Fotoğraf: @instyletr
Rabia Soytürk’ü tanıdığımız ilk günden bu yana, duru güzelliği, neşesi ve kibarlığı hiç değişmedi. Kariyerindeki yükselen başarısının yanı sıra, içsel yolculuğunda da önemli adımlar attı. İhtiyaç duyduğu dinlenmenin ardından yeni projelere dair heyecan duymaya başlayan Soytürk, bu yıl içinde seyahat ettiği egzotik lokasyonlarla da hayata dair yeni perspektifler edindiğini söylüyor.
İki sene önce Temmuz sıcağında Bodrum’da gerçekleştirdiğimiz çekimin ardından, şimdi de 2025’in ilk sayısı için Erciyes’in zirvesinde bir araya geliyoruz.
Röportaj EYLÜL SOLAKOĞLU
Fotoğraflar DENİZ ÖZGÜN – ASITANE
Styling NAZLI KAYRAN
Kendini dinlediği bir yıl
Kapak çekimimizden önce, Zoom’da buluştuğumuz Rabia’ya, geride bıraktığımız yılı nasıl geçirdiğini sorarak sohbetimize başlıyorum. “Geçtiğimiz yıl çok çalışmadığım, daha çok dinlendiğim bir yıl oldu. Kendimi dinlediğim ve kendimi ifade ettiğim bir dönemdi. Ailem ve yakın arkadaşlarımla bolca vakit geçirdim, bu yüzden benim için güzel geçti,” diye cevaplıyor.
Son kapak çekimimizden bu yana güzel projelerde yer aldı. Kariyerine başladığı günden bu yana en çok hangi konuda değişimler geçirdiğini düşünüyor? “İlk günden bugüne kadar öğrendiğim en önemli şey bence set adabı oldu. O kadar çok sette vakit geçirdim ki, her setin farklı kuralları ve adabı olduğunu, uyum sağlamanın ne kadar zor ama bir o kadar da uyumlu olursan o kadar kolay olduğunu fark ettim. İş ahlakını daha iyi kavrayabilmiş oldum diyebilirim.”
“Algı açabilecek bir rol istiyorum”

Son dönemde yeni senaryolar okuduğunu biliyorum. Yakında onu ekranda göreceğimizi düşünüyorum. Bir senaryo önüne geldiğinde onu en çok ne çekiyor, merak ediyorum. Karakter mi, olay örgüsü mü? “İlk olarak karaktere, bana verilen karakterin huyunu, suyunu ne kadar çıkartabileceğime bakarım. Onu ne kadar gerçekçi yansıtabilirim, o önemli. Eğer karakter bana gerçek geliyorsa, insani duyguları hissettirebiliyorsa, o zaman senaryo içindeki gerçekliğe odaklanıyorum. Ama öncelik her zaman karakterde. Sonrasında tabii ki yönetmen, yapım, rol arkadaşlarım gibi faktörler de adım adım değerlendirdiğim unsurlar oluyor,” diyor. Uzun zamandır içinde polisiye türünde bir dizide yer alma isteği varmış fakat son birkaç senedir, akıl sağlığı problemi olan birini canlandırma isteği duymaya başlamış. “Otizmli bir birey olabilir, başka bir şey olabilir… Herhangi bir rahatsızlığı yansıtabileceğim ve algı açabileceğim bir rol olsun istiyorum,” diyor.
“Bir insanın gözündeki ışık benim için çok önemli”
Hayatındaki insanları çok seven, kendisi de çok sevilen biri Rabia. Girdiği her setin enerjisini yükseltiyor, iş arkadaşları yakın arkadaşlıklara dönüyor. Geçmişte bir röportajımızda, “Çok severim, sevdiğim her şeyi çok sahiplenirim. Arkadaşımı da çok sahiplenirim, eşyamı da, kendi kazancımla elde ettiğim, emek harcadığım her şeyi çok sahiplenirim,” demişti. Acaba yakınları, “Rabia’nın en büyük özelliği bu!” dese, bu hangi özellik olur? “Biri kesinlikle bahsettiğin, çok seven biriyim. Sahip olmayı biliyorum, bu varoluşumdan gelen bir özellik,” diyor. Bu soruyu arkadaşlarına da sormuş ve, “Her şeyi her yerde yaparsın sen ya!” cevabı almış. “Evet, doğru, bazen düşünmeden hareket edebiliyorum. Eğlence için, keyif için çoğu yerde, çoğu şeye cesaret ederim,” diyor gülerek.
Gerek aşk, gerek arkadaşlık ilişkilerinde kendisi için en önemli olanın dinlemek, anlatmak ve anlatabilmek olduğunu söylüyor. “Karşımdakinin göz teması benim için çok önemli. Bu sadece aşk ilişkilerimde değil, arkadaşlık ilişkilerimde de geçerli. Biriyle iletişim kurarken, derdimi anlatırken ya da dert olmasa da örneğin günümün nasıl geçtiğini anlatırken, o insanın bana bakması gerekiyor. Aşkta da, o kişinin bana sıkılmadan baktığını hissetmem gerekiyor,” diyor. Göz teması kurma özelliğinin oyunculuktan da geldiğini düşünüyorum. “Evet, göz teması kurmayı oyunculuktan aldığımı düşünüyorum. Bir insanın gözündeki ışık benim için çok önemli. O bana çok şey hissettirir. Eğer o ışık parlıyorsa, o kişi benim için ılımlıdır, samimidir, sıcaktır. Sevgilim de hayatımda sürekli vakit geçirdiğim biri olduğu için, onun gözündeki ışığın bana bakarken hiç sönmemesi gerektiğini düşünüyorum.”
Enerjisini sporda ve yeni projelerde buluyor

Uzun senelerin ardından ilk kez dinlenme fırsatı bulduğu bir yıl olduğunu konuşmuştuk. Son dönemde en çok neler yapmaktan hoşlanıyor? “Son dört sene içinde hiç durmadan çalıştım. O kadar yorucu yıllar geçirdim ki, bu yıl benim için rahat bir yıl oldu. Çok uyudum ve bolca dinlendim. Şu an aşırı enerjik hissediyorum, çok hareketliyim, hemen çalışmak istiyorum. Yerimde duramıyorum. Evde bile, “Şu kursa bakayım, buna da göz atayım,” diye araştırmalar yapıyorum. Tatil yapmak artık enerjimi atmamı sağlamıyor, insanları da yormaya başladım (gülüyor). Şimdi ise güzel bir projeyle ekrana dönmeyi istiyorum,” diyor heyecanla.
Beslenme ve egzersiz rutini bu süreçten nasıl etkilendi peki? “Ben yumurta ve peynir ürünlerini çok seviyorum. Her zaman çok sağlıklı beslendiğimi söyleyemem, genelde çalışırken daha fazla dikkat ediyorum çünkü bir iş yapıyoruz ve ekran önünde bulunuyoruz. O dönemlerde ister istemez psikolojik olarak daha fazla dikkat etme gereği duyuyorum. Bu iyi mi, doğru mu, onu da bilmiyorum tabii,” diyor. Beslenme konusunda daha rahat olsa da, spor konusunda hiçbir zaman rahata ermemiş. “Maksimum iki hafta spor yapmadığım olmuştur ve bu da beni çok rahatsız eder. Haftanın dört-beş gününü rahatça spora ayırıyorum ve bundan keyif alıyorum. Enerjimi bir noktada dengeliyor, atmasa da beni kendime getiriyor. Genelde spor salonunda egzersiz yapıyorum, birkaç gün kas çalıştıysam sonraki gün dengelemek için pilates yapıyorum.”
Doğayla yakın temasta
Rabia, bu sene sadece dinlenmedi aynı zamanda egzotik lokasyonlara seyahat etme fırsatı da buldu. Bali’de geçirdiği zamanın ardından yakın zamanda Maldivler’deydi. “Seyahat etmeyi çok seviyorum, bu aralar Güney Afrika’ya bakıyorum. Orada hayvanların doğal yaşam alanında kurulmuş oteller var. Uyurken etrafımızda aslanlar geziyormuş. Ben canlıları seviyorum! Hayvanları, onları doğal ortamlarında görmeyi çok seviyorum. Onlarla yakın temas kurmak, bana insan olduğumu hatırlatıyor,” diyor. Seyahati sırasında köpekbalıklarıyla yüzdüğü videoyu izledim. İyi cesaret! “Evet, tehlikeli olabilir ama onunla iletişim kurabiliyor olmak, yakınında bulunmak bana insani duygularımı hatırlatıyor. Ben ona zarar vermeyeceğimi, ondan korkmadığımı hissettirirsem, onun da bana yaklaşmayacağını ve daha rahat olacağını düşünüyorum.”
“Çok takipçisi olan insanların ses çıkarmaları gerekiyor”

Hayvanları, doğayı, canlıları çok seviyor. Kadın, hayvan, çocuk hakları gibi konularda duyarlı olduğunu biliyorum. Sıkça tartışılan bir konu üzerine onun da fikrini sormak istiyorum: Toplum tarafından tanınan, göz önünde olan insanlara bu konularda nasıl bir rol düşüyor? “Kesinlikle sessiz kalınmamalı,” diyor ve devam ediyor, “Çok takipçisi olan insanların ses çıkarmaları gerekiyor. Evet, bazen fazla yüklenildiğini biliyorum ama bir şeyler söylememiz gerekiyor çünkü çok insana sesimizi duyurabiliyoruz. Bu insanlar, yardıma ihtiyacı olan insanlar, bizden bekledikleri destek yardım etmek aslında. Hayat için, toplum için bekledikleri bir şey var, menfaatleri için değil. Özellikle kadın cinayetleri, kadın tacizleri, hayvanların katledilmesi gibi konularda sessiz kalınmamalı. Biz de canlıyız, onlar da canlı. İnsan-hayvan, kadın-erkek hiçbir ayrıma düşmeden, hepimizin, nefes alabilen her şeyin arkasında durulması gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda daha fazla destek olabiliyorsak, kesinlikle yapmalıyız.” Platformunu bu konularda kullanmasının yanında, sosyal medyanın hayatını çok etkilemediğini, kötü yorumlara pek bakmadığını ve keyif aldığı noktaya kadar kullandığını söylüyor.
“Ben yaz insanıyım”
Son olarak, hem yaz hem kış çekimi yaptığımız için soruyorum: Hangi mevsime kendini daha yakın hissediyor? “Zor bir seçim değil, ben yaz insanıyım. Ocak doğumlu olmama rağmen. Kar tatilini severim, kenarda sucuk ekmek yerken keyif alırım (gülüyor). Ama yaz tatilini sonuna kadar değerlendiririm, her sporunu, suyunu… Kış için aynı şeyi söyleyemem. O yüzden net bir şekilde yaz insanı olduğumu söyleyebilirim.”
İlginizi çekebilir>>>>> Ayça Ayşin Turan: “Yeni başlangıçlara!”