Serenay Harikalar Diyarında

Çubuklu 29’daki setimize geldiğinde ilk ricası sade bir Türk kahvesi oluyor Serenay Sarıkaya’nın. Bu bir anlamda yorgunluk kahvesi. Ne de olsa önceki akşam Zorlu’da onları izleyen 2 bin 200 kişiyi Alice Müzikali‘yle mest etmekle meşgullerdi. Röportajımız sırasında öğreniyorum ki asıl takıntısı çay, o da sade ve demli olmalıymış. En sevdiği de set çayı. Uzun zamandır kameraların karşısında olmadığından bahsederken, “En çok onu özlüyor olabilirim,” diyor. Çekimin ertesi günü ID İletişim’in hayvansever ofisinde buluşuyoruz. Beni ilk karşılayan Ece ismini verdikleri tekir oluyor, en son da Ayşe Barım’ın sevgili köpeği Bam Bam uğurluyor kapıdan. Çekim sırasında hava henüz ısınmamış olmasına rağmen fotoğrafçımız Emre Güven’le hiç tereddüt etmeksizin havuza atlayan Serenay’ı o sabah nasıl bulacağım konusunda endişelerim var. Ancak karşımda her zamanki içten gülümseyişi ve taptaze yüzüyle beliriveriyor. Alice Müzikali son temsillerini haziran ayı içinde tamamlayacak, Serenay ise ekranı özlediğini söylüyor ama henüz kalbine sinen bir iş çıkmamış karşısına. “Acelem yok,” diyor ve bunu söylerken öylesine sakin görünüyor ki sizin için de zaman duruveriyor. Kendinize dönüyorsunuz, evet, acele etmeye gerek yok.

  • Seni çok beğeniyorum, kendine olan özenini, giyinmeye olan merakını gözlemlemek hoşuma gidiyor.

Çok teşekkür ederim. Giyinmeyi seviyorum. Genç bir kızdan genç bir kadına dönüştüğüm süre zarfında, her şeyi heyecanla düşünmeden alıverirken stilim oluşmaya başladıkça, “Bunu başka şeylerle kombinleyebilir miyim?” gibi sorular sormaya, evladiyelik parçalar toparlamaya başladığımı fark ettim.

  • Dün de Serenay X Mavi Icon koleksiyonu ile birlikteydik. Hepsi birbirinden ‘It’, her gardıroba girebilecek ürünler. Biraz da senden dinlemek istiyorum….

Serenay X Mavi Icon modayı seven, dikkat çekmekten korkmayan, giyinirken eğlenmek isteyen, kendini çok güzel hisseden kadınların çarpıcı, şık ve havalı koleksiyonu. Serenay X Mavi Icon koleksiyonu ile sokaklar adeta bir podyuma dönüşecek diye düşünüyorum. Umarım benim için çok kıymetli olan bu Mavi Icon koleksiyonu herkesin gardırobunda senelerce yer edinir. Ve umarım çok çok severek giyilir. Çok iyi ve köklü restoranlar vardır, yıllar geçse de aynı kişiler hizmet eder sana, seni tanırlar. Mavi’yle ilgili de hissim bu, herkes işini gerçekten benimsiyor, Türkiye için özel bir marka. Aynen öyle. Benim de çok güvende hissettiğim bir yer, bana bu alanı açıyorlar.

  • Artık adına bir jean’in var! Şehrin anahtarları teslim edilmiş ya da bir sokağa ismin verilmiş gibi değil mi?

İnanamıyorum ben de. Çok mutluyum.

  • Peki koleksiyona dair neler söyleyebilirsin? Birkaç parçayı seçmeni istesem aralarından…

Koleksiyondaki favorim tabii ki açık ara Serenay jean. Hep yüksek bel kullanıyorum zaten ve bu da tam benim modelim. Çok tatlı bir Alice püsküllü ceketi yaptılar, bugün de üstümde zaten (gülüyor). Gardırobunuzdaki herhangi bir şeyle kombinlendiğinde hemen parlayan parçalar bunlar. Bir önceki koleksiyonu tamamen benim giyim tarzımdan ve gardırobumdan esinlenerek yapmışlardı. Bu sefer, “Serenay bunu çok sever,” gibi bir fikirden yola çıkıldı.

  • Birkaç hafta sonra Amerika’ya gideceksin. Nasıl bir seyahat planladın?

Çok sevdiğim arkadaş grubumla New York’a gideceğiz. Dolu dolu bir seyahat planladılar. Ben de kendimi teslim ediyorum. İki buçuk haftalık bir aramız olacak Alice Müzikali için, o süre zarfında gidip biraz o boşluğun tadını çıkarmak istiyorum.

  • Broadway şovları izlemek de yapacakların arasında mı?

 Çok güvendiğim bir arkadaşım var. Umuyorum ki onun yönlendirmesiyle bol bol güzel şeyler izleyip, güzel şeyler yiyeceğiz.

  • Yemeğe çok meraklı olduğunu biliyorum.

Ah evet. Güzel yemek yemek benim için çok önemli bir şey. Kötü bir şey yemektense aç kalmayı yeğlerim. Yemeğin psikolojiyle doğrudan alakalı olduğunu düşünüyorum. Bütün gün çalışıyorsam, sabrederim ve akşamında kendimi güzel bir yemekle ödüllendiririm. Her restoranda farklı favorilerim vardır. Eti bir yerde, sushi’yi bir yerde, makarnayı başka yerde yerim ve takıntılı bir şekilde oralara gidince hep aynı şeyleri ısmarlarım (gülüyor).

  • Küçükken Alis Harikalar Diyarında’yı okumuş muydun?

Kitaplar hayatıma çok geç girdi ama Tim Burton’ın filmini izlediğimde çok etkilenmiştim. Bizim sahnelediğimiz Alice Müzikali şimdiye kadar izlediklerimizden biraz farklı oldu. Biz bir ihtiyaca yönelik, hepimizin ortak duygusundan yola çıkan bir Alice yaratmayı arzuladık. Ortaya her şeyi unutup çok eğleneceğimiz, çocukluğumuza döneceğimiz ve özgürce o harikalar diyarına gidip harika deneyimler yaşayacağımız bir şey çıkartmak istedik. Gelenlerin de çok keyifli vakit geçirerek oradan ayrılmalarını istedik. Bu bir büyüme, kendini bulma ve gerçekleştirme hikayesi. Ben de hep kendi ayaklarının üzerinde duran, güçlü, cesur ve korkusuz karakterler oynamayı seviyorum. O yüzden benim için rüya gibi bir süreçti. Oyunculuk yapmaya başladığım günden beri yapmayı çok istediğim; müzik, dans ve oyunculuğu birleştiren bir iş. Bu kadar beklentilerin ötesinde gerçekleşmiş olabilmesi de çok mutluluk ve gurur verici. Sahnesinden ışığına, prodüksiyonundan, oyuncu kadrosuna, “Neden biz de böyle bir işe imza atmayalım?” diye başlanan ve o bu hissin de herkese yansıdığı bir oyun oldu. Biletler satışa çıktığından beri kapalı gişe oynuyoruz, inanılmaz bir durum bu. Zorlu PSM’nin tarihinde de bir ilkmiş. Bunlar bence hep güzel enerjilerin buluşup, güzel bir şey ortaya koymak için çabalanmasıyla oldu. Gerçekten çok görkemliydi. Bir de beni düşünsene! İlk sahne deneyimim. Çılgın bir şey gerçekten.

  • Peki kendini izleyememek seni üzüyor mu?

Biraz tuhaf kaçabilir, bunu söylediğim zaman arkadaşlarım da gülüyor ama gerçekten böyle bir şovu izleyemediğime üzülüyorum. Nasıl gözüktüğümüze dair hiçbir fikrimiz yok! Benim için zaten şov sahne arkasıyla var. Sahnede ne yaptığıma dair en ufak bir fikrim yok. Arkaya koştur, kıyafet değiştir, makyaj değiştir. Ne zaman ki o final şarkısını söylüyorum ve o alkışlar geliyor ancak o zaman idrak ediyorum, “Evet, siz de buradaydınız değil mi?” diye (gülüyor). Böyle olması sanırım daha sağlıklı. Evet, zaten onu bilsem yapabilir miydim bilmiyorum. Benim için her oyun ilk defa çıkıyormuş kadar stresli ve gergin. Hiç bitmiyor. Sahneye çıkana kadar hep bir karın ağrısı.


 

  • Nasıl dindiriyorsun o kalp atışlarını?

Dindiremiyorsun. Çıkana kadar bin bir stres, sürekli aklında bir şeyler, binlerce düşünce. Belki bir on, on beş dakika çok yabancılaşıyorsun her şeye, “Şimdi ne yapacağım, bundan sonra ne diyeceğim, repliğim ne?” diye düşünürken bir yandan koreografiyi devam ettiriyorsun ve sonra bir yerde film tamamen kopuyor ve o noktada ben de eğlenmeye başlıyorum. Eğlenmeye başladıktan sonra da çok keyifli, o zaman da o Alice tamamen kayboluyor ve ancak bittiğinde uyanmış oluyorsun.

  • Harikalar diyarına yakışır bir şey, o güzel bir rüya ne de olsa.

Aynen öyle, ne güzel söyledin.

  • Sahne konusunda tecrübeli isimlerden ne gibi öğütler aldın?

Her gün çok fazla şey öğreniyorum ama bu deneyimi birbirinden başarılı isimlerle paylaşıyor olmak büyük şans. Koreografımız Beyhan Murphy, yönetmenimiz Serdar Biliş bana çok güzel yollar açtılar. İbrahim Selim, Enis Arıkan, Ezgi Mola, Merve Dizdar, Şükrü Özyıldız… Onların tecrübesinden çok faydalandım. Onlar benim en büyük şansımdı.

  • Gözlerden uzaksın, herkes seni konuşup merak ederken sen mesafeni korumayı nasıl başarıyorsun?

Her şeyin hızından o kadar çok korktum ki, her saniyenin ve anın tadını o kadar çıkartmak istedim ki öyle bir savunma mekanizması geliştirmiş olabilirim. Özellikle son yıllarda sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte her şeyle ve herkesle ilgili çok ciddi bir tüketim yaşıyoruz. İçime dönüp sakin kalarak her şeyin gerektiği gibi ilerlediğine inanıyorum.

  • Yeni projeler hakkında bize ne söyleyebilirsin?

Kamera karşısında olmayı özledim. Bilmiyorum ne olacak ama istiyorum. Doğru proje geldiğinde onu hissedeceğimden eminim, beni bulacağına inanıyorum.

  • Sen neler izliyorsun?

Game of Thrones‘un son sezonuna başlamadım çünkü herkes onunla kafayı bozmuşken izlemek istemiyorum. Fi gelmiş Netflix’e. Uzun zaman sonra onu izlemeye başladım, lütfen gülmeyin.


 

  • O dönem izlemiştin ama değil mi?

Evet, tabii. Ama bu kadar zaman geçtikten sonra izlemek enteresan geldi. O kadar güzel bir iş olmuş ki. Çok şanslıyım diye düşündüm.

  • Duymaktan asla bıkmayacağın iltifat ne?

Ne güzel ve ne kadar zor bir soru. “İçten ve samimisin.”

İlgili Makaleler