Fotoğraf: @calvinklein
Beş yılın ardından Calvin Klein podyumlara sessiz ama etkileyici bir dönüş yaptı. Ne dramatik bir kırılma hedeflendi, ne de nostaljik bir selam gönderildi. Bunun yerine, marka kendi sesine sadık kalarak, bugünün şehirli yaşam ritmine dokunan, net, ölçülü ve kendinden emin bir koleksiyon sundu. Bu güçlü dönüş, Calvin Klein’ın zamansız estetiğini hâlâ ne kadar güncel ve etkileyici bir şekilde sunabildiğini bir kez daha gösterdi.
Zamansız estetiğe güncel bir yorum



Fotoğraflar: @calvinklein
Calvin Klein’ın köklerinde gösterişten uzak bir yalınlık, stilin merkezine yerleşmiş bir konfor anlayışı ve her döneme adapte olabilen bir tavır yer alıyor. Yeni koleksiyon da bu mirası günümüz modasına yeniden çeviriyor. Sesini yükseltmeden ama hiçbir şeyi de gizlemeden doyurucu bir anlatı sunuyor. Şehir hayatının temposuna eşlik edecek giysiler, arınmış estetiğin içindeki inceliği ve netliği vurguluyor.
Defilenin dili: Net kalıplar, akışkan kumaşlar



Fotoğraflar: @calvinklein
Defilenin genel yapısı belirgin bir sadeliğe sahip. Kalıplar net ve keskin. Kumaşların yapısı ise hem akışkanlık hem de duruş sergileyebilecek şekilde seçilmiş. Terzilik geleneğine dayanan ama sokağın kendisi ile de bağ kurabilen bir yaklaşım söz konusu. Geniş omuzlu blazer ceketler, yere kadar inen düz kesim paltolar ve klasik takımlar, maskülen bir çizgiyle ama belirgin bir nötrlükle sunuluyor. Koleksiyon, cinsiyetsiz olmak adına çaba göstermiyor. Bunun yerine, her bedenin kendi doğallığına saygı gösteren bir ifade biçimi benimsiyor.
Konforlu şıklık



Fotoğraflar: @calvinklein
Paper-thin deri bomber ceketler, koleksiyonun modern ve hafif yapısını öne çıkarıyor. Yapılandırılmış yün kabanlar ise Calvin Klein’ın terzilik mirasına saygı duruşunda bulunuyor. Soğuk tonların hâkimiyeti belirgin; taş rengi, yumuşak gri, buğulu mavi ve derin kömür tonları koleksiyonun duygusunu belirliyor. Bu renk paleti hiçbir zaman karamsar bir his vermiyor, aksine şehrin zekâsını ve dinginliğini taşıyor.
Chino pantolonlar, oversize trikolar ve sade çizgili gömleklerle konfor ve zarafet aynı anda yakalanıyor. Bel çizgisi doğal, paçalar sade ve net. Yüksek bel ya da teatral silüetlerden uzak, giyeni yormayan ama karakter kazandıran formlar tercih edilmiş. Bu parçalar sokakta yürürken de, bir galeri açılışına katılırken de aynı rahatlıkla taşınabilecek türden.
Gösterişsiz sürdürülebilirlik



Fotoğraflar: @calvinklein
Koleksiyonun gücü sadece estetik değil, teknik detaylarda da hissediliyor. Hafif ama formunu koruyan yünler, iç göstermeyen viskon benzeri kumaşlar, yeniden işlenmiş pamuk karışımları ile Calvin Klein sürdürülebilirliğe dair güçlü ama gösterişsiz bir duruş sergiliyor. Koleksiyon, sürdürülebilirlik söylemine yaslanmadan, pratiğe dökülen bir bilinçle şekillenmiş.
Tamamlayıcı dokunuşlar



Fotoğraflar: @calvinklein
Ayakkabılar yalın ama dikkatli seçilmiş. Sivri burunlar, kısa topuklar ve sade bağcıklarla tamamlanan silüet, koleksiyonun geri kalanındaki ölçülülüğü ayakkabılara da taşıyor. Aksesuar kullanımı da aynı çizgide ilerliyor. Göze batmayan ama eksik de hissettirmeyen bir zincir kolye, fonksiyonel bir postacı çantası ya da sade deri eldiven gibi parçalar koleksiyonun parçası olmaktan öteye geçmiyor.
Tasarımların belki de en güçlü yanı, şehirli kimliği abartmadan yansıtması. Cazibeyi tamamen reddetmeden ama onu öne çıkarmadan dengede tutan bir duruş var. Calvin Klein için stil, sessiz bir dil gibi. Kalabalıkta göze çarpmayan ama fark edilen bir ifade biçimi. Bu defileyle marka, sadece geri dönmediğini, aynı zamanda modanın merkezinde hâlâ derin bir ritimle var olduğunu hissettiriyor.
İlginizi çekebilir >>>>> New York Moda Haftası: Michael Kors 2026 İlkbahar/Yaz Koleksiyonu