Ayça Ayşin Turan, Netflix ve Prime Video projeleriyle yoğun bir dönemde olsa da, değişime açık ruhunu koruyor. Hem oyunculuğundaki dönüşümü hem de kişisel yolculuğunu InStyle Eylül 2024 sayısında samimiyetle paylaşıyor. “Kendimin başka bir halini denemek beni hep heyecanlandırıyor,” diyen Ayça ile hem cesur karakterleri hem de sade gerçekleri konuştuk.
Röportaj EYLÜL SOLAKOĞLU
Fotoğraflar DENIZ ÖZGÜN – ASITANE
Styling NAZLI KAYRAN
Ayça Ayşin Turan ile Eylül sayısında yeniden bir araya geldik
Ayça Ayşin Turan ile bir araya gelmek her zaman büyük bir keyif. En son Nisan 2023’te kapak konuğumuz olan Ayça, aradan geçen zamanda hem kişisel hem de profesyonel hayatındaki yeniliklerin yanı sıra, kendini keşfetme yolculuğuna da devam ediyor. Şu sıralar Netflix’te yayında olan Sevmek Yüzünden ve Prime Video’da yakın gelecekte izleyeceğimiz Gölgede 39 Derece filmleri için duyduğu heyecan, onu başka projelerde de görmek için uzun süre beklememiz gerekmeyeceğinin habercisi. Pera Palace’ın görkemli atmosferinde buluştuğumuzda, değişime duyduğumuz ortak özlemle, sevenlerinin onu daha önce hiç görmediği bir imaj denemek istedik. Sezonun arzu nesnesi kıyafetleri eşliğinde, birlikte yeni bir hikaye yazdık.

Sohbetimize birbirimizi ne kadar özlediğimizi söyleyerek başlıyoruz. “Yeniden bir araya gelmek ve harika bir çekim daha yapmak beni çok mutlu etti. Hep söylüyorum, InStyle ekibinin bende ayrı bir yeri var, iyi ki varsınız. Özlemimi dile getirdikten sonra kendimden bahsedecek olursam… Kendimi her geçen gün daha iyi tanıdığım bir dönemdeyim. Bir de saçlarım uzadı,” diyor gülerek. Serhat Teoman ile başrollerini paylaştığı Sevmek Yüzünden filmi Netflix’te yayında. Film, bir aşk hikayesi olmasının yanı sıra, hayatının beklemediği bir anında geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalan ve bu süreçte kendini hemcinsi için mücadele ederken bulan bir kadının yaşadıklarını konu ediniyor. İdil karakterini canlandıran Ayça, bir röportajında filmin bazı sahnelerinde doğaçlama yaptığından bahsetmişti. Bunun nasıl geliştiğini merak ediyorum. “Sahnelerin akışında gelişen durumlardı aslında. Bu filmde beni çeken şey seyirciyle aradaki duvarı yıkmak mevzusuydu. İzleyiciyle direkt iletişime geçmenin nasıl bir duygu olduğunu merak ettim ve onu deneyimlemek istedim.”
“Bizler cesur kadınlarız”
Film, bir aşk filmi olarak yola çıksa da, sonrasında bir kadın dayanışması hikayesine dönüyor. Kendi iç hesaplaşmalarıyla yüzleşme, hemcinsi için mücadele etme fikri nasıl hissettiriyor Ayça’ya? “Evet, başlangıçta bir aşk filmi gibi görünse de günün sonunda kadın dayanışmasına evriliyor. Bir insanın kendi duygularıyla hesaplaşıp başkasının yardımına koşması, onun için mücadele etmesi cesaret işi. E bizler de cesur kadınlarız. Her ne şartta olursa olsun, karşıdan olumsuz tepki alacağınızı bilseniz bile başka birinin iyiliği ve mutluluğu için mücadele etmeye her zaman değer.”

Aralık ayında Prime Video’da yayınlanacak Gölgede 39 Derece filminin çekimleri yeni bitti. İzmir’deki sette ekipçe hem çok eğlenmiş hem de bolca yemek yemişler. “Deli gibi yedik! Her sabah, ‘Günaydın, merhaba, bugün ne yiyeceğiz?’ diyerek başladık güne. Ekibimiz oldukça iştahlı bir ekip olunca yemek mevzusunun önünü alamadık. Setin başlangıcı ve bitişi arasındaki kilo farkımız gözlerden kaçmayacaktır,” diyor gülerek ve devam ediyor, “Çok keyifliydi. Filmimizin adını tam manasıyla yaşadık, çok sıcaktı ama setimiz o kadar güzeldi ki, o sıcak bile iyi geldi, yormadı. Bittiğinde herkesin üzüldüğü, kimsenin birbirinden ayrılamadığı ve son bir sahne daha çekmek istediği bir iş oldu. Bu enerjinin ekrana yansıyacağından çok eminim. Yönetmenimiz, yapım ve bütün ekip arkadaşlarımız, kısaca herkes müthiş bir ahenk içindeydi. O yüzden çok şanslıydık.” Furkan Andıç’la Meryem dizisinin ardından yedi sene sonra yine partner oldular. “Furkan’la yıllar sonra çalışmak o kadar güzeldi ki, ‘Bir üçüncü neden olmasın?’ diye aramızda konuşmaya başladık bile. Furkan ile çalışması, oyun paslaşması aşırı keyifli ve çok rahat, o yüzden yine yeni yeniden bir araya gelmeyi çok istediğim bir partnerim.” Peki o dönemki Ayça ve şimdiki Ayça’yı oyunculuk bakımından kıyaslasa neler söyler? “Büyümüşüm. Ayaklarım yere daha sağlam basıyor. Arada yedi aynı şekilde. Biraz topraklanmak kime iyi gelmez ki… Bir de tatlı tabii, enerji bulmamı sağlayan vazgeçilmezlerimden!”

Çekimde bambaşka, kendisine çok yakıştırdığımız bir imajla karşımızda. Son çekimimizde de yeni saç kesimiyle karşımıza çıkmıştı. Objektif arkasında da değişime açık olsa gerek. “Bu çekim bence gerekli cevabı veriyor,” diyor gülerek. “Yeni şeyler denemeyi her zaman çok seviyorum, bunun için de hep çok heyecanlanıyorum. ‘Kendimin bir başka hali nasıl olur?’ diye meraklanıyorum. Bu kadar kısa bir saçı da kullanmayı sevdim mesela, bir gün neden olmasın? Umarım okuyucular da senelik bir tecrübe var, bu tabii ki göz ardı edilemez. Oyunculuk her an öğrenmeye açık bir meslek. Bundan yedi sene önce bugüne kıyasla nasıl daha çömezsem, yedi sene sonra da bugün için aynısı olacak. Hep öğrenerek, gelişerek yola devam etmek istiyorum.”
“Artık eskisi kadar kendime yüklenmiyorum”

Geçmişte kendini çok eleştirdiğinden bahsettiğini hatırlıyorum. Bu özelliği devam ediyor mu? “Tabii, devam ediyor ama artık eskisi kadar kendime yüklenmiyorum. Eleştirilerimi yapıp, cebime koyup önüme bakıyorum,” diye cevaplıyor. Hayatta hiç planlı olmadığını, son dakika insanı olduğunu, hatta bir plan yaparsa da genelde ona sadık kalamadığını söylüyor. Anda kalmayı seviyor. Bunu yapamadığı, enerjisi düştüğü zamanlarda ise kendine ait yöntemleri var. “Enerjim düştüğü zaman, biraz kendi kabuğuma çekilip kendimle baş başa kalmak, nefesime odaklanmak bana her zaman çok iyi geliyor. Doğada yürüyüş yapmak da beğenirler. Denemek istediğim başka görünümleri de muhtemelen birlikte hayata geçiririz. Sizinle farklılıklara adım atmak çok heyecanlı.”
Yeni mevsim, yeni hisler

Eylül geldi bile. O da sonbaharın ne zaman geldiğini anlamayanlardan. Bir tek yazın girişini bir de şu anı hatırladığını, arasının olmadığını söylüyor. “Öyle koşturmacalı, dolu dolu ve heyecan içerisinde geçti ki, ‘Eylül gelmiş hoş gelmiş!’ diyebildim sadece.” Kendini en çok bahar mevsimine yakın hissediyor. “Hem ilkbaharı hem de sonbaharı ayrı seviyorum. Bir taraftan doğanın uyanması, yenilenmesi ve o tazelik duygusu bana kendimi çok daha iyi hissettiriyor. Yeni bir başlangıç gibi, doğanın uyandığı o dönemi çok seviyorum. Diğer taraftan, ağaçların yapraklarının renginin değiştiği, kışa hazırlandığı o hüzünlü dönemi de çok seviyorum. Muhtemelen sonbahar çocuğu olduğum için de olabilir.” O zaman yeni buluşmalara ve yeni başlangıçlara!
İlginizi çekebilir >>>>> Cemre Baysel: Yeni romantik