Louis Vuitton Les Extraits Koleksiyonu: Mimari ve parfüm arasındaki benzersiz diyalog

Bir işbirliğinin ötesinde iki güncel sanatçının ortak çalışmasının sonucu. Maison Louis Vuitton, 2021 yılında Master Perfumer Jacques Cavallier Belletrud ve efsanevi mimar Frank Gehry‘i sıradışı bir toplantıda bir araya getirdi. Bu buluşmanın sonucunda parfümü yüksek sanat seviyesine çıkaran olağanüstü bir koleksiyon doğdu. Bugün koleksiyon Myriad ile adeta parfümün anıtsal bileşenine saygı duruşuna evrildi.

Louis Vuitton Les Extraits Koleksiyonu, parfümün en üstün ifadesi olarak ortak bir tutkuya sahip iki yaratıcı arasındaki ahengi bir anlamda somutlaştırıyor. Yaşamları boyunca çalışmalarına yön veren ortak öge: geleneklerden özgürleşerek saf duygular yaratabilmek.

Myriad: Altın ile siyahtan renge dönüşür

Les Extraits Koleksiyonu’nun altıncı eserinde Jacques Cavallier Belletrud, parfümerideki büyük temaları yeniden yorumlamaya devam ediyor. Myriad ile “siyah altın” olarak bilinen çok değerli bir ağaç olan ud için orijinal bir nota sunuyor. Öylesine içe işleyen bir koku ki adeta diğer tüm kokuları da içinde barındırıyor gibi görünüyor. Usta parfümör, “Ud beni her zaman büyülemiş olan istisnai bir notadır” diye açıklıyor. İnanılmaz derecede karmaşık kokusu, kültürler ve çağlar boyunca benzersiz zenginlikteki tarihiyle ud, parfümörlere geniş bir ilham kaynağı sunuyor. Sonsuz varyasyonlara ortam yaratabilen bir nota olarak kendi başına bir koku ailesi oluşturuyor.

Parfümeride böyle bir şaheseri ve anı daha önce hiç olmadığı şekilde nasıl sunabiliriz?  Ud’un yoğun ve güçlü dokusunu, Extraits koleksiyonun imzası olan akıcılık ve hafiflikle nasıl birleştirebiliriz? Tüm bu sorulara cevap aranırken ud, bu tekil koleksiyonun gramerine büyük bir başarıyla uyarlanıyor. Jacques Cavallier Belletrud, bu eşssiz kokunun tüm yüzeylerini adeta ışıkla delip tüm rayihaları ortaya çıkarmayı amaçlıyor. Ud, sanki ışıkla gökkuşağının tüm renklerini yansıtan bir elmasmışçasına benzersiz notaları etrafa yayıyor.

Usta parfümörün Bangladeş’te şu an sadece Louis Vuitton’a özel çalışan bir tedarikçiden seçtiği istisnai Assam ud esansı, parfümün çıkış noktası oluyor. Louis Vuitton, uzun vadeli karşılıklı taahhüt koşulları altında, “udun odunsu, baharatlı derinliği ile karakteristik hayvansal notası arasında mükemmel bir denge” olan esansın tamamını kendine ayırıyor. Kontrast oluşturmak için bu formülde yüksek oranlar kullanılırken, çiçek notaları baskın ve bilinçli bir tercih oluyor. Jacques Cavallier Belletrud, Bulgar gülü esansının tazeliğini tabii ki Grasse’den gelen mayıs gülü ile birleştiren özel bir gül yaratıyor. Buna karşın, safran doğal olarak deri ve baharatlı etkilerini arttırırken kakao özütü de duygusal bir buluşmaya ortam hazırlıyor. Böylece bu ultra yönlü nota adeta en canlı renk ve dokulardan oluşan bir kaleydoskop gibi, kanatlanmaya hazır hale geliyor. Ambrette ve beyaz miskten oluşan yoğun bir koza kokuyu canlandırıp tene yayılıp daha uzun süre kalıcı hale gelirken, yosun notası da son dokunuş oluyor. Myriad, şık ve zamansız bir iz bırakan kadifemsi hissiyle Extraits stilinin virtüöz bir ifadesi olan en etkili tezatlarla ifade ediliyor. Bu ışıltılı bir derinlik, yoğun hafiflik ve binlerce renk ve nüanstan oluşan bir siyaha dönüşüyor.

Doğaya övgü

Jacques Cavallier Belletrud ve Frank Gehry, Les Extraits koleksiyonu aracılığıyla kendi varoluşlarındaki temel bir yakınlaşma noktasını da keşfediyor: Doğanın her yerde mevcut olan ilhamı. Doğanın muhteşem çeşitliliğine bir övgü niteliğindeki Myriad, sonsuz nüansların ışıltılı izinde yaşamın olağanüstü renk paletine saygı duruşunda bulunuyor.

Master Perfumer “O bizim rehberimiz,” diyor. “Frank ve ben, her ikimiz de etrafımızda esen rüzgarı seviyoruz. Hareketi ve akışkanlığı seviyoruz. İşte tüm bu kavramlar, Les Extraits koleksiyonunun kalbinde yer alıyor.”

Sanatta biyomimikrinin öncülerinden biri olan Frank Gehry, ilham almak için her zaman yönünü doğaya çeviriyor. Doğa, güzelliği ve sonsuz model çeşitliliğinin yanı sıra, günümüz dünyasının zorluklarına uyarlanmış sürdürülebilir mimariyi yaratmayı da mümkün kılıyor.

Jacques Cavallier Belletrud ise doğadan ve onun hazinelerinden ayrılamayan bir mesleği icra ediyor. Her gün, memleketi Grasse’ın kalbindeki Les Fontaines Parfumées’de dünyanın dört bir yandan gelen içeriklerle çalışıyor. Çiçek, bitki, baharat ve ahşap esansları aracılığıyla doğa ona hem sanatının malzemelerini hem de tüm kreasyonlarının temelini oluşturan harmoniyi sağlıyor.

Kategorizasyona meydan okuyan bir renk tonu

Bir parfüm koklanmadan önce görüldüğü için, Myriad’ın mesajı, alaca kırmızı ile amber pembesi arasında gidip gelen rengiyle ifade ediliyor. Bu cesur renk tonu doğanın sonsuz renk paletinin ebedi mucizesini hatırlatıyor.

Jacques Cavallier Belletrud tarafından yeniden keşfedilen parfüm özü

Jacques Cavallier Belletrud, 21. yüzyıla uygun çağdaş bir ifade kazandırmak amacıyla parfümü en asil haliyle yeniden keşfetmek için yola çıkıyor. Evrenin genişlemesi ilkesinden esinlenen Usta Parfümör, içten dışa doğru bir ivme kazandırmak, ışığı içine çekmek ve taze bir soluk almak arzusuyla Extrait’i yeniden tasarlamayı arzuluyor. 

Grasse’ın gururlu yerlisi Jacques Cavallier Belletrud, Les Extraits Koleksiyonu’nu modern parfümerideki birçok ana temayı yeniden ele alan beş kreasyonla sunuyor. Bir parfümörün oğlu ve torunu olarak bu onun damarlarında akan sanatın tarihine bir saygı duruşu niteliği taşıyor. Bu kıymetli mirası kutlamanın ve aynı zamanda sınırlarını yeniden tanımlamanın bir yolu…

Geleneksel üst/kalp/baz nota yapısının dışına çıkan Les Extraits, kendilerine ilham veren koku temasının özünü yakalayarak klasik parfüm mimarisinden uzaklaşıyor, ilham alınan koku temalarının esansını ortaya çıkarıyor: çiçeksi (Dancing Blossom), miskli (Cosmic Cloud), narenciye (Symphony), şipre (Rhapsody) ve amber (Stellar Times). Bu kreasyonlar, bir nevi yeniden keşfediliyor. Soyut koku formları, zamanın geçişinden arınmış, sanki hareket halindeyken yakalanmış gibi hafif bir şekilde asılı duruyor.

Şişe: Frank Gehry tarafından yakalanan hareket

Parfüm şişesi, Frank Gehry gibi dünyanın yaşayan en önemli mimarlarının bile henüz deneyimlemediği nadir alanlardan biriydi. Jacques Cavallier Belletrud’un koku kreasyonlarına yanıt olarak Gehry, serbestçe yüzen ve fizik yasalarıyla sınırlanmamış gibi görünen dinamik ve akıcı bir form düşünden yola çıktı.

Parfums Louis Vuitton için tasarımcı Marc Newson tarafından tasarlanan orijinal şişeyi baz alan Frank Gehry, önce çizgileri kıvrımlara dönüştürerek işe başladı. Elleriyle alüminyum levhayı buruşturarak şekillendirdiği hayali bir çiçeğe benzeyen göz alıcı bir kapak tasarladı. Artık ebedi olan bu akışkan form, kendi başına heykelsi ve ruhani bir sanat eseri olmasının yanı sıra hem teknik hem de estetik beceriyi yansıtan bir siluet olarak hafızalara kazınıyor. 

İlgili Makaleler