Hafsanur Sancaktutan: “Şöhret amaç değil, eşlikçi”

26 Temmuz 2025
hafsanur sancaktutan

Duru güzelliği, kalpten oyunculuğu ve objektife yansıyan enerjisiyle yeni neslin en sevdiğimiz isimlerinden Hafsanur Sancaktutan, XO Cape Arnna’nın sahilinde, Dioriviera koleksiyonundan parçalarla.

Temmuz kapak kızı değişime öncülük eden Hafsanur Sancaktutan

Yeni dönem, yeni sayı, tam güç ilham!” motto’suyla hazırladığımız, bizim için önemli bir dönüm noktası olan Temmuz sayımızın kapak kızı, değişimi temsil eden ve ona öncülük eden bir isim: Hafsanur Sancaktutan. O, kariyerinin başından bu yana canlandırdığı her karaktere kendi sesinden bir parça bırakmayı başardı. İzleyiciyle arasında kurduğu bağ ekrandan ibaret değil, çok seviliyor ve bunun değerini bildiği de hissediliyor. Fethiye’nin göz alıcı sahil şeridindeki XO Cape Arnna otelde bir araya geldiğimiz Hafsanur, Dioriviera koleksiyonunun yeni parçaları içinde, her zamanki gibi büyülüyor.

hafsanur sancaktutan
@instyle.tr

Her insan ışıltılı bir dünyanın içine doğmaz. Zamanla içlerinde büyüttükleri cevher, sızacak bir çatlak bulur ve dışarı çıkar. Hafsanur Sancaktutan’ın hikayesi tam da böyle. Kendi yarattığı ışıkla parlayan, hayallerini gerçeğe dönüştürmek için mücadele vermiş biri. Dingin bir duruşu olsa da bunun altında hem muzip bir kişilik hem de bakışlarına bir anlatıcı hâli hakim. Gücünü çoğu zaman kırılganlığından alıyor çünkü o kırılganlığı saklamak yerine sahiplenenlerden. Seneler sonra ilk kez bir araya geliyoruz ve hayalleriyle, iç dünyasındaki dönüşümlerle, güçlü yanları kadar savunmasız anlarıyla onu kendi kelimeleriyle dinlemek istiyorum. Kariyeri, ismi büyüdükçe kendisinde nasıl değişimler oldu? Şöhret kavramıyla arası nasıl? “Ben hâlâ aynı heyecanla sete giden, hâlâ bir sahne için kalbi hızlanan biriyim. Ama evet, adım büyüdükçe sorumluluğum da büyüdü. Şöhret benim için bir amaç değil, bir eşlikçi. Işığı da var, gölgesi de… Önemli olan kendini onunla tanımlamamak. Ve ben hâlâ kendimi tanımaya çalışıyorum,” diyor.

“Kapadokya süreci dönüştürücüydü”

Ekranın sevilen yapımlarından Siyah Kalp dizisi yakın zamanda final yaptı. Kendilerini genç yaşta terk edip varlıklı bir iş adamıyla evlenen annelerinin izinden Kapadokya’ya gelen ikiz kardeşler Nuh ve Melek’in hikayesini konu alan dizide Melek’i Hafsanur, Nuh karakterini ise Prime Video imzalı, Nicole Kidman’ın başrolde yer aldığı Nine Perfect Strangers dizisinin ikinci sezon kadrosuna dahil olarak bizi gururlandıran Aras Aydın canlandırdı. Hafsanur, dizinin çekimleri için uzun süre Kapadokya’da kendine bir hayat düzeni kurdu. “Kapadokya’da geçirdiğimiz set süreci hem mesleki hem de kişisel olarak dönüştürücüydü. Oranın doğası çok başka. Bazen sabahın beşinde sisin içinde uyanıyorduk, bazen gün batımında bir sahne çekerken sadece karakter değil, ben de değişiyordum. Doğayla iç içe olmak çok besleyiciydi ama şehirden uzak olmak zaman zaman yalnızlaştırdı da. Yine de Melek’i orada yaşatmak çok özeldi,” diyor.

@instyle.tr

Bazen buna şaşırsam da, Z kuşağına ait bir oyuncu. 2000 doğumlu. Tabuları yıkan, algıları değiştiren, bildiğimizi sandığımız birçok şeyi farklı yollardan öğreten bir nesil. Peki, o mesleğin ve sektörün bu jenerasyonla birlikte nasıl bir dönüşüm geçirdiğini düşünüyor? “Bizim kuşak daha sorgulayıcı, daha cesur ve daha açık. Sektörde bir zamanlar sadece ‘güzel olmak’ ya da ‘ünlü olmak’ başrol olmak için yeterliymiş. Ama bizim kuşakta ne söylediğin, nasıl durduğun, neye hizmet ettiğin de önem kazanıyor. Bu dönüşümü gözlemlemek heyecan verici. Çünkü sadece mesleği değil, sektörün zihniyetini de değiştiriyoruz,” diyerek çok yerinde bir tespitte bulunuyor.

Değişim rüzgarları

Değişim rüzgarları esse de, özellikle konu güzellik kavramının ele alış biçimi olduğunda, dünya yerinde sayabiliyor. Kadınların başarılarının güzelliklerine bağlanması ya da bazen sadece güzel bir yüzden ibaret görülmeleri, hem medya olarak bizim hem de oyuncuların değiştirmek ve dönüştürmek için mücadele etmekten yorulmaması gereken bir olgu. Hafsanur da doğallığıyla, konuşma ve üretme cesaretiyle elini taşın altına koymaya devam ediyor her seferinde. “Güzellik bazen bir avantaj gibi sunulsa da, özellikle kadınsan, seni sadece onunla tanımlamaya çalışan bakışlarla da yüzleşmen gerekiyor. Bu da bir nevi sınırlanmak aslında. Oysa ben kendimi sadece bir vücut, bir yüz değil, aynı zamanda bir duygu, bir hikaye olarak da var etmeye çalışıyorum,” diyor. Peki, kendiyle barışık mı? “Kendimle barışmak bir süreçti, o yolculuk hâlâ devam ediyor. Ama bugün durduğum yerden geriye dönüp bakınca, ‘İyi ki’ diyorum.”

@instyle.tr

Duygular üzerine

Duygusal, zaman zaman kırılgan biri. Geçmiş röportajlarından birinde,“Oyuncu olmasam bunca duyguyu nerede harcıyor, nerede hafifletiyorolurdum, bilmiyorum,” demişti. Duygularını kontrol etmeyi nasıl başarıyor, ya da başarabiliyor mu? “Ben duygularını çok yoğun yaşayan biriyim. Kalbimle oynuyorum, aklımla değil. Dolayısıyla her şeyden etkileniyorum. Bir replik, bir müzik, bir bakış… Oyunculuk bana bu duyguları akıtacak bir nehir gibi. Kontrol etmeyi değil, dönüştürmeyi öğreniyorum. Çünkü bazen, kontrol etmeye çalıştıkça daha çok büyüyor.” 

Psikolojiye yoğun bir ilgisi var. Bunu hem mesleğinde karakterlerini inşa ederken hem de hayatında insanları analiz etmekte kullanıyor. “İnsanı anlamak oyunculuğun kalbi bence. Psikoloji, karakterlerimi yaratırken en çok başvurduğum alan. Karşımdakini çözmek gibi bir çabam yok ama sezgilerim çok kuvvetlidir. Bazen biri konuşmadan bile içinde kopan fırtınayı hissederim. Bu, hem güzel hem yorucu bir özellik,” diyor.

Özellikle sosyal medyadan gelen yorum ve eleştiriler, kimi zaman yapıcı olmaktan çok yıkıcı olabiliyor. Hassas mizacına rağmen, zaman içinde insanların söylediklerini ve eleştirilerini olması gereken yere oturtmayı başarmış. “Eleştiri kıymetli ama niyet önemli,” diyor ve ekliyor, “Gerçekten bir şeyi daha iyi yapmamı sağlayacak bir eleştiriyse, başımın üstünde yeri var. Ama sırf yargılamak için gelen yorumları ciddiye almamayı öğrendim. Herkesin her şeyi bilmesi gerekmiyor. Bazı şeyler sadece sana özel ve öyle kalmalı.

@instyle.tr

Sessiz kalmamayı tercih ediyor

Özelini paylaşma konusunda daha ketum olsa da, konu yaşadığımız dünyadaki haksızlıklar ve adaletsizlikler olduğunda sessiz kalmamayı tercih ediyor. Daha da önemlisi, bunun bir tercih değil, bir zorunluluk olduğuna inanıyor. Kendi platformunda kadın meselelerine ve yıkılması gereken tabulara da yer veriyor. “Sessiz kalmak artık bir tercih değil, bir lüks gibi geliyor bana. Kadın olmak hâlâ birçok alanda mücadele demek. Eşitlik sadece kanunlarla, kurallarla değil, zihinlerle olacak bir şey. Ben sesimi  duyurabiliyorsam, bu sesi duyulamayan kadınlar için de kullanmak isterim. Bizi susturmaya, sindirmeye çalışan zihniyetlere karşı daha çok konuşmalıyız,” diyor.

@instyle.tr

Kişisel deneyimlerinden yola çıkarak, genç kadınlara gerek iş hayat gerekse özel yaşamlarında ne gibi öneri ya da mesajları olacağını merak ediyorum. “Kendi iç sesinizi duymayı öğrenin. Sessizlikte bile içinizden gelen o sese güvenin. Kimse için varlığınızı küçültmeyin, sınırlandırmayın. Başkalarının onayını beklemeyin. Hayat, ‘Olur mu acaba?’ demekle geçmiyor, ‘Neden olmasın?’ demekle açılıyor.”

“İlişki kendin kalabildiğin bir yer olmalı”

Bir süredir kendisi gibi oyuncu olan Kubilay Aka ile mutlu bir beraberliği var. Senelerce arkadaş olan ikilinin ilişkisi zamanla aşka evrilmiş. “Gerçekten çok özel bir bağ kurduk. Önce dosttuk, şimdi kalpten yoldaşız,” diyor ve devam ediyor, “Bence bir ilişkinin en güzel tarafı, kendin gibi kalabildiğin bir yer olması. Saygı, güven, ortak hayal… Bunlar temeli. Ama bir de beraber susabildiğin, yorulduğunda sarıldığında her şeyin sustuğu bir yer olmalı.”

@instyle.tr

Kariyerinde emin adımlarla yükselişi, birçok başarılı reklam ve marka iş birliğinin de önünü açtı. Moda ve güzellik alanında uzun soluklu birliktelikleri var. Peki, kariyer yönetimindeki karar mekanizmasında ne kadar aktif bir rol üstleniyor? “Çok aktifim. Her şeyin içinde olmak istiyorum çünkü bu benim hayatım. Ne söylediğim, nasıl göründüğüm, nasıl hatırlanacağım… Hepsi benim elimde. Ekibime çok güveniyorum ama her kararın içinde mutlaka kalbim ve aklım olsun isterim.”

Zaman yönetimi konusunda zaman zaman zorlandığını kabul etse de, disiplininin fena olmadığını söylüyor. Egzersiz onun için fizikselden çok zihinsel bir rahatlama aracı. “Pilates, yürüyüş, meditasyon yaparım. Beslenmede çok katı değilim ama doğala yakınım. Seyahatler arasında küçük ritüellerim var: Mutlaka bitki çayı, küçük bir defter ve uyku bandı alırım yanıma mesela,” diyor.

@instyle.tr

Doğayla iç içe olmayı, hayvanları çok seviyor. Hayalleri arasında doğada bir yaşam alanı kurmak, tarım yapmak, organik bir hayat sürmek var. Hayali bile güzel. “Kesinlikle öyle! Rüzgarla konuşan ağaçlar, sabah horoz sesiyle uyanmak, bahçeden topladığın domatesle kahvaltı… Hayalimdeki yer taş duvarlı, bol pencereli, kedilerin ve köpeklerin özgürce gezdiği bir ev. Küçük bir atölye, belki seramik, belki sabun… Ve belki sadece sessizlik,” diyor.

Yaz planları

Sohbetimizin sonuna gelirken, bu yaz için seyahat planlarını ve yaz gardırobunun vazgeçilmez parçalarını soruyorum. “Bu yaz biraz daha deniz, biraz daha kendimle baş başa kalacağım bir rota var aklımda. Bol beyaz gömlek, keten şort, düz sandalet ve tabii ki büyük hasır şapka. Rahat ama zarif, sade ama dokunuşlu parçaları çok seviyorum.”

İlginizi çekebilir >>>>> Hafsanur Sancaktutan, InStyle Temmuz’da!

Daha Fazla İçerik

scripting

Hayalinizdeki ilişkiyi “scripting” yöntemi ile nasıl hayatınıza çekersiniz?

İlişkiler konusunda evrenle aranıza bir kanal açmak mümkün olabilir mi?

Yokluğuyla var olanlar kulübü: “Paperclipping” ile sevme illüzyonu

Bittiğini sandığınız ama aslında hayatınızda hiç tam olarak yer almamış