Çin yemeği önerimizi coşkuyla karşılıyor. Onun bu çocuksu mutluluğuyla hem yemek hem de sofra sohbetimiz renkleniyor.
 

  • Karakterinin ne güzel ismi var, Hazan… Biraz hüzün de çağrıştırıyor tabii.

Audition’ım da öyle başlıyor, “Hazan mevsiminde doğmuş,” diye…

  • Hazan diziye girdiği sırada ortalığı biraz karıştırıyor sanırım…

İlk sahnem öyle başlıyor, Tahir’in gömleğinin düğmelerini iliklerken görülüyorum ama aslında öyle bir durum yok. Biz de bununla mücadele etmek zorunda kaldık geçen sezon. Sonuçta evli bir adam, karısı hamile. Hazan’sa travma yaşamış, 12 yaşında İstanbul’a kaçmış, o yaşta kendi ayaklarının üzerinde durmayı öğrenmiş biri. Yatılı okulda kalıyor. Seneler sonra geri dönüyor, tesadüfen Tahir’le karşılaşıyorlar ve olaylar karışıyor. Geçen sezon Hazan’ın derdini tam olarak anlatamadığımızı düşündüm ama bu sezon bir partnerim de olduğu için izleyicinin onun hakkındaki algısı değişecek diye düşünüyorum. Kendi derdimi anlatabilmeye başladım artık.
 

  • Sana bu projeye, “Evet,” dedirten şey ne oldu peki, bayağı bir bekledin, düşündün biliyorum.

O süreç zordu. Londra’daydım. Gerçi her yerde yaşıyorum, dünya vatandaşıyım. Bu günlerde ise ilk kez İstanbul’da yaşamayı düşünmeye başladım, belki bu projeden sonra, neden olmasın? Buraya gidip geliyorum ama tam olarak yaşamış sayılmam bu şehirde, henüz tatmadım. Hep iş için geldim bugüne dek.
 

  • Dünya vatandaşlığından bahsettiğimize göre sormak istiyorum, ilk söyleşimizde davetli olduğunu söylediğin o Hint düğününe gidebildin mi?

Hayır, ne yazık ki gidemedim! Yanında kaldığım ailenin kızıydı evlenen. Orada yaşarken Hindistan’ın farklı bir tarafını gördüm, aile kültürünü yaşadım. Normalde her yere sırt çantamı alıp gidiyorum, bu öyle bir deneyim olmamıştı. Onu da yapmayı çok istiyorum. Herkes dünyayı gezebilmek için parası olması gerektiğini düşünüyor, oysa ki bu doğru değil. Ben öğrencilik zamanlarımda hep gezdim. Bir dil öğretebilirsin, yemek yapabilirsin yer karşılığında, pek çok yolu var bir yandan gezip bir yandan da para kazanmanın.
 

  • Yemek yapmayı çok sevdiğini biliyorum, Trabzon’daki düzeninizde yapabiliyor musun?

Otelde kaldığım için yapamıyorum ve çok özlüyorum. Herkes otelde prensesler gibi yaşadığımızı düşünüyor olabilir. Bir yandan da tabii ki çok güzel, her şey önüne hazır geliyor ama insan bir yerden sonra evinde olmayı özlüyor. Ben mesela kendimi temizlik yaparken buldum bir gün odamda. Oysa ki her gün temizleniyor zaten oda (gülüyor).

  • Biraz kimliksiz bir alan tabii, götürdün mü kendine ait bir eşya?

 Hayır, ama götüreceğim sanırım.
 

  • Trabzon’u sevdin mi? Daha önce gitmiş miydin? Sinoplusun ne de olsa…

Geziyoruz burada, boş zaman buldukça yaylalara gidiyoruz. Vakit bulduğum an birkaç günlüğüne kamp yapmak istiyorum yaylada. Doğru hava şartlarını yakalamak lazım tabii. Şu anda çok seviyorum Trabzon’da olmayı. Belki de herkes ailesinden uzakta olduğu için biz bir aile olduk. Beraber yemek yiyoruz, bölümleri izliyoruz. Güzel vakit geçiriyoruz. Bağlanmaya başladım bayağı, evim gibi görmeye başladım.
 

  • Spor yapabiliyor musun?

Pek değil açıkçası, spor salonuna iniyorum zaman zaman ama düzenli diyemem. Sıcak yogaya başlamıştım Londra’da, ilk yoga deneyimimdi. Bu proje bittikten sonra ise bir aylığına Berlin’e gidip dansa başlamak istiyorum. Daha önce Berlin’de hiç yaşamadım, oranın da bir havasını solumak, şehirle tanışmak istiyorum.

  • Frankfurt’ta yaşıyordun değil mi?

Evet.
 

  • Ne tür bir dansa başlamayı düşünüyorsun?

Ona daha tam olarak karar veremedim. Modern dans olabilir. Hip hop yaptım ben, bir grubumuz vardı hatta Frankfurt’tayken sahneye çıkıyorduk. Latin danslarını da çok seviyorum, Berlin bu dansı öğrenmek için ne kadar doğru bir yer olur onu bilemiyorum.

  • Berlin’de her şeyin en iyisini bulabileceğine inanıyorum zaten. Peki, neden Londra?

Menajerimle birlikte bazı ajanslarla görüşmeye başlamıştık, İngilizce ve Almanca bildiğim için de Londra tam merkez görevi görüyor, Los Angeles belki ideali ama orası da çok uzak. Bir reklamda oynadım Londra’dayken, aslında her şey tam oturmaya başlamışken Osman Sınav’ın Sen Anlat Karadeniz için telefonu geldi ve buraya döndüm. Ajansa kayıt olduktan hemen sonra bu reklam filmi teklifini aldım ama tabii bu hep böyle akacağının garantisi de yoktu. Bir tercih yapmam gerekiyordu ve bu taraftan yana kullandım oyumu.
 

  • Neler seyrediyorsun?

Pek dizici değilim, çok çok nadir. En son The Affair’i izlemeye başladım. Ondan önce La Casa de Papel… Ama son dönemde en çok etkilendiğim dizi Killing Eve oldu!
 

  • Fleabag izleme şansın oldu mu peki, ikisi de Phoebe Waller-Bridge’in yazdığı diziler olduğunda soruyorum?

Ya ben onu denedim, ama Fleabag her kameraya bakıp konuştuğunda dikkatim dağıldı ve izleyemedim (gülüyor). Killing Eve bitti, artık çekilmiyor değil mi?
 

  • Hayır, o da devam ediyor. İkinci sezonu ilki kadar etkileyici değildi, bakalım üçüncü sezonda neler olacak…

Oradaki Villanelle karakterine bayıldım. Öyle bir rol oynamayı çok isterdim! Duygudan duyguya geçiyor, çok çılgın bir şey.
 

  • İşinde çok iyi olmasının da çekiciliği olduğunu düşünüyorum… Yönetmen ya da oyuncu olarak kime çalışmak istersin?

Benim için burada bir isimden daha çok nasıl bir karakteri canlandıracağım önemli. Yönetmenin karakteri ve senaryo da aynı derecede önem taşıyor.
 

  • Tiyatro yaptığını biliyorum, tekrar olacak mı hayatında? New York tecrübenden de bahsetmeni isteyeceğim ayrıca…

En son New York’ta alternatif tiyatro yapmıştım. İzleyicilerle de iletişimde olduğun türden bir oyundu, onlara, “Kocanı hiç aldattın mı?” ya da, “Sokakta çıplak yürüyebilir misin?” gibi zorlayıcı sorular sorduğumuz No Place to Hide isimli bir oyundu. Güzel bir tecrübeydi, yine yapmayı istiyorum tiyatro ama doğru zamanı yakalamam lazım bunun için.

  • İzlemek için sabırsızlandığın bir film var mı?

Trabzon’da ne yazık ki hiçbir şey izleyemiyoruz, yalnızca bir tane sinema salonu var bildiğim kadarıyla. Once Upon a Time in Hollywood’u bile izleyemedim hala. Joker’i izlemeyi çok istiyorum bir de tabii ki.
 

  • Boş zamanlarında ne yapıyorsun?

Önceleri kitap okuyordum bol bol ama şimdi ekipçe çok ve iyi vakit geçirmeye başladığımızdan beri artık hep onlarla beraberim (gülüyor).

  • Askerlik gibi bir şey olsa gerek bu tecrübe. İlk gitmek istediğin yer neresi ilk fırsatta seyahat anlamında?

Umman’a Kasap Şehri’ne yeniden gitmek istiyorum. 10-15 kişi ahşap bir teknede kalmıştık. Geceleri yıldızların altında uyumuştuk, ay ışığında parlayan planktonlarla denizde yüzmüştük. İlk fırsatta yeniden görmek ve bu tecrübeyi bir daha yaşamak istiyorum. Ama aslında ilk önce annemleri görmeye gideceğim. Sinop Trabzon’dan bayağı uzak çünkü. Keşke bir tren olsa… Bir de Batum’a gitmeyi planlıyoruz Sen Anlat Karadeniz’deki oyuncu arkadaşlarımla.
 

  • Enteresan bir yer Batum, ben sevmiştim. Gürcistan’ın içinde tren de işliyor, Tiflis’e geçebilirsiniz oradan…

Daha önce hiç uzun tren yolculuğu yapmadım, en fazla bir iki saat ama merak ediyorum. Ankara’dan Tahran’a üç günde giden bir tren var mesela, hatta onun dönüşü daha da enteresanmış çünkü İran’da dans yasak ve Türkiye sınırından geçer geçmez trende ayağa kalkıp dans etmeye başlıyormuş İranlı yolcular.

  • Çok da hüzünlü tabii bir yandan…

Evet… Kayak için de gidiliyor bu arada Tahran’a.
 

  • Bunu da bilmiyordum, sayende öğrenmiş oldum (gülüyoruz). Neyse sen önce bir Sinop’a aile ziyaretine git diğerlerini yaparsın arkasından.

Annemlere de hep daha çok gezmelerini söylüyorum, ama onlar da, “Kızım, ne yapalım, burası bizim cennetimiz,” diye cevap veriyorlar bana. Benim içimdeki bu sürekli hareket halinde olma isteği ne zaman bitecek gerçekten çok merak ediyorum. Sanırım hep bir şeyler kaçırma korkusu var içimde. Durmak korkutucu geliyor bana…
 

  • Bu enerjin çok güzel bir enerji bence, peşinden gitmelisin!

Herkesin hayatında böyle bazı çıkışlar oluyor. Bazen daha durağanlaşıyor her şey.
 

  • Önceliğin ne peki?

Kesinlikle oyunculuk. Oyunculuğa aşığım, ama aşıkken insan daha kolay hayal kırıklığına uğrar ya ya da yeterince uğraşmamaya, savaşmamaya başlarsın ve bu da kendine dönük bir hayal kırıklığıdır. Şu an bir geri dönüş yaşıyorum, heyecanımı geri kazandığım bir zamandayım mesleğime karşı. Bu dediklerimin hepsini etrafımdakilere fark ettirmeden kendi içimde yaşadım. Daha fazlasını yapabileceğini bilmene rağmen yapmıyorsun ve bunun doğurduğu mutsuzluğu hissetmeye başlıyorsun, öyle bir duygu hali.
 

  • Sen sanki karakter olarak bunu anladığın an biraz geri çekilecek birisin…

Bilmiyorum. Ama şu an bu mesleğe duyduğum aşkla gelen bir tutunma var hali oyunculuğa.
 

  • Sen sanki karakter olarak bunu anladığın an biraz geri çekilecek birisin…

Bilmiyorum. Ama şu an bu mesleğe duyduğum aşkla gelen bir tutunma var hali oyunculuğa.
 

  • Dünyada yaşanan #timesup ve #metoo hareketleri hakkındaki düşüncelerin neler, Türkiye’de bunun yansımaları neler sence ve sen üretecek misin zamanı geldiğinde?

Böyle fikirleri konuşmaya başlıyoruz diğer oyuncularla birlikte, eskiden olmazdı bu. Öyle özel hikayeler var ki, anlatılsa ne kadar güzel olur. Sadece kadın da değil, erkek için de aynısı geçerli. Kısa bir film çekmekten bahsettik bir oyuncu arkadaşımla geçenlerde. Bir akşam parkta salıncakta sallanırken başımıza gelen benzer olayları paylaşmıştık. “Böyle bir sahne yazılsa güzel olmaz mı?” dedim ona. Aynen böyle, parkta iki kişi, yan yana salıncaklarda sallanarak dertleşiyor. Ama hikayenin sonunda anlıyoruz ki bu konuşanlar erkekmiş. Kadın gözünden duymaya ve dinlemeye çok alışkınız ama erkekler de yaşıyor benzer hikayeler ve onların da anlatması kolay değil.
 

  • Dünyada bir şeyi değiştirebilmeye gücün olsaydı, bu ne olurdu Gülper?

Herkeste aynı seviyede empati olmasını sağlardım. Dünya bambaşka bir yer haline gelirdi bence insanlar birbirlerine karşı daha anlayışlı olsalar.
 
Yazı DENİZ TOKGÖZ
Fotoğraflar DENİZ ÖZGÜN – ASİTANE
Styling NAZLI KAYRAN

İlgili Makaleler