Her evin kendine has bir ruhu ve tarzı vardır, hiç şüphesiz. Moda tasarımcısı Elvan Tığlıoğlu’nun özel site içindeki bahçe dubleksi evi de aynen böyle bir ev. Ziyaretimizde ev hakkında bilgi alıyoruz ve sözü ev sahibesine bırakıyoruz. “İstinye’de bahçe içerisinde tripleks müstakil bir evde otururken merkeze gelme motivasyonumuz oluştu ve bu site içerisinde birçok arkadaşımızla bir arada yaşamayı tercih ettik. 1999 yılında inşa edilen sitenin mimarı Neşet Arolat. Evimiz 350 metrekare ve salon, mutfak, beş oda, beş banyodan oluşuyor.
Dekorasyon, annem Günay Armen’in zevkli dokunuşlarını taşıyor. Dedem mimar mühendisti ve annem de onun yanında yetişti. Dekorasyon zamanla annemin en büyük zevki haline geldi ve halen özel projelerde çalışmalarına devam ediyor. Annemin klasik bir tarzı var ve antika meraklısı olduğu için eski antik eşyaları yeni ile harmanlamayı seviyor. Evimizde de bu tarzı çok net görebilirsiniz,” diye anlatıyor Tığlıoğlu. “Dekorasyonda rahatlığı ön planda tuttuk. Dostlarımızla beraber olmayı sevdiğimiz için salondaki orta sehpalarını yemek masası olarak kullanmak adına yüksek tuttuk. Samimi bir ortam yaratmak için loş ışık kullanımı eve hakim. Tepe lambasından ziyade aplik ve abajurları tercih ettik. Bahçe katında olduğumuz için ve gün ışığından yararlanabilmek adına salonda perde kullanmadık. Halı da tercih etmedik. Evde kahve ve ekru tonları hakim olduğu için bu tonlara çok yakıştığını düşündüğümüz leopar desenini yastık ve minik koltuklarda kullandık.
Annem değişik boyama yöntemlerine meraklı olduğundan onun kendi elleriyle yaptığı değişik objeler salonumuzu ve bahçemizi süslüyor. Ve evimizi çiçeksiz göremezsiniz,” diye ekliyor. Sanat, Elvan Tığlıoğlu ve ailesi için her zaman önemli olmuş. “Evimizin duvarları sevdiğimiz sanatçıların eserleriyle dolu. Komut, Salvador Dali, Durmuş Bahar, Süleyman Saim Tekcan, Balkan Naci İslimyeli, Kezban Arca Batıbeki, Yurdaer Altıntaş bunlardan bazıları. Merdiven demirlerinin tasarımı ve nişlerdeki heykeller de Eşber Karayalçın’a ait. Hem sinemaya, hem de müziğe meraklı bir aile olduğumuz için televizyon ve ses sistemine de ayrı önem verdik,” diyor Tığlıoğlu. “Ev benim için huzur, rahatlık, keyif ve kendimi dinleyebildiğim bir yer anlamına geliyor. Burada yaşamak, çok ama çok sevdiğin, eğlendiğin ve güvendiğin birinin kollarında olmak gibi…
Moda, hayatımızın her alanında etkisini hissettiriyor. Bence moda, insanın sadece bedeni ile değil, düşünceleri, hayat tarzı ve davranışlarıyla kendini ortaya koyma biçimidir. Kimisi yazarak, kimisi çizerek ya da şarkı söyleyerek veya doğurarak kendisini ifade eder. Koleksiyonlarımın hepsi aslında bir dışavurumdur. Markam Jaquette, desen ve renklerimle kendimi en iyi şekilde ifade ettiğim oyun alanımdır. Aynı zamanda Jaquette, pozitif, özgün, özgür ve dışavurumcudur. Akmerkez’de yeni açılan mağazam ile oyun alanımızı genişletmiş durumdayız. Daha çok Jaquette sever kazanmanın ve Jaquette severlere ulaşmanın mutluluğu içerisindeyiz. Bu da beni çok besleyen bir durum. Kış koleksiyonum her kış olduğu gibi enerjisi ve renkleriyle kış aylarını, yaz ayından kalma bir günmüş gibi geçirmelerini sağlayacak. Geçen sezonlarda olduğu gibi bu kış sezonunda da çağdaş sanatçılarımızdan biri olan Doruk Paksoy ile sürrealizmin sınırlarından bugüne bakıyor olacağız ve şu sıralar Jaquette’ye özgü desenler yaratma hazırlığındayız. En favori parçalarımızdan olan bomber ceketler, puffer montlarımız, yelek takımlarımız ve yeni denim parçalarımız yeni koleksiyonda yerlerini aldılar. Günler yoğun ve renkli geçiyor.
Moda dünyasından tarzını beğendiğim iki isim var: Stella McCartney ve Victoria Beckham. Hayran olduğum bir marka ise Schiaparelli’dir. Ancak, bana ilham verenlerin en başında ailemdeki stil sahibi kadınları sayabilirim. O açıdan çok şanslıyım. Kişisel stilime gelirsek, eklektik diyebileceğim bir stilim var. Hem tarzları hem de renkleri birbiriyle kombinlemeyi seviyorum. Jaquette’de de bunu görebilirsiniz,” diyerek sözlerini tamamlıyor.
Yapım RANA KORGÜL
Fotoğraflar MERVE AĞAZAT
