Danışma Kurulu Üyesi, Arya yatırımcısı ve mentoru Platin Yaka İdil Dorsan, bir mentorluk programı sayesinde tanıştığı Ece’nin ilham dolu yolculuğunu ve bu süreçte birlikte yaşadıkları deneyimleri paylaşıyor.
En iddialı hedefler en çılgın hayallerle başlıyor. Üstüne kadın kadının kurdu olacağına yurdu olduğunda ise tadından yenmiyor. İşte Ece’yle bizim maceramız da böyle başladı. İki yıl önceydi galiba, STEM branşlarından mezun kızlara yönelik bir mentorluk programı kapsamında Ece ile mentör-menti olarak eşleştik. Ece, Aydın’da yaşayan öğretmen bir anne ile emekli bir babanın kızı. Biz tanıştığımızda Manisa Celal Bayar Üniversitesi Endüstri Mühendisliği’nden yeni mezun olmuştu, iş arayışındaydı.

İlk görüşmelerimizde Ece biraz çekingendi, kamerasını açmıyordu. Zamanla birbirimize alıştık, ben kendi kariyer yolculuğumu eğrisiyle doğrusuyla ona anlattım, o bana hayallerini ve zorlandığı noktaları aktardı. Her görüşmede yaşadığı zorlukları masaya yatırdık, çözüm ve fikir yürütmeye çalıştık. Ece’nin de kamerası üçüncü ayda açıldı. Aydın’da iş aramak, mühendis bir genç kadın için epey zorlayıcı olunca, “İzmir’e bakalım” dedik. Ben Ece’yi belli network’lerle tanıştırdım, Ece de onlarla iletişime geçerek üzerine düşeni fazlasıyla yaptı. Derken bir iş buldu; yurt çapında bilinen bir yapı malzemesi markasının Aydın bayiinde işe başladı. Kendi çocuğum iş bulsa bu kadar sevinirdim herhalde!
O ayki konuşmamızda bu başarıyı kutladık, bu başlangıcın nerelere varabileceği ile ilgili hayaller kurduk. Bir sonraki görüşmemiz ise tam bir hayal kırıklığı oldu: Bayi, Ece’yi satış alanında yetiştireceği yerde dükkan içerisinde donanımıyla hiç bağdaşmayan sıradan işler yaptırıyor, keyfi olarak geç saatlere kadar tutuyordu. Burada bir yere varamayacağını anlayan Ece de yol yakınken işten ayrılmıştı. Duyduğumda çok üzüldüm. Başa dönmüştük. İşte o gün Ece’ye şunu söyledim: “Türkiye’de olmuyorsa yurt dışına bakalım, senin her türlü donanımın var.” Başladık araştırmaya; AIESEC’ler, Erasmus’lar, bize istediğimiz fırsatı yaratabilecek, erişebileceğimiz neresi varsa hepsini enine boyuna konuştuk ve bir başvuru planı yaptık.

Ece son derece kararlı bir şekilde başvurularını yaptı. Birkaç ay içinde elinde iki harika teklifle geldi: biri Fransa’da altı aylık bir iş, diğeri Romanya’da 12 aylık bir işti. O gün ikisinin de artılarını ve eksilerini tartıştık. Ece kararını Romanya tarafında kullandı ve Mart ayında Romanya’ya uçtu. İki ay sonra konuştuğumuzda Ece yeni iş ortamına adapte olmuş, yeni arkadaşlar edinmiş, onlarla Belçika-Hollanda seyahati yapıp bu iki ülkeyi gezmişti bile! Yaz sonunda da Roma-Milano hattında İtalya’yı gezdiler.
Aydın’da endüstri mühendisi çıkan bir Türk kızı, taşıdığı donanıma uygun işi bir yıl boyunca Türkiye’de arayıp bulamayınca Avrupa Birliği’ne kanat açmış, burada başarılı bir şekilde kariyerine başlamıştı. Ece bundan sonrası için de kariyerine AB sınırları dahilinde devam etmeyi arzu ediyor. Bu süreçte mentörü olarak rolüm ona vizyon açmak, “yapabilirsin” demek oldu, ama kararlılığı, çalışkanlığı ve azmi olmasaydı, bunların hiçbiri olmazdı. Başta söylediğimi tekrar ederek bitireceğim: Kadın kadının yurdu olduğunda en olmaz görünen hayaller bile gerçeğe dönüşebiliyor. Aydın’dan çıkıp tamamen kendi çabalarıyla AB’de kariyeri başlayan mühendis bir kızın hikayesi bunun en güzel kanıtı.
