Tuvana Serdaroğlu ile zamansız mekânların hikâyesi

3 Eylül 2025
21A Interiors’ın kurucusu Mimar Tuvana Serdaroğlu

21A Interiors’ın kurucusu Mimar Tuvana Serdaroğlu, zamansız çizgilerle fonksiyonelliği buluşturan tasarım anlayışıyla öne çıkıyor. Londra’nın disiplini ve New York’un özgür bakışıyla şekillenen yaklaşımı, mekânları estetik olmanın ötesine taşıyarak bağlamına özgü hikâyeler anlatan sahnelere dönüştürüyor. Serdaroğlu ile mekânların nasıl kalıcı kimliklere kavuştuğunu konuştuk.

Zamansız ve fonksiyonel tasarım dendiğinde aklınıza ilk ne geliyor? Projelerinizde bu kavramlar nasıl hayat buluyor?

    Zamansızlık benim için trendlerden bağımsız, her dönemde güçlü duran bir çizgi; fonksiyonellik ise tasarımın hayatın akışına uyum sağlaması ve yaşamı kolaylaştırmasıdır. İkisi birleştiğinde ortaya sadece bugüne hitap eden değil, yarın da sürdürülebilen ve değerini koruyan bir tasarım çıkıyor. Örneğin 1929’da Mies van der Rohe’nin tasarladığı Barcelona Chair ya da 1950’lerde tasarlanan Eames Lounge Chair, aradan geçen yıllara rağmen hâlâ aynı estetik ve konforla hayatımızda. 

    Ben projelerimde bu tasarım anlayışını gözetiyorum. Çünkü bir trende bağlı kalındığında ve trendin etkisi geçtiğinde mekan kısa sürede sıkıcı hale gelebiliyor; fonksiyonel olmadığında ise ne kadar güzel görünürse görünsün amacına hizmet etmiyor ve değişim ihtiyacı doğuruyor.

    Etiler Çamlık’ta iki daireyi birleştirirken amacımız yalnızca metrekareyi büyütmek değil, günlük yaşamın dinamiklerine uyumlu, zamansız bir estetik denge kurmaktı. Müşterinin ihtiyaçlarına göre her alanı işlevsel kurguladık, antika ve modern parçaları bir araya getirerek zamansız bir iç mekan dili oluşturduk.

    Dubai’deki villada ise iç ve dış mekanı bütünleştirdik. Tavana kadar açılabilen geniş cam kapılar ve içeride kullandığımız zemini dışarıya taşıyarak, oturma alanlarının bütünleşmesini sağladık. Böylece içerisiyle dışarısı arasında fark kalmadan süreklilik hissi kuruldu. Böylece günlük yaşam için konforlu hem de kalabalık davetlere uyum sağlayacak esnek bir düzen kurguladık. Benim için önemli olan, mekanların bugün olduğu kadar yıllar sonra da etkisini sürdürebilmesi. 

    Londra ve New York’ta aldığınız eğitimler tasarım yaklaşımınıza nasıl yön verdi?

    Londra ve New York deneyimlerim tasarıma bakışımı temelden şekillendirdi. Londra’da eğitim alırken mimarinin köklü geleneği, araştırma disiplini ve detaylara verilen önem bana çok şey kattı. Malzemeyi okumayı, mekanı tarihsel bağlamıyla değerlendirmeyi orada öğrendim. New York ise daha özgür ve deneysel düşünmeye alan açtı. Londra’nın disiplini ve New York’un özgürlüğü, bugün tasarım dilimde doğal bir denge olarak varlığını sürdürüyor. Bence tasarımda bu denge, mekana hem kalıcılık hem de özgün bir kimlik kazandırıyor.

    İstanbul’dan İzmir’e, Dubai’den New York’a uzanan projelerinizde farklı kültürlerin tasarımlarınıza etkisi nasıl oluyor?

    Her şehir bana yeni bir bakış açısı kazandırıyor ve projelerime farklı bir ruh katıyor. İzmir Urla’da müşterimin yoğun şehir hayatından uzaklaşmak için aradığı kaçış evini doğanın içinde yalın ama huzurlu bir atmosferle kurguladık. Bodrum Regnum’da tasarladığım golf evinde ise yeşil, mavi ve terra cotta tonlarıyla bir yandan Bodrum’un yaz ruhunu korurken bir yandan da golfün kendine has enerjisini mekana taşıdık.

    Büyükada’da, Princes’ Palace Resort içinde deniz kenarında yer alan satış alanı projesini tasarlarken, her biri ayrı bir mağaza olarak kurgulanan küçük kabinlerle butik bir alışveriş alanı yarattık. Doğal dokular, doğal malzemeler ve tatil hissini güçlendiren atmosfer sayesinde alışveriş deneyimi sahil hayatının bir parçasına dönüştü.

    Dubai Mall’da tasarladığım mağaza, şehrin iddialı estetiği içinde deneysel çizgileri güçlü bir şekilde yansıtma fırsatı verdi. New York’taki mağaza projesinde ise şehrin dinamizmini ve yenilikçiliğini modern bir yorumla markanın kimliğiyle harmanladık.

    İstanbul’da mağaza ve farklı tiplerde konut projelerinde çalışıyoruz. Burada da şehrin çeşitliliğini, müşterilerin günlük yaşam alışkanlıklarına uygun işlevsel alanlar oluşturmaya özen gösteriyoruz.

    Her şehrin kendine özgü bir ritmi ve enerjisi var. Benim için önemli olan, bu ruhu projeye doğru bir dille yansıtmak ve ona ait özgün bir kimlik kazandırmak.

    Her tasarımın kendi hikayesini taşımasını nasıl sağlıyorsunuz?

    Her tasarımın kendi hikayesini taşıması için sürece kavramsal bir alan yaratmakla başlıyorum. Öncelikle mood board’lar üzerinden projenin dilini ve atmosferini kuruyorum. Böylece her detay, hikayenin doğal bir parçası haline geliyor. Benim için en önemli nokta, mekanın sahibinin veya müşteri kitlesinin yaşamını yansıtması ve yıllar boyunca aynı aidiyet hissini korumasıdır.

    Güçlü bir tasarım dili oluşturmanın püf noktaları sizce nelerdir?

    Güçlü bir tasarım dili için önce mekanı tanımam ve müşteriyi anlamam gerekiyor. Ardından malzeme çeşitliliğini dengeli bir şekilde kullanmak geliyor, farklı dokular ve yüzeyler mekana karakter katıyor. Renklerden mobilyalara, ışığa kadar her öğe kendi başına güçlü ama bütünde uyumlu olmalı. Son olarak detaylara verdiğim önem tasarımın bütününü güçlendiriyor. Küçük gibi görünen ayrıntılar aslında mekanın ruhunu belirliyor. Mekan böylece sadece güzel görünmekle kalmıyor, kullanıcının hayatına dokunan bir atmosfer yaratıyor.

    Tasarım sürecinde sizi zorlayan anlar oluyor mu? Böyle durumların üstesinden nasıl geliyorsunuz?

    Tasarım sürecinde en çok zaman bizi zorlayabiliyor. Bazen çok hızlı ilerlemek gerektiğinde tüm detayları aynı titizlikle ele almak kolay olmuyor. Ancak bizim için detaylardan ödün vermek mümkün değil, bu nedenle kimi projelerde çok yoğun tempo ile çalışarak süreci tamamlıyoruz. Zaman dışında bütçesel nedenlerle tasarımın farklı bir yöne evrilmesi gerektiği de olabiliyor. Bu noktada malzeme ve uygulama alternatifleriyle aynı etkiyi farklı yollarla yakalamaya çalışıyoruz. Ama her seferinde bu zorlukları sürecin doğal bir parçası olarak görüp çözüm odaklı yaklaşmaya çalışıyorum.

    Daha Fazla İçerik

    StyleIn – Nazlı Keçili

    Nazlı Keçili ile Ulus Savoy Sitesi’ndeki zarif evinde buluşuyoruz. On

    Güzellik normları ve beden zorbalığı kadınları hayattan koparıyor

    Estetik normlar, güzellik yarışmaları, sosyal medya filtreleri, magazin ve linç