İstanbul’un çağdaş sanat sahnesine taze bir soluk getiren Ruzy Gallery, bu yıl ilk kez Contemporary Istanbul’da yerini aldı. Galerinin kurucusu Esra Çevik, hem mimarisiyle hem de sergilediği uluslararası sanatçı seçkisiyle dikkat çeken bu genç oluşumun arkasındaki vizyoner isim. Finans dünyasından sanat dünyasına uzanan yolculuğunu, galeri fikrinin nasıl doğduğunu ve Contemporary Istanbul kapsamında ziyaretçileri bekleyen özel projeleri kendisinden dinledik.

Öncelikle sizi tanımak isteriz…
Ben Esra Çevik, Ruzy Gallery’nin kurucusuyum. Benim için galeri hem bir nefes alma alanı hem de bir meydan okumadır — estetik ve sanat tutkusunu, gerçekten anlamlı bir şey yaratma arzusu ile birleştirebildiğim bir yer. Boğaziçi Üniversitesi’nden mezun oldum ve kariyerime ilk olarak finans sektöründe başladım. Sanat her zaman tutkum oldu: mekanların estetiğini, detayları gözlemlemeyi, farklı dönemlerin nasıl birleştiğini ve stillerin nasıl değiştiğini keşfetmeyi çok seviyorum — klasik sanattan çağdaş sanata kadar. Bu tutkunun bir gün mesleğe dönüşeceğini hiç düşünmemiştim, ama şimdi söyleyebilirim ki: bir ekonomist olarak edindiğim beceriler, galeri dünyasında bana büyük ölçüde yardımcı oluyor.
Ruzy Gallery alışık olduğumuz galerilerin dışındaki, geçirgen mimarisiyle öne çıkıyor. Bu galerinin kuruluş hikayesini sizden dinlemek isteriz.
Galeri fikri birkaç yıl önce ortaya çıktı. Bu, sanata olan tutkumun doğal bir devamıydı diyebilirim. Ancak benim amacım sadece bir galeri yaratmak değildi; insanın içinde bulunmak, deneyimlemek isteyeceği gerçek bir sanat mekânı oluşturmak istedim — adeta yaşayan bir galeri.
Öncelikle, mekânın klasik galeri estetiğini villa mimarisiyle birleştirmesini istedim. Gün ışığının çok önemli olduğuna karar verdik — çünkü eserler farklı ışık altında farklı şekilde kendini gösteriyor. Galeri iki alana ayrılıyor: giriş katında beyaz duvarların sadeliği ve şeffaflığı, eserlerin ön planda olmasını ve dikkatin en yüksek seviyede toplanmasını sağlıyor. İkinci katı ise antika ve detaylara olan kişisel tutkumdan ilhamla dekore ettim. Burada eserler ayrı ayrı değil, bir iç mekânın parçası olarak sunuluyor: tarihle dolu duvarlar, davetler için büyük bir masa ve müzik bu mekânın temel ögeleri.
Galerinin kuruluş hikâyesi bugün de devam ediyor — her proje, her sergi, her sanatçı, koleksiyoncu ve yolumuzun bir parçası olan her kişiyle birlikte.
Yeni bir galerici olarak bu sene ilk defa CI’a katılıyorsunuz. CI kapsamında bizi nasıl bir sergi bekliyor?
Benim için Contemporary Istanbul’a katılım büyük bir anlam taşıyor. Bu, Ruzy Gallery’nin çalışmalarının yerel piyasadaki uzmanlar tarafından bir tür takdiri, aynı zamanda da uluslararası sahneye çıkışımızdır. Bu etkinliği büyük bir sorumluluk ve aynı zamanda kendimi, vizyonumu ve hedeflerimi sunmak için eşsiz bir fırsat olarak görüyorum.
Galerimizin kuruluşundan itibaren hedefimiz uluslararası sahneye açılmak oldu. Bu nedenle standımız, Hollandalı küratör Thom Oosterhof’un küratörlüğünde güçlü bir uluslararası sanatçı seçkisini sunarken, aynı zamanda Türk sanatçıları da kapsıyor. Bu bizim için gerçekten önemli bir adım çünkü katılımcılar arasında dünya çapında tanınan sanatçılar bulunuyor; özellikle blue chip sanatçısı Pam Glick. Genel olarak her bir sanatçı ayrı bir dikkat ve ilgiyi hak ediyor.
Seçkimiz çağdaş sanata dair çeşitli, deneysel ve kavramsal olarak güçlü yaklaşımları bir araya getiriyor. Sergide yer alan isimler: Alexandros Vasmoulakis, Amalie Jakobsen, Angela Santana, Anne von Freyburg, Gracelee Lawrence, Hugo Capron, John Riepenhoff, Maria Bang Espersen, Vickie Vainionpää ve adı daha önce geçen Pam Glick. Ayrıca galerimizin temsil ettiği sanatçı Çağatay Odabaş’ın eserleri ile Ruzy Gallery desteğiyle üretilmiş Kemal Özen’in heykeli de standda yer alacak, ayrıca yaklaşık bir yıl önce birlikte çalışmaya başladığımız sanatçı Denys Struk’un eserleri de yer alacak.
Bir diğer önemli nokta ise, CI’da sunduğumuz bu proje aslında galerimizde fuarın hemen ardından açılacak Formative sergisine bir giriş niteliği taşıyor. Hem standın hem de serginin küratörü, yaklaşık altı aydır birlikte hazırlık yürüttüğümüz Thom Oosterhof.
Herkesi sadece CI’daki Ruzy Gallery standını değil, aynı zamanda galerimizde 2 Ekim’de başlayacak Formative sergisini de ziyaret etmeye içtenlikle davet ediyorum.
Gelecek sergi programından da bahsedebilir misiniz?
Daha önce de bahsettiğim gibi, Ruzy Gallery’nin bir sonraki sergisi uluslararası proje Formative olacak. Bizim için çok önemliydi ki küratör Thom Oosterhof, serginin konseptini geliştirirken yerel kültürü dikkatle araştırarak yola çıktı. Bu sergi, Contemporary Istanbul’da ziyaretçilere sunulacak uluslararası sanatçı seçkisini, çok daha geniş bir ölçekte ortaya koyacak.
Formative’in kavramsal temeli Ahmet Hamdi Tanpınar’ın şu sözlerine dayanıyor: “İnsanlar bile bazen tanımadıkları şeylerin yansıması olabilir.” Sessiz ama güçlü bir tonda dile gelen bu ifade, serginin merkezinde yer alıyor.
Sergideki eserler sanatçıların kişisel deneyimlerinden, sezgilerinden ve hafızalarından besleniyor ve yaratım süreci içinde kendi özerk yaşamlarını kazanıyor. Sanatçıların kullandığı malzemeler burada yalnızca bir araç değil; adeta bir “ortak yazar” gibi konumlanıyor. Malzemenin doğası ve verdiği tepkiler, sanatçıyı tekil bir yaratıcı pozisyonundan çıkararak onu sürekli gelişen, açık bir diyaloğun parçası haline getiriyor.
Gördüğünüz gibi, galerimizi açarken belirlediğimiz motto giderek daha da güç kazanıyor: Sonsuz merak. Bundan sonra ise bizi yalnızca daha heyecan verici keşifler bekliyor