Sürekli iyi hissetme baskısı yaşamamak için 5 öneri

13 Ekim 2025
Sürekli iyi hissetme baskısı

Fotoğraf: Pexels

Son zamanlarda “iyi olma” hali bir ihtiyaçtan çok bir performansa dönüşmüş durumda. Meditasyon uygulamaları, sabah rutinleri, soğuk duşlar, nefes egzersizleri, şükür rutinleri, manifest listeleri…

Tüm bu pratikler bir noktaya kadar motive edici ve faydalı olsa da, bazen zihinsel yükün bir parçasına dönüşebiliyor. Kendinizi sürekli “daha iyi hissetmek” zorunda hissediyor, dinlenemediğinizde suçluluk duyuyorsanız; her zaman iyi hissetme baskısının getirdiği tükenmişliğin sessiz işaretleriyle karşı karşıyasınız diyebiliriz.

Peki, daha iyi hissetmeye çalışırken neden yoruluyoruz?

Aslında bu sorunun cevabı kendisinde saklı. Hissetmeye değil, hissetmeye çalışmak kısmına odaklanırken, iyi olmayı bir hedefe dönüştürüyoruz. “Kendime iyi bakmalıyım”, “negatif düşünmemeliyim”, “her gün verimli geçmeli” gibi düşünceler bir süre sonra içsel baskıya dönüşüyor – bu da zihni dinlendirmek yerine sürekli tetikte tutuyor.

Sürekli iyi hissetme baskısı yaşamamak için 5 öneri
Fotoğraf: Pexels

İyiliğin peşinde koşarken, fark etmeden kendinizi yargılamaya başlıyorsunuz. Yeterince huzurlu olmadığınızda, yeterince üretken hissetmediğinizde veya rutininiz bozulduğunda ise suçluluk duygusu devreye giriyor.

Bir başka yorgunluk nedeni de sosyal medyanın çizdiği “mükemmel iyi olma” imajı. Herkesin gününü verimli, huzurlu ve pozitif geçirdiğini sanmak, kendi iniş çıkışlarınızı olağandışı görmenize neden oluyor. Oysa gerçek iyilik hali, her zaman sabit bir mutluluk çizgisi değil; bazen dalgalı, bazen de durgun bir denge hali.

daha iyi hissetmeye çalışırken neden yoruluyoruz?
Fotoğraf: Pexels

İşte bu dengeyi yeniden kurabilmek ve her zaman iyi hissettme tükenmişliğine kapılmadan kendinize iyi bakabilmek için hatırlamanız gereken 5 öneri:

Kendinize iyi bakarken yarışa girmeyin

Sosyal medyada gördüğünüz her “self-care” rutinine ayak uydurmak zorunda olmadığınızı fark ederek, işe sürekli iyi hissetme yarışına girmemeyi seçerek başlayabilirsiniz. 

Çünkü “bugün de meditasyon yapamadım” diye düşünürken kendinizi kötü hissettiğiniz an, aslında amacın tam tersine dönmesine izin vermiş oluyorsunuz. Unutmayın, iyi olma hali kişisel bir süreç ve başkalarının değil, sizin ritminizle anlam kazanıyor. 

Gerçek dinlenmeye zaman tanıyın

Dinlenmek, yalnızca ekran karşısında geçirilen bir saatten ibaret değil tabii. Zihniniz sürekli “şunu da yapmalıydım” diye çalışıyorsa, bedeniniz dinlense bile ruhunuz dinlenemez. 

Sürekli iyi hissetme baskısı yaşamamak için 5 öneri
Fotoğraf: Pexels

Bu yüzden gün içinde küçük molalar vermeye özen gösterin. Birkaç dakikalığına nefesinize odaklanın, o an gerçekten dinlenip dinlenmediğinizi kendinize sorun. Belki de cevabınız, her şeyi bir süreliğine bırakmak olacak. 

Sosyal medyadaki “mükemmellik” algısıyla aranıza mesafe koyun

Herkesin rutini kendine özel ve kendine iyi gelen şekilde olmalı. İyi hissetmenin tek bir formülü yok; kimi için sessizlik, kimi için hareket, kimi içinse sadece durmak en doğrusu. Başkalarının temposunu yakalamaya çalışmak yerine, kendi ritminize güvenin. Çünkü gerçek denge, herkesle aynı adımı atmakta değil, size iyi gelen tempoda kalabilmekte gizli.

Bedeninizin ritmine kulak verin

Günlük rutininiz farkında olmadan kolayca bir “yapmalısın” listesine dönüşebilir; oysa bedeniniz her gün size yavaşlamanızı, ara vermenizi isteyen küçük mesajlar gönderir. Bu sinyalleri bastırmak yerine duymayı deneyin, çünkü bazen ihtiyaç duyduğunuz şey planladığınızdan bambaşka olabilir. 

Sürekli iyi hissetme baskısı yaşamamak için öneriler
Fotoğraf: Pexels

Meditasyon yapmak yerine yürüyüş size daha iyi geliyorsa, o gün için doğru olan bu diye düşünmelisiniz. Çünkü gerçek iyilik hali, bedeni ve zihni dinlemeyi öğrenmekle başlar; disiplinle değil, farkındalıkla derinleşir.

“İyi olma”yı yeniden tanımlayın

Tabii ki, iyi hissetmek her zaman pozitif duygularla dolu bir hal değil. Bazen üzülmek, kararsız kalmak ya da hiçbir şey hissetmemek de yaşamın doğal bir parçası. Ancak her zaman iyi hissetme kültürünün dayattığı “sürekli mutlu olma” hali, sizi kendi duygularınızdan uzaklaştırabilir. 

Wellness tükenmişliği önerileri
Fotoğraf: Pexels

Bu noktada fark edeceksiniz ki, gerçek iyilik tüm duygularınıza yer açtığınızda başlıyor. Kendinizi bastırmadan, olduğunuz haliyle kabul etmeye izin verin. 

Çünkü iyilik hali, kusursuz bir mutlulukta değil; inişlerin, çıkışların ve sessiz anların içindeki dengeyi bulabilmekte saklı. Kendinize iyi bakmak ise bazen harekete geçmekle değil, sadece durup kendinizle kalabilmekle ilgili. 

Bu yüzden bu kültürünün size iyi gelen yönleriyle ilerlerken, bir yandan da gerçekten neye ihtiyacınız olduğunu fark etmeye çalışmalısınız.

İlginizi çekebilir >>>>> Enerji vampirlerinden korunmanın 7 etkili yolu

Dilara Melisa Yaman

Dilara Melisa Yaman

Bahçeşehir Üniversitesi'nde Yeni Medya lisans eğitiminin ardından Halkla İlişkiler yan dalını tamamlayan Melisa, yazma tutkusunu erken yaşta keşfetti. Öğrencilik yıllarında TheCollector ve ArtReview gibi platformlarda editör asistanlığı yaparak sanat tarihi, mitoloji ve global trendler üzerine içerikler üretti. Bu alanlarda içerik üretme deneyimini pekiştirdikten sonra, şimdi kendi ilgi alanlarını profesyonel kimliğiyle birleştirerek InStyle Türkiye'de yazar olarak görev yapıyor. Şehirli, dinamik ve cesur bir üslupla; ilişkiler, trendler ve kadın dünyasına dair yazılar kaleme almaya devam ediyor.

Daha Fazla İçerik

İstanbul’da Aralık ayında kaçırmamanız gereken sergiler İstanbul’da Aralık ayında kaçırmamanız gereken sergiler

İstanbul’da Aralık ayında kaçırmamanız gereken sergiler

Aralık ayında İstanbul’da birbirinden farklı sergi, çağdaş üretimlerden arşiv işlerine uzanan geniş bir sanat seçkisi sunuyor.
Karar vermeyi ertelemeyin: “Beş saniye kuralı” nedir? Karar vermeyi ertelemeyin: “Beş saniye kuralı” nedir?

Karar vermeyi ertelemeyin: “Beş saniye kuralı” nedir?

Bir şeyi yapmanız gerektiğini biliyorsunuz ama yine de yapamıyorsunuz. Motivasyonun gelmesini beklemekle geçen dakikalar, bazen saatlere, günlere dönüşebiliyor. Tam da bu noktada, Mel Robbins’in geliştirdiği ‘5 saniye kuralı’ devreye giriyor.