Saç bakımı denince herkesin aklına ilk olarak saç uçları geliyor. Kırıkları onarmak, elektriklenmeyi kontrol altına almak, parlaklık kazandırmak… Hepsi saçın son birkaç santiminde yoğunlaşır. Oysa asıl bakım, saçın çıktığı yerde başlar: Saç derisinde.
Neden bu kadar kritik?
Saç telleri, teknik olarak ölü hücrelerden oluştuğu için uygulanan ürünlerin etkisi sınırlı kalabilir. Saç derisinin ise canlı bir yapıya sahip olduğu unutulmamalı. Cildin bir uzantısı olarak sebum üretir, nefes alır ve dengesizliklere hemen tepki verir. Saçın nasıl uzayacağını, ne kadar sağlıklı görüneceğini ve hatta ne kadar dayanıklı olacağını belirleyen yapı aslında tam da burası.
Günlük alışkanlıkların etkisi
Günlük olarak kullanılan şampuanlar, kuru şampuan kalıntıları, saç spreyleri, ısıyla şekillendirme… Tüm bu işlemler saç derisinde birikerek gözenekleri tıkayabilir. Sonuç olarak saç dökülmesi, kaşıntı, hassasiyet ya da matlaşma gibi belirtiler ortaya çıkabilir.
Nasıl bakım yapılmalı?
Saç derisi bakımını rutine dahil etmek, aslında düşündüğünüzden çok daha basit. Haftalık olarak uygulanacak bir arındırıcı şampuan veya peeling etkili ürün, saç derisini nefes alır hâle getirir. Sonrasında yatıştırıcı bir tonik veya saç derisi yağı ile denge sağlanabilir. Böylece saç telleri, daha sağlıklı bir zemin üzerinden uzamaya başlar.
Ne zaman daha fazla dikkat gerekir?
Mevsim geçişleri, hormonal dalgalanmalar ya da yüksek stres dönemleri saç derisini daha hassas hale getirebilir. Bu dönemlerde saçta normalden fazla dökülme, hızlı yağlanma ya da kuruluk gözleniyorsa, burada saç derisi alarm veriyor olabilir. Bu sinyalleri göz ardı etmemek gerekir.
Saç derisi, sadece saçın çıktığı yer değil; saçın geleceğini belirleyen zemin. Saç uçlarına gösterdiğiniz özenin birazını saç derisine yönlendirdiğinizde, yalnızca daha sağlıklı değil, daha güçlü ve dengeli saçlara sahip olabilirsiniz.
Kapak: Pexels