Herkes sevgisini farklı şekilde gösteriyor. Kimisi güzel sözlerle, kimisi dokunarak, kimisi zaman ayırarak… Bazen partnerinizin size olan sevgisinden şüpheniz olmaz ama yine de eksik bir şey hissedersiniz. Çünkü mesele çoğu zaman sevgi değil, sevginin nasıl ifade edildiğidir. Peki, bu dil farkı bir ilişki için gerçekten kritik mi?
Sevgi dili nedir, neden önemli?
Gary Chapman’ın tanımladığı beş temel sevgi dili var: onaylayıcı sözler, kaliteli zaman geçirme, hediyeleşme, fiziksel temas ve hizmet eylemleri. Bunlardan biri sizin için çok anlamlıyken, partnerinizin farklı bir dille sevgisini ifade etmesi, “anlaşılmıyormuşsunuz” gibi hissettirebilir. Aslında sevgi oradadır ama sizin anlayacağınız tonda değildir.
Her farklılık kriz mi demek?
Hayır. Sevgi dili uyumsuzluğu, fark edildiği sürece bir sorun olmak zorunda değil. İki taraf da neyin eksik olduğunu anladığında, aradaki boşluklar daha kolay kapanabiliyor. Ama bu fark edilmezse, “Ben elimden geleni yapıyorum ama o hâlâ memnun değil” ya da “O beni seviyor ama ben hissedemiyorum” gibi içe kapanmalar yaşanabiliyor.
Uyumlu olmak mı, anlayışlı olmak mı?
Aslında mesele, aynı dili konuşmak kadar, farklı dilleri anlamaya istekli olmakta. Partnerinizin sevgiyi nasıl gösterdiğini görmek, sizin dilinizi nasıl daha çok hissettirebileceğinizi konuşmak, ilişkinin derinliğini artırabilir. Sevgi dili uyumu, ilişkinin konforunu artırabilir ama tek başına bir kriter olmak zorunda değil. Belki de en önemlisi niyetin samimi olup olmadığını görebilmek.