RIKAS Hospitality Group ve Paris Society, hayatı dolu dolu yaşamanın simgesi olan “La Vita Alla Grande” ruhunu bu yaz Bodrum’a taşıdı. Paris, Saint-Tropez, Roma ve Dubai gibi dünyanın en gözde destinasyonlarında sofistike tarzı ve ışıltılı atmosferiyle fark yaratan Gigi Rigolatto, Mandarin Oriental, Bodrum’da çok özel bir pop-up konseptiyle misafirlerini bu yaz ağırlayarak yazın en çok ilgi gören destinasyonlarının başında geldi.
İş hayatına nasıl başladınız? Sizi bu sektöre yönlendiren ne oldu?
İş hayatına aslında oldukça erken yaşta adım attım; üniversite yıllarımda Hukuk gibi farklı sektörlerde deneyim kazanarak kendi yolumu keşfetmeye çalıştım. Ancak içimde hep güçlü bir tutku vardı: yeni insanlarla tanışmak, onları bir araya getirmek, unutulmaz anlar yaratmak ve farklı kültürleri aynı sofrada buluşturmak… Babam da yeme içme konusunda son derece meraklıydı; hatta Türkiye’deki Chaîne des Rôtisseurs’ün kurucu üyelerinden biriydi. Dolayısıyla bu tutku çocukluk yıllarımdan itibaren içimde büyüdü. Tüm bu birikim, beni doğal bir şekilde gastronomi ve misafirperverlik dünyasına yönlendirdi. Çünkü bu dünyada her gün ya yeni bir hikâyenin parçası oluyorsunuz ya da bizzat yeni hikâyeler yaratıyorsunuz.
Paris Society International ve RIKAS gibi global yapılar içinde bir Türk kadın yönetici olmak nasıl bir deneyim?
Bence bu hem gurur verici hem de büyük bir sorumluluk. Türk kültürünün sıcaklığını ve misafirperverliğini global bir vizyonla harmanlayarak uluslararası arenada temsil edebilmek benim için çok değerli. Bir yandan kültürel köklerimi ve zenginliğimi yansıtırken, diğer yandan uluslararası standartlarda yönetim anlayışımı ortaya koyuyorum. Bu çeşitlilik, bana eşsiz bir bakış açısı ve güçlü bir perspektif kazandırıyor.
Bu yolculukta kadın lider olarak karşılaştığınız en büyük zorluk neydi?
Kadın lider olarak en büyük zorluk, farklı kültürlerden gelen ekipleri ortak bir vizyonda buluşturmak oldu. Kuşkusuz, yıllarca erkek egemenliğinde şekillenmiş bir sektörden bahsediyoruz ve zaman zaman önyargılarla karşılaşabiliyoruz. Ancak ben her zaman net, kararlı ve samimi bir duruşun en güçlü yanıt olduğuna inanıyorum. İçtenlik ve şeffaflık başarıyla birleştiğinde, kapıların kendiliğinden açıldığını görüyorsunuz.
Global bir markanın kimliğini temsil etmek sizi en çok heyecanlandıran şey ne?
Bir markanın kimliğini temsil etmek, aslında bir hikâyeyi yeniden ve yeniden anlatmak gibi… Beni en çok heyecanlandıran şey, bu hikâyeyi dünyanın farklı şehirlerinde, farklı dillerde ama aynı ruhla paylaşabilmek. Gittiğimiz her destinasyonda, bulunduğumuz şehrin ruhunu markanın DNA’sına işlemek ve bunu misafirlere hissettirmek inanılmaz ilham verici bir süreç.
Paris Society International ve RIKAS Hospitality Group’un dünya genelinde yer aldığı şehirleri nasıl seçtiğini anlatır mısınız?
Bizim için şehir seçimi sadece harita üzerinde bir nokta belirlemekten ibaret değil. Öncelikle o şehrin enerjisini, gastronomi potansiyelini ve yaşam kültürünü hissetmek çok önemli. Uluslararası seyahat trafiği, hedef kitle profili ve şehrin bize sunabileceği özgün deneyim potansiyeli, kararlarımızda daima öncelikli kriterlerimiz arasında yer alıyor.
Gigi markası Bodrum’da nasıl konumlandırıldı?
Bodrum, Akdeniz ruhunu en saf hâliyle taşıyan, kozmopolit bir destinasyon. Gigi Bodrum’u, Mandarin Oriental, Bodrum’un büyüleyici atmosferinde; sofistike ama bir o kadar da samimi ve rahat, yerel dokunuşlarla zenginleşmiş bir Akdeniz deneyimi olarak konumlandırdık. Amacımız, misafirlerimizin kendilerini hem en yakın arkadaşlarının evinde ağırlanıyormuş gibi sıcak ve samimi hissetmeleri hem de unutulmaz, keyifli ve sofistike bir deneyim yaşamalarıydı.
Türkiye’de Gigi’yi açma fikri nasıl doğdu?
Türkiye, güçlü gastronomi mirası ve misafirperverlik kültürüyle uzun zamandır radarımızdaydı. Türk biri olarak ülkemde bir açılış yapmak benim için ayrı bir heyecandı. Ancak her şey doğru zaman ve doğru fırsatla başlar. Bodrum, son yıllarda hem yerli hem de uluslararası turizm açısından yaz aylarının en gözde destinasyonlarından biri hâline geldi. Dünyanın dört bir yanından gelen misafirleri ağırlayan kozmopolit yapısı ve Mandarin Oriental, Bodrum’un sunduğu benzersiz ortam, Gigi markası için mükemmel bir başlangıç noktası yarattı.
Türkiye’deki misafirlerin beklentileri size göre Avrupa’daki Gigi lokasyonlarından nasıl farklı?
Türkiye’deki misafirler, samimiyet ve kişisel ilgiye çok değer veriyor. Avrupa’daki lokasyonlarda ise konsept, estetik ve mekân deneyimi biraz daha ön planda. Bodrum’da biz bu iki yaklaşımı bir araya getiriyoruz; hem kusursuz bir ambiyans hem de sıcak ve içten bir misafirperverlik sunuyoruz.
Eğer genç bir kadına kariyerinin başındayken bir tavsiye verecek olsanız, bu ne olurdu?
Cesur ol. Konfor alanının dışına çık, yeni şeyler dene ve kendini sürekli zorla. Fırsatlar genellikle alışılmışın dışında saklıdır. Ve ne yaparsan yap, kim olduğunu ve nereden geldiğini unutma; köklerin, ailenden aldığın değerler ve eğitim, seni daima güçlü kılar.
Bugün olduğun kişi, geçmişinle ve çevrende seni şekillendiren insanlarla inşa edildi. Bu nedenle geçmişini unutmadan, her zaman kim olmak istediğine odaklan.
