Özgür ve özgün bir ruh

İletişim alanında butik hizmet anlayışı ile yıllardır adından söz ettiren BURCU ÇOTUK, şimdi de bilgi ve donanımını sinema ve oyunculuk alanında ürettiği projeler ile ortaya koyuyor.

Yaşam alanlarından ve buralarda geçirdiği zamandan ilham alarak yeni projeler geliştiren Burcu Çotuk ile evinin dekorasyonu, iş temposu ve hayalleri üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Sizi iletişimci olarak tanıyoruz, şimdi oyunculuk ve yapımcılık da eklenecek. Hepsi bir arada mı yürüyecek?

Çok uzun yıllardır iletişimciyim. Bana göre iletişim vücudumdaki damarlar gibi, yani olmazsa olmaz. Bazen kan deli akar damarda, bazen de sakinleşir; aynı hayat gibi. Oyunculuk ise kalbimin orta yerinde. Birkaç kısa filmde oynadım, yönetmen oyun dediği
an sanki hayat başlıyor, yaşadığımı hissediyorum. Yapımcılık ise beynim gibi ve aslında bence bu işin matematiği. Her zaman zihnime güvenim tam. Hepsinin birlikte ve ayrı ayrı hayatımda yeri var. Üstelik birbirlerini de destekliyorlar.

Bu alanlarda kendinizi nasıl geliştiriyorsunuz?

Oyunculuk için İstanbul Film Akademi’de dersler alıyorum, proje gruplarına katılıyorum. Kısa filmleri de orada çektik. Los Angeles’ta Stella Adler Studio of Acting’de dönemsel eğitimlere katılmayı planlıyorum. Yapımcılıkta ise Zeynep Atakan’ın proje çalışma gruplarındayım ve klasik yapımcılık eğitimi alıyorum. Şimdiden birkaç dizi fikri çıktı bile. Bir tanesi dijital para ve dijital dünyaya adım atan çok iyi bir senaryo fikri, diğeri ise aile işletmelerinde yaşananlar. 

Biraz da iletişimci yönünüzden bahsedelim?

Çalışma hayatına başladığımdan beri, hep reklam – PR tarafında oldum ve yaptığım işi çok sevdim. Dinamik, değişen – dönüşen ve dönüştüren canlı bir yapı. Ayak uydurmakta zorlandığında bile hep bütünün bir parçası olduğunu hissedersin. İletişim benim işim

ama aslında hepimizin hayatında yeri var. Bu yüzyılda artık yemek yemek, su içmek gibi. Eviniz ile iletişiminiz nasıl? En çok neresinde vakit geçirmeyi seviyorsunuz?

Evim yenilenme ve deşarj alanım. Minimalist tarzda dekore edildi. Tüm eşyalarımın fonksiyonel ve estetik olmasına özen gösterdim. Hepsi tek tek, düşünülerek alındı. Mobilyalarımın uzun ömürlü olmaları da benim için önemli, birçok eşya yaklaşık 20 yıllık. Evde en çok salonda vakit geçiriyorum. Mutfakta vakit geçirmek ise terapi gibi geliyor.

Eviniz yeni projelerinize de ilham veriyor. Biraz da bunlardan bahsedebilir misiniz?

Pandemi ile herkes evinde vakit geçirmeye alıştı; daha çok film izlemeye, daha çok kitap okumaya başladık. Evde çekilecek sitcom’lar hayal ediyorum. Mesela sadece mutfakta geçen çay kahve muhabbetleri. Ya da salonda, yemek masasında lezzetli yemekler eşliğinde sevgi, dostluk, arkadaşlık, aile kavramları ve tabii kırılan potların işlendiği bir senaryo… Henüz hepsi fikir aşamasında ama biliyorum ki hayata geçecek. 

Gelecekteki hedefleriniz, hayalleriniz neler?

Önümüzdeki yıllarda, geleneksel iletişimin yanı sıra yeni araçlar ve projelerle ilerlemek istiyorum. Aslında sinema ve diziler benim için hem araç hem de amaç, bir iletişim şekli, kendini ifade etme biçimi. Sorumluluk almayı ve insiyatif kullanmayı seviyorum.
Aynı zamanda hızlı ve iyi ekip kurabiliyorum. Değişim ve dönüşüm isteğim de yüksek.
Hep kendimi geliştirme ve hayatı yaşama peşindeyim. Bütün
bunlar bana defalarca hayallerimi gerçekleştirme imkânı sağladı, yenileri de olacak, inanıyorum.

İlgili Makaleler