“Delulu era”: Aşkta fazla hayalperest olmanın ince çizgisi

14 Ekim 2025

Fotoğraf: Pexels

Romantizmin yeniden tanımlandığı, “delulu” kelimesinin bir dönemin mottosuna dönüştüğü bir çağdayız desek abartmış olmayız. Bu yüzden artık hayal kurmak bir kaçış biçimi değil; duygularını yaşama cesaretinin en görünür hali.

“Biliyorum o da beni düşünüyor”, “Sadece zamanı değil”, “Bir gün anlayacak” gibi cümleler ise, modern aşkın ironik dili haline geldi. Peki bu “Delulu era” gerçekten aşkı büyülüyor mu, yoksa bizi kendi zihnimizin labirentine mi hapsediyor dersiniz?

Delulu sınırı nerede başlar, nerede biter? 

Delulu kültürü, romantizmi dramatik bir film sahnesi gibi yaşamamıza neden oluyor diyebiliriz. Gerçekte yaşanmayan bir ilişkiyi zihnimizde büyütüyor, her küçük işareti “evrenin mesajı” gibi yorumluyoruz. Çünkü modern aşkın hızında artık hislerimizle değil, beklentilerimizle bağ kurmayı öğrendik. Bir bakış, bir emoji, bir “görüldü” bile bugün duygusal senaryoları başlatmaya yetiyor. 

“Delulu era” nedir?
Fotoğraf: Pexels

Ama sorun şu: hayal kurmak duygularımızı büyütürken, gerçeğe temas ettiğimiz anda o büyü bozuluyor ve en tehlikeli yanılgı ortaya çıkıyor — gerçeği romantize etmek.

Kırmızı bayrakları ise pastel tonlarda görmeye başlıyoruz; ihmal, ilgisizlik ya da belirsizlik artık bizi rahatsız etmek yerine, “yoğunluğundan korkuyor” ya da “duygularını bastırıyor” gibi bahanelerle romantize ettiğimiz davranışlara dönüşüyor. Gerçeklerin sertliği canımızı sıkarken, hayallerin sunduğu konfor alanı her zaman daha güvenli bir kaçış gibi geliyor.

“Delulu era”dan “Clarity era”ya geçiş

Delulu sınırları ve romantizm
Fotoğraf: Pexels

Kabul edelim, delulu olmanın eğlenceli bir yanı var; hepimiz bazen kendi romantik filmlerimizin başrolü olmak, sahneyi kalbimizin ritmine göre yeniden yazmak istiyoruz. Fakat o film bittiğinde ve gerçek dünyaya döndüğünüzde fark ediyorsunuz ki, asıl güç belirsizlikte bile kendinize sadık kalabilmekte.

Çünkü büyüyü tamamen kaybetmeden dengede kalmanın tek yolu, karşınızdakini bir ihtimal olarak değil, bir insan olarak görebilmekten geçiyor. İşte tam da bu noktada başlıyor “clarity era” — yani, duygusal sisin dağılmaya başladığı, sevginin artık hayalden çok farkındalıkla şekillendiği dönem.

Gerçek duygularla temas kurun

“Acaba o ne düşünüyor?” yerine “Ben şu an ne hissediyorum?” sorusunu sormayı deneyerek başlayın. Çünkü bazen karşınızdakini anlamaya çalışırken, kendinizden uzaklaşırsınız – oysa duygularınızı fark etmek, hem ilişkinin yönünü hem de kendi sınırlarınızı daha net görmenizi sağlar.

Delulu era sınırları nedir
Fotoğraf: Pexels

İdeali değil, gerçeği arayın

Aşk bir senaryo değil, iki kişinin birlikte yazdığı bir hikaye.. Karşınızdaki kişiyi zihninizde “olması gereken”e dönüştürdüğünüzde, onun gerçek halini kaçırıyorsunuz. Kusurlar, sessizlikler, hatta belirsizlikler bile bir ilişkinin doğallığının parçası. Bu yüzden mükemmel olana değil, gerçek olana alan açtığınızda bağlar da derinleşir.

Sınırları kabul edin

Her hayal, gerçeğe dönüşmek zorunda değil — ama her gerçek, size bir şey öğretebilir. Sevgi bazen kalmayı, bazen gitmeyi; bazen beklemeyi, bazen vazgeçmeyi gerektirir. Önemli olan, bu süreçte kendinizle olan bağlantıyı kaybetmemek. Çünkü farkındalık, aşkın sonu değil; onun en olgun hali.

Delulu era ve aşkın sınırları
Fotoğraf: Pexels

Tüm bunları düşündüğünüzde, delulu olmanın sınırlarını çizebildiğiniz ve kendinizi fazla kaptırmadığınız sürece bunun aslında oldukça doğal, hatta zaman zaman kaçınılmaz bir süreç olduğunu fark edebilirsiniz.

Çünkü sevmek, çoğu zaman aklın değil, kalbin kurallarına göre yaşanır; hissetmek, umut etmek ve inanmak da bu oyunun bir parçası. Önemli olan, bu hikayede nerede durduğunuzu fark edebilmek — yani hayalle gerçeğin birbirine karıştığı noktada kendinizi kaybetmemek.

O yüzden delulu olabilirsiniz, yeter ki farkında olun. Çünkü aşkın en güzel hali, kalbin coşkusuyla aklın dengesi arasında kurulan o ince çizgide başlıyor.

İlginizi çekebilir >>>>> “Swipe kültürü”: Hızlı tüketilen ilişkiler duygularınızı nasıl etkiliyor? 

Dilara Melisa Yaman

Dilara Melisa Yaman

Bahçeşehir Üniversitesi'nde Yeni Medya lisans eğitiminin ardından Halkla İlişkiler yan dalını tamamlayan Melisa, yazma tutkusunu erken yaşta keşfetti. Öğrencilik yıllarında TheCollector ve ArtReview gibi platformlarda editör asistanlığı yaparak sanat tarihi, mitoloji ve global trendler üzerine içerikler üretti. Bu alanlarda içerik üretme deneyimini pekiştirdikten sonra, şimdi kendi ilgi alanlarını profesyonel kimliğiyle birleştirerek InStyle Türkiye'de yazar olarak görev yapıyor. Şehirli, dinamik ve cesur bir üslupla; ilişkiler, trendler ve kadın dünyasına dair yazılar kaleme almaya devam ediyor.

Daha Fazla İçerik

2025 Ay takvimine göre saç kesimi için en uygun günler 2025 Ay takvimine göre saç kesimi için en uygun günler

2025 Ay takvimine göre saç kesimi için en uygun günler

Saç kesimi doğru zamanda yapıldığında sadece daha güzel değil daha etkili de oluyor.
“Double burden”: Modern çağda kadınların bitmeyen ikinci mesaisi “Double burden”: Modern çağda kadınların bitmeyen ikinci mesaisi

“Double burden”: Modern çağda kadınların bitmeyen ikinci mesaisi

Başarı işte parladığınız anlarla mı ölçülür, yoksa evde hiç bitmeyen mesailerle mi? Double burden, modern çağın en sessiz gerçeği.