Mutsuz İlişkinin 7 Sebebi

Diyelim ki evlenmeye karar verdiniz: Hayatınızı, sonuna kadar o kişiyle birlikte geçirmeye karar verdiğinizde, kendi tarzınıza göre bunu kutlamak yapılabilecek en iyi şeylerden birisidir. Hayallerinizi birer birer yaşadığınız günlerde, hem doğru karar vermiş olmanın mutluluğu hem de her geçen gün birilkte büyüyerek yaşanan her şeyi el ele keşfetmenin hazzı paha biçilemezdir.
Ya da gerçekten tüm benliğinizle içinde olduğunuz bir ilişkidesiniz, mutlusunuz, eğleniyorsunuz, partnerinizle birbirinizi her geçen gün beslemeye devam ediyorsunuz.
Fakat ya bir gün tüm bunlar biterse? Bir gün gerçekten kendinizi köşeye sıkışmış, boğuluyormuş gibi hissederseniz? 
Elbette canınız yanacak fakat derin bir nefes alıp neler yapabileceğinizi gözden geçirmenin tam zamanı olduğunu unutmayın. Hiçbir şey için geç kalmış değilsiniz ve bu hayatta tecrübe ettiğiniz her şeyin bir anlamı var. 
Diyelim ki ilişkinizden artık eskisi kadar keyif almıyorsunuz, bazı şeylerin değiştiğini, bazı şeylerden artık eskisi kadar tat almadığınızı hissediyorsunuz. İletişim kanalları bir bir kapanıyor artık eşinizle aynı frekansta değilmiş gibi hissediyorsunuz. Bu noktada oyundan çıkmak elbette bir seçenek fakat öylece kestirip atmak içinize sinmiyor. Yapabileceğiniz bir şeyler var mı sorguluyorsunuz. İşte bu yazımızda bu durumda olan veya henüz çizgisi bu denli taşmamış ancak gidişatı eskisi gibi olmayan ilişkilerde neler yapabileceğinizi anlatıyoruz. 
Hep söylendiği gibi cicim aylarınızı günü gününe geri getiremeseniz bile hala o yörüngede ilerleyebilmek için gidişatta nelerin yanlış ilerlediğiniz bilmeniz gerekir. Biz bugün bu sebeplerden yedi tanesini konuşacağız. 

  • Sadece sizin keyif aldığınız şeyleri dur durak bilmeden yapmaya devam etmek

İlk okuduğunuzda bunun nesi sorun diye düşünebilirsiniz, kendinizi mutlu eden şeyleri elbette günlük hayatınızda yapacaksınız, önce siz mutlu olun ki karşınızdaki insanı da mutlu edebilin. Siz mutlu olmadan yansımanız nasıl mutlu olabilir ki? Buraya kadar hemfikiriz, fakat kastettiğimiz şey şu: İlişki bir takım oyunudur, bunu unutmayın. Bu oyunda iki tarafın da ortalık edip iş birliği yapması gerekir. Eğer sizin evinizin, ilişkinizin, evliliğinizin dışındaki ilgileriniz tüm saatlerinizi ve hatta günlerinizi kaplarsa bu sefer ilişkinizde uzaklaşmalar yaşar boşlukların oluşmasına sebebiyet vermiş olursunuz. Her akşam iki partnerin de bireysel olarak vakit geçirdiğini hayal edebiliyor musunuz? Sürekli olarak farklı insanlarla farklı şeyler paylaşmaya başlayan bireyler bir noktadan sonra ortak alan yaratamaz olurlar ve bu da ilişkinin beslenememesine yol açar. Evliliğinizin kalitesi partnerinizin ve sizin verdiği emekle doğru orantılı olarak artar. Bu yüzden ortak paydada buluşmayı bilmek evlilikte her konuda her zaman için büyük önem taşıyor.
Birlikte vakit geçirmek, bir şeyler paylaşmak derken kastettiğimiz sadece masanın iki tarafına oturarak gününüzün nasıl geçtiğinden bahsetmek değil ya da sosyolojik araştırmalarınızdan bahsedin demiyoruz. Akşam yemeğinden sonra yaptığınız bir yürüyüş, birlikte izlediğiniz güzel bir film, seks, yeni hobiler denemek, mutfakta vakit geçirmek… Aklınıza ne geliyorsa sizi ve partnerinizi irrite etmeyen her etkinlik olur, yalnızca size ait olsun yeter.

  • Partnerinizin değişeceğine inanmak / Partnerinizi değiştirmeye çalışmak

Eskilerde bir söylem vardır: “Koca terbiye edilmez, terbiyelisi alınır,” derlermiş. Haklılar. Bu yalnızca evlilikte geçerli de değil. Patronunuz, iş arkadaşınız, kardeşiniz, en yakın arkadaşınız… İnsanlar büyüdükçe değişir ve gelişir evet fakat bazı şeyler hiç değişmez. Mizaç ve yapı farklıları kendilerini hep belli eder. Kaldı ki herhangi bir ilişi çeşidinde de karşınızdaki insanı değiştirmeye çalışmak zaten çok çirkin bir davranış. Bu hem size hem de karşınızdaki kişiye eziyet.
Değişmek isteyen değişir, buna kesinlikle katılıyoruz fakat atlamamız gereken bir nokta var; eğer değişirse kendisi istediği için, biz zorladığımız için değil. Değişmemeyi seçmesi de size az değer verdiğinden ya da sizi umursamadığından değil, davranış sürdürülebilirlik sıkıntısı yaşayacağı içindir. İnsanlar kelimelerle ifade edemese de kendilerini içten içe tanırlar, neleri yapabileceklerini neleri yapamayacaklarını az çok kestirebilirler. Bu yüzden ortada değişebilecek şeyler varsa zaten değişir. Gözünüzü belli noktalara dikim oralarda belirgin farklılıklar görmek istemek, bunun için çabalamak, sinirlenmek sizi, ilişkinizi ve karşınızdaki kişiyi yalnızca yıpratır. İnat etmeyin, kabul edin.

  • Herkese iyi bakmak, kendiniz hariç

Herkesle iyi olun, herkesi gerçekten çok sevin, sevdikleriniz ihtiyaç duyduğunda onlardan desteğinizi esirgemeyin; bunlar çok güzel şeyler. Peki ya siz? Siz iyi misiniz? Sizin duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarınız karşılanıyor mu? Siz mutlu musunuz? Aynaya baktığınızda gördüğünüz insandan memnun musunuz mesela? Bunları hiç düşündünüz mü?
Özellikle çocuk sahibi olduğunuzda, lütfen ama lütfen kendinizi ikinci plana atmayın. Siz evet artık anne veya babasınız. Fakat bu bir karakter yenilemesi değil bunu unutmayın. Yaşadığınız sadece bir karakter eklemesi. Eklemesi. Ebeveynlik güncellemesini yüklemeniz gerekiyor gibi varsayın. Ama sadece o yüklediğiniz ebeveynlik güncellemesi olmayın. Unutmayın temelde zaten siz olmasaydınız gelen güncellemeyi yükleyecek bir tabanımız olmazdı. Bu yüzde değişin, gelişin ama asla eksilmeyin. Tek’e  düşmeyin ve sahip olduğunuz sıfatların hepsine yerinizin olduğunu unutmayın. Önce kendi üstünüzde çalışın, siz iyi hissedin, siz mutlu olun ki enerji alanınıza giren insanlarda bunun yansımasını görebilin.

  • Sürekli bekar halinizi düşünmek 

Büyüsü kaybetmiş evliliklerin/ilişkilerin en önemli zehirli düşüncelerinden birisi de çiftlerin bekar hayatlarını/hallerini sıklıkla düşünmesidir. Hayattan ne kadar daha çok keyif alacaklarını, sorumluluklarının ne kadar da azalacağını… Eğer bekar olmak istiyorsanız, boşanabilirsiniz, ayrılabilirsiniz. İçinde bulunduğunuz alan artık size hizmet etmiyorsa, sizi beslemiyorsa zaten o ilişkinin içinde olmamalısınız. Fakat hem ayrılmaya cesaret edemeyip hem de yalnız olduğunuzu düşünürseniz kendinize eziyet etmiş olursunuz.
İlişi içinde olduğunuz sürece sadakatinizi lütfen riske atmayın. Bu hem size hem de partnerinize onarımı mümkün olamayacak zararlar verebilir.

  • Tamamlanmayı beklemek

Şimdi size bir şey söyleyeceğim, şaşıracaksınız. Yapbozun o eksik parçası düşüncesi tamamen gerçek dışı. Gerçek hayatta böyle bir şey yok.
Dolayısıyla karşınızdaki insandan sizi tamamlamasını beklemek de bir o kadar hayalci bir yaklaşım. Öncelikle yapmanız gereken kendinizi eksiklerinizi de işin içine dahil ederek tam kabul etmek. Her insan farklıdır, her insanın iyisi ve kötüsü birbirinden apayrıdır bu yüzden sizin eksiğiniz size eksik gibi görünse de bir başkasına yeterli veya fazla gelebilir. İşte tam da bu sebepten eksiklik olarak düşündüğünüz şeylerin hiçbiri somut olarak sizi eksiltmez. Siz böylesinizdir, onlar öyledir.
Önemli olan hayat yolunda paralel çizgilerde yürüyebilmek.
Varlığınızla, sahip olduğunuz veya olamadığınız tüm özelliklerinizle; siz harikasınız. Yapbozunuzsa tamam. Çerçeveletip gururla duvarınıza asabilirsiniz.

  • “Ben hep haklıyım”cılık

İçinde bulunduğunuz ilişki, F1 yarışı değil. Her şeyden önce her zaman haklı olmanız zaten ihtimal dahilinde değil. Her zaman haklı olamayacağınız gibi ilişkinizde de her zaman haklıyı oynamamalısınız. İşaret parmaklarınızı sallayarak birbirinize büyük cümlelerle bağırırken atladığınız ve yıprattığınız en önemli şey ilişkinizdeki saygı faktörü. Geri dönüşü gerçekten çok mümkün olmayan o saygıyı kaybettiğinizde yerine eş başka şeyler de koyamazsınız.
O yüzden: “Ben demiştim”, “Sana söylemiştim”, “Benim dediğim doğru”, “Hayır ben haklıyım” gibi cümlelerle ilişkinizi yıpratmamalısınız. Partnerinizin davranış ve fikirlerine saygı duymalısınız. Oralar sizin etki alanınızın dışında kalmalı.

  • “Ben kendime hep yeterim”cilik

Kendi başınıza hayatta kalıyor olmanız, kendi ayaklarınızın üzerinde güvenle ve başarıyla yükselmeniz harika! Bunun yaşattığı tatmine eş hiçbir eylem yok şu hayatta. Güçlüsünüz, başarılısınız, özgüven ve özsaygıyla donanmışsınız; gerçekten harika. Fakat hep yek hep tek başıma anlayışı ilişkinizi çıkmaza sokabilir. Kendinizden ödün verin, özellikle kadınlar için zayıf davranın, öyle görünün demiyorum. Bu bizim de asla kabul etmediğimiz bir olgu. Aklınızda tutmanızı istediğimiz tek şey: Hayatta yardıma ihtiyaç duyulabilir. Alanınızı karşınızdaki insana açmak dünyanın sonu değildir. Gardınızı bir kenara kaldırıp partnerinizin sizi görmesine izin vermeniz korunmaya muhtaçsınız demek değildir.
İlişki bir takım oyunu ve bu oyunda verdiğin kadar alırsın, aldığın kadar vermelisin’cilik yıpratır. İmece usulü ilerlemeyi de bilmeli, olayları sağlıklı bir şekilde tahlil etmeli ve hareket planınızı tüm bunları göz önünde bulundurarak yapmalısınız.
Aksi takdirde yıpranma payınızın önünü alamayız.

İlgili Makaleler