Sabahları gelen tatlı bir “günaydın” mesajıyla uyanıyorsunuz, geceyi “iyi geceler”le kapatıyorsunuz. Sohbetler akıyor, buluşmalar keyifli geçiyor, hatta aranızdaki bağ güçlendikçe bu ilişkiye dair umutlarınız da büyüyor. Her şey dışarıdan bakıldığında gayet yolunda gibi. Ama bir noktada içgüdüleriniz sessizce devreye giriyor ve size fısıldamaya başlıyor: “Bir şeyler eksik…”
İşte bu soruların ardında yatan ve giderek daha çok kişinin fark etmeye başladığı bir ilişki dinamiği var: Stashing.
Stashing nedir?
Kelimenin tam anlamından bahsetmemiz gerekirse, “stashing”i şöyle düşünebilirsiniz: Bir kişiyle duygusal bir bağ kuruyorsunuz, ancak o kişi sizi kendi sosyal çevresinden, arkadaş grubundan, ailesinden ve dijital kimliğinden bilinçli bir şekilde uzak tutuyor. Beraber zaman geçiriyorsunuz, fakat bu anlar yalnızca onun belirlediği sınırlar içinde kalıyor. İlişkinin dış dünyadaki karşılığı silik—sanki hiç yaşanmamış gibi.
Ait olduğunuzu düşündüğünüz bu birliktelikte, dışarıdan bakıldığında hiçbir iziniz yok. Duygusal olarak var olduğunuz bir ilişkide, fiziksel olarak dışlanmış hissediyorsunuz. ‘’Stashing’in’’ yarattığı his de tam olarak burada başlıyor: Birlikte bir şeyler yaşanıyor, paylaşılıyor, fakat bu yaşantı gizli kalıyor; zamanla da sağlıklı bir mahremiyet halinden çıkıp rahatsız edici bir görünmezliğe dönüşüyor.
Peki, ”Stashing” yaşadığınızı nasıl anlarsınız?
Stashing’i fark etmek her zaman kolay değildir. Çünkü dışarıdan bakıldığında her şey yolunda gibi görünebilir. Partneriniz sizinle zaman geçiriyor, ilgili davranıyor ve ilişki akışında herhangi bir sorun yokmuş izlenimi yaratıyor olabilir. Bu yüzden bu durumu anlamak çoğu zaman daha fazla dikkat ve duygusal efor gerektirir.
Stashing’i işaret eden davranışlar
Sosyal medya sessizliği
Partneriniz aktif olarak sosyal medya kullanıyor ama sizinle ilgili hiçbir şey paylaşmıyorsa, dahası bu konuyu sorduğunuzda konuyu değiştiriyor ya da geçiştiriyorsa… Gittiğiniz o güzel restoranda sizinle bir kare paylaşmak yerine yalnızca loş ışıklı masa detayını hikâyeye koyuyorsa, bu tercihin arkasında görünmekten kaçınma isteği olabilir.
Arkadaş çevresinden uzak tutulma
Onun hayatında önemli yer tutan insanlarla hala tanışmadıysanız, tanıştırma tekliflerinize sürekli “şimdilik erken” ya da “müsait bir zamanda ayarlarız” gibi cevaplar geliyorsa, ilişkinin sosyal alanla teması bilinçli biçimde ertelendiğinden söz edebiliriz.
İlişkinin tanımsızlığı
Klişe ama nereden bakarsanız bakın haklı olan “Biz neyiz?” sorusuna net, açık ve samimi bir cevap almakta zorlanıyorsanız, her şey belirsizlik içinde yüzüyor ve netleşmesi gereken bağ, sizin açınızdan askıda tutuluyordur.
Toplum önünde ilişkiyi yaşamama
Kalabalık yerlere birlikte gitmekten kaçınıyor, çekilen fotoğrafları sizinle paylaşmıyor ya da yan yana olmaktan kaçınan bir mesafe çiziyorsa, ilişkiniz görünürlüğü değil gizliliği esas aldığını söyleyebiliriz.
Kendinizi sorgularken buluyorsanız: Sürekli olarak “Acaba fazla mı hassasım?”, “Bu kadar büyütmesem mi?” diye düşünüyor ve hislerinizi geçiştirme – bastırma eğilimindeyseniz, cevaplardan önce hissettikleriniz size gerçeği çoktan söylemiştir.
Bu durumda ne yapmalısınız?
İlk adım, hissettiğiniz iç huzursuzluğu bastırmak yerine onu ciddiyetle dinlemek olmalı. Bir şeylerin eksik olduğunu fark ettiğinizde, bunu küçümsemek ya da görmezden gelmek yerine, o hissin size ne anlatmak istediğine dikkat kesilin. Çünkü iç sesiniz çoğu zaman, dışarıdan gelen tüm işaretlerden çok daha önce gerçeği fark eder — acı ama gerçek.
Yüzleştiğiniz farkındalık ile oynayacağınız piyonunuz ise açık iletişimdir. Partnerinize nasıl hissettiğinizi, ilişkinin neden görünür olmadığını ve bunun sizde nasıl bir iz bıraktığını sakin ama net bir şekilde ifade edin. Merak etmeyin, bu konuşmayı yapmak sizi zayıf değil, kendine saygısı olan biri yapar.
Bununla birlikte, ilişkinizi yalnızca onun davranışları üzerinden değil, kendi duygusal ihtiyaçlarınız ve sınırlarınız üzerinden değerlendirmeniz gerekir. Çünkü size gerçekten değer veren biri, varlığınızı saklamaya çalışmaz; aksine, sizi hayatının doğal ve görünen bir parçası haline getirir. Eğer kendinizi sürekli ilişkiye dahil olmaya çalışırken buluyorsanız, bir adım geri atıp şu soruyu sormanın zamanı gelmiş olabilir: “Ben neden sürekli ikna edilmeyi bekliyorum ki?”
Bu noktada kendi değerinizi, bir başkasının sizi konumlandırdığı yerle ölçmek yerine, siz kendinize neyi layık görüyorsunuz, bunu netleştirmelisiniz. Çünkü görünür olmak sadece bir Instagram karesinde yer almakla ilgili değil; varlığınızın olduğu haliyle tanınması, kabul edilmesi ve sahiplenilmesiyle ilgili.
Burada unutmamanız gereken bir diğer şey de şu: Tüm bunları yapsanız bile, bazen en net konuşmalar bile bir şeyi değiştirmeyebilir. Eğer hala o görünmezlik hissiyle baş başa bırakılıyorsanız, bu sizin yetersizliğiniz değil; karşınızdaki kişinin duygusal sınırlarının darlığıyla ilgili. Çünkü bir ilişkide kendinizi sürekli ispat etmeye çalışıyorsanız, orada eşitlik değil, ağırlık vardır.
İşte tam da bu yüzden, sizi bir sır gibi saklayan değil; sizinle olduğu için kendini şanslı hisseden bir ilişkiyi hak ettiğinizi hatırlamak önemli. Ve böyle bir bağın mümkün olabilmesi için, ilk adımı dışarıya değil, kendinize doğru atmanız gerekir. Önce kendinizle olan ilişkinizi netleştirmek, neye ihtiyacınız olduğunu dürüstçe görmek…Bazen yalnızca bunu fark etmek bile, başlamak için yeterince güçlü bir adım olabilir.
Kapak: iStock
İlginizi çekebilir >>>>> Yokluğuyla var olanlar kulübü: “Paperclipping” ile sevme illüzyonu
