Fotoğraf: Pexels
Hayatınızda hiç ‘yanında 10 dakika durduğumda bile içim çekilmiş gibi hissediyorum’ dediğiniz biri oldu mu? İşte tam da bu kişilere enerji vampirleri deniyor.
Gün içinde ve rutinlerinizde kiminle, hatta kimlerle vakit geçirdiğiniz ruh halinizi düşündüğünüzden çok daha fazla etkiliyor. Ama koşturmacanın içinde çoğu zaman bunun farkına bile varmıyoruz. Bazı insanlarla iki dakika sohbet etseniz bile hafiflemiş ve enerjiniz tazelenmiş hissediyorsunuz, değil mi?

Ama bazıları var ki, daha beş dakika bile olmadan tüm enerjinizi çekip alıyor. Üstelik bu insanlar sadece iş yerinde değil; arkadaş çevrenizde, hatta ailenizin içinde bile olabilir. İşte bu yüzden kaçmanız her zaman mümkün olmayabilir ama iyi haber şu ki; enerjinizi korumak tamamen sizin elinizde.
Enerji vampirlerini nasıl tanıyabilirsiniz?
Enerji vampirleri deyince aklınıza hemen kötü niyetli, olumsuz insanlar gelmesin; bu aslında çok büyük bir yanılgı. Çünkü çoğu zaman mesele, kişinin kendi iç enerjisinin düşük olması ya da sağlıklı iletişim kuramamasından kaynaklanıyor. Bir anlamda psikolojik bir yansıma gibi düşünebilirsiniz – zaten psikolojide de bu kavram, genellikle toksik iletişim stillerini anlatmak için kullanılır.

Mesela bazıları narsisistik eğilimleriyle sürekli ilgi ve onay peşinde koşar; bu yüzden başkalarının sınırlarını kolayca hiçe sayarlar. Kimileri ise tam tersine, sürekli kurban rolüne girer. Hep mağdur olduklarını vurgularak sizin hem zamanınızı hem de dikkatinizi tüketirler.
Bir diğer örnek ise, aşırı eleştirel ve olumsuz bakış açılarıyla her şeyi kötü senaryolar üzerinden yorumlayan; farkında olmadan sizi de kendi karamsarlıklarına çekenler – ve tabii unutmadan, bir de dramatize edenler var; en ufak meseleleri büyütüp ortalığı sanki sürekli bir kriz ortamına dönüştürenler.

Anlayacağınız üzere, enerji vampirleri aslında hayatın farklı yerlerinde farklı maskelerle karşımıza çıkabiliyor. Ortak noktaları ise aynı: kendi duygusal yüklerini başkalarına aktarmaları. İşte bu yüzden onlarla vakit geçirdiğinizde kendinizi yorgun, suçlu ya da değersiz hissetmeniz hiç de tesadüf değil.
Enerjinizi korumak için uygulayabileceğiniz 7 öneri
Sınırlarınızı ve enerji alanınızı koruyun
Tahmin edersiniz ki, bu insanların en sevdiği şey belirsizlik. Siz sınır koymadığınızda hiç çekinmeden hayatınıza dahil olabilirler. Bu yüzden kendi alanınızı netleştirmek çok önemli. Gerektiğinde “Şu an konuşmak istemiyorum” ya da “Bu konuda yorum yapmayacağım” diyebilmek, yalnızca size özgüven kazandırmakla kalmaz, aynı zamanda karşı tarafa da net bir mesaj verir.

Mesafenizi dengeli tutun
Aslında sınır koymanın doğal devamı, mesafeyi sağlıklı bir şekilde ayarlamakta gizli. Çünkü her ilişki aynı yoğunlukta sürmek zorunda değil; bu nedenle görüşme sıklığını azaltmak ya da ayırdığınız süreyi sınırlamak bile büyük bir fark yaratabilir. Telefonu saatlerce dinlemek zorunda değilsiniz; üstelik yüz yüze buluşmaları da kendi ihtiyaçlarınıza göre düzenleyerek, hem kendi enerjinizi koruyabilir hem de ilişkiyi daha dengeli bir zemine oturtabilirsiniz.

Dinleme döngüsüne takılmayın
Bazı insanlar aynı sorunları tekrar tekrar anlatır; siz sabırla çözüm sunarsınız ama hiçbirini hayata geçirmezler. Çünkü aslında aradıkları şey çözüm değil; içlerindeki ağırlığı başkasına yansıtıp paylaşmak, böylece kendi yüklerini hafifletmek. Tam da bu nedenle, konuşmayı nazikçe sınırlamak ya da sohbeti farklı bir yöne çevirmek sizi o kısır döngünün içine çekilmekten korur ve enerjinizi yeniden size kazandırır.

Pozitif insanlarla çevrenizi dengeleyin
Mesafenizi koruduğunuzda açılan boşluk, sizi besleyen ve ruhunuza iyi gelen insanlarla doldurulduğunda anlam kazanır. İlham aldığınız, birlikte güldüğünüz, yanındayken hiç zorlanmadan olduğunuz gibi hissedebildiğiniz kişiler hayatınıza güç katar.
Ruhunuzu besleyen rutinler oluşturun
Pozitif ilişkilerin yanında, kendi iç dengenizi beslemeyi de unutmamanız gerekiyor elbette. Spor yapmak, yürüyüşe çıkmak, meditasyon, müzik ya da kitap okumak… Sizi gerçekten rahatlatan her ne varsa, hayatınıza bilinçli olarak dahil edin. Çünkü bu küçük ama güçlü alışkanlıklar, dışarıdan gelebilecek olumsuzluklara karşı görünmez bir kalkan görevi görür ve enerjinizi dengede tutar.

Empatiyi dengeleyin
Empati kurmak ne kadar değerli olsa da, ölçüsüz olduğunda sizi yıpratabilir. Çünkü iyi niyetiniz farkında olmadan başkaları tarafından fırsata çevrilebilir ve bu durumda siz başkalarının sorunlarını dinlerken kendi ruh halinizi gözetmeyi ihmal edebilirsiniz. İşte tam da bu yüzden, gerektiğinde “Onun derdi ona, benim dengem bana” diyebilmek hem kalbinizi hem de enerjinizi korumanın en sağlıklı yolu.

“Hayır” demeyi bir refleks haline getirin
Ve belki de en önemlisi, istemediğiniz şeyleri net bir şekilde reddedebilmek. Çoğu insan sırf “kırılmasınlar” diye onay verse de, bu aslında kendi enerjisinden vazgeçmek anlamına geliyor. Oysa küçük adımlarla sınırlarınızı ortaya koyduğunuzda özgürleştiğinizi hissetmeniz çok mümkün; çünkü her reddediş, aslında kendinize verdiğiniz bir onay görevini üstlenir.
Günün sonunda, enerji vampirleri ya da frekansınızla uyuşmayan insanlar her zaman olacak; fakat siz sınırlarınızı koruyup pozitif insanlarla çevrenizi dengelediğinizde ve kendi dengenizi besleyen rutinlere sahip çıktığınızda ışığınız hep size ait kalır. İşte bu yüzden, enerjinizi kimseye teslim etmeyin.
İlginizi çekebilir >>>>> Sabahları uygulayabileceğiniz “10 dakikalık sessizlik” rutini ne işe yarar?